Browsing by Author "Esen, Muammer"
Now showing 1 - 15 of 15
Results Per Page
Sort Options
Item Ahiret inancının bireysel ve toplumsal hayata etkileri / The effects of believing in the hereafter to the life of an individual and the society(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Akgül, Muhammed Karahan; Esen, Muammer; İlahiyat Fakültesiİslam dininde ahiret gününe iman etmek iman esaslarının bir gereğidir, inancın bir parçasıdır. Bu sebeple ahirete iman etmeyen gerçek mümin olamaz. Ahiret hayatı sonsuz bir hayattır. Bu dünya hayatı ise gelip geçici, sınırlı bir hayattır. İslam inancına göre ölümden sonra insanı sonsuz bir ahiret hayatı beklemektedir. Ahiret inancı, birey için olduğu kadar toplum için de huzur ve mutluluk kaynağıdır. Ahirete inanan kişi kendisiyle olduğu gibi toplummla da barışıktır. Çünkü barış duygusu adaletten gelmektedir. Ahirette hesap vereceğine inanan insanlardan oluşan bir toplumda adalet hakim olur ve kolay kolay kötülük olmaz. Bu araştırmada, ahiret inancının bireysel ve toplumsal hayata etkileri değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ahiret, ahiret inancı, ölüm, kıyamet, cennet, cehennemItem Hayr ve şerrin Allah'a nispeti meselesi(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı : Kelam Bilim Dalı, 2018) Arpacık, Mehmet Emin; Esen, Muammer; İlahiyat FakültesiKâinatın her tarafında görülen "hayır veya şer" kimden veya nereden geliyor? hayır veya şer olarak tanımlanan varlıkların asıl mahiyetleri nedir? Varlıklara bu özellik kim tarafından konulmuş? Ne için bu kadar kötülük var? Hayır ve Şer kime ve neye verilmeli? İslam düşünürlerinin ve ekollerin konuya yaklaşımı nedir? Bu gibi sorulara bir derece cevap bulmak ve "Hayır ve Şerrin Allah'a Nispeti" konusunda İslami ekollerinin görüşleri ile bu ekolleri bir derece temsil eden İslam âlimlerinin konuya yaklaşımı irdelenmeye çalışılmıştır. "Hayır" konusunda fazla bir tartışma olmamakla beraber, şer ve şerrin kaynağı ve mahiyeti ile Allah'a isnadı konusunda çok tartışmalar yaşanmıştır. Özellikle Mu'tezile ve Ehl-i Sünnet Ekolu arasında odaklanmakla beraber, insan fiilleri ve iradesi etrafında çok hararetli tartışmalar yapılmıştır. Bütün hayır veya iyiliği Allah'a veren İslam düşünürleri, şerrin asıl kaynağı olarak görülen insanı ve onun kudret ve iradesi sonucu oluşan kötülüğü Allah'a nispet ederken çok farklı görüşler ortaya atmıştır. Cebir ve zorlamayı savunan "Cebriye" ekolu ile insanın mutlak hürriyetini savunan "Mu'tezile" ekolu iki uç noktayı temsil ederken, "Ehl-İ Sünnet" denilen ekol vasat bir yöntem izlemiştir. İslami ekollerin konuya yaklaşımı ele alınırken, daha çok insan fiili ve iradesi ile yaratma fiili kader mevzuları üzerinde durulmuştur. "hayır ve şerrin" hikmet ve maslahatı boyutu ile vahiy ve akıl perspektifinde konu açıklanırken objektif olunmaya gayret edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Hayır, Şer, Mu'tezile, Ehl-i Sünnet, İnsan Fiili, Nispet Where do goodness and badness that are present all around the universe come from? What are the true nature of the beings that are described good or bad? Who has given this feature to the beings? Why are there so much badness? To whom goodness and badness should be given? What is the approach of Islamic thinkers and school to this subject? In this study we tried to find answers to such questions, and analyze the views of Islamic schools on the sebject of "Attribution of Goodness and Badness to Allah", as well as Islaimc scholars representing those schools to some extent. Although there has not been much debate on "Goodness", there has been much debate on badness and the source, content and its attribution to Allah. While predominantly being conducted between the Mu'tezile and Ehl-i Sunnet schools, there have been heated discussions on acts and will of the man. Islamic thinkiers, who attribute all goodness and badness to Allah, have put forth different views while attributing to Allah the man who is seen as the main source of badness and the badness that emerge as a result of the man's power and will. While 'Cebriye' school advocating force and coercion and 'Mu'tezile' school advocating absolute freedom of the man represented two extreme points, 'ehl-i sunnet' school followed the middle way. While discussing the Islamic schools' approach to the issue, we focused mainly on the acts and will of the man, the act of creation and the destiny. We tried to be objective while explaining the issue from the perspective of wisdom and reason of "goodness and badness," and revealation and mind. Key Words: Goodness, Badness, Mu'tezile, Ehl-i Sünnet, Will of the Man, CorrelationItem Hz. İbrahim’in İmanı ve Tevhid MücadelesiEsen, MuammerItem İdil-Ural bölgesi düşünürlerinden Ziyaeddin Kemâlî ve Kelamî görüşleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) Suyargulov, Rifat; Esen, MuammerRifat Suyargulov, İdil-Ural Bölgesi Düşünürlerinden Ziyaeddin Kemâlî ve Kelâmî Görüşleri adlı Yüksek Lisans tezi, (Danışman: Prof. Dr. Muammer Esen), Ankara Üniversitesi, 2012, +200 s.Bu tez, bir Giriş ve üç Bölümden oluşmaktadır. Girişte tezin içeriği ve hazırlanmasında izlenen yöntem hakkında bilgi verdik.İlk bölünde Ziyaeddin Kemâlî’nin hayatı, ilmi yönü ve hareketleri gibi hususlara yer verdik. Bu çerçevede Kemâlî’nin hayatı ve ilim tahsilini belirttikten sonra, onun dönemindeki bazı siyasi ve dini şartlardan bahsetmeye çalıştık. Bunun yanında Kemâlî’nin siyasi tercihlerini ve sosyal değişimler konusunda görüşlerini de dile getirdik. Bu bölümden bir taraftan Kemâlî’nin kim olduğunu belirtmektir, diğer taraftan onun hangi şahıs ve olaylardan etkilendiğini incelemektir. Bunun sebebi, onun hayatı ve düşünce yapısı arasında sık bağların olmasıdır.İkinci bölümde Kemâlî’nin İslam ve diğer semavi dinlere bakışını ortaya koyduk. Onun nazarında İslam dinin kadın, kölelik, cezalar vs. meselelerle ilişkisini incelemeye çalıştık.Üçüncü bölümde Kemâlî’nin kelâmî ve felsefi görüşlerini açıkladık. Bu bölümden maksat, onun hilafet, nübüvvet gibi klasik kelâmî konulara bakışını, diğer kelamcı ve yanında bulunan ceditçi ve modernistlerin görüşleriyle birlikte ortaya koymaktır. Sonucunda Kemâlî’nin hangi kelâmî gruba daha yakın ve kimden daha çok etkilendiğini açıklamaktır.Abstract Rifat Suyargulov, Master's thesis, The research of Ziya Kemâlî who is famous thinker of Volga-Ural region and his theologically views. (Supervisor: Prof. Dr. Muammar Esen), Ankara University, 2012,This thesis consists of an introduction and three chapters. We have information about the content and method in the preparation of the introduction of the thesis.The first split across the Ziyaeddin Kemâlî life, we have included issues such as intellectual direction and movements. In this context, the life and science education in Kemâlî after being tried in his time to talk about some of the political and religious conditions. In addition we also expressed Kemâlî’s views on the political preferences and social changes. This section is to specify who is on the one hand Kemâlî the other hand, persons and events which affected her to investigate. He reason for this is that the links between the common structure of his life and thought.In the second chapter we have introduced Kemâlî view of Islam and other monotheistic religions. According to him, the Islamic religion, women, worship, we tried to analyse the relationship between penalties and other issues.In the third chapter we explained Kemâlî theological and philosophical views. Purpose of this section, the classical theological issues like caliphate and prophet hood Kemâlî opinion, in addition to other innovative and modernist theologian andwith views to reveal. Which is the last part of the thesis we explained that Kemâlî is more closer and theologically influenced by the group.Item İmam Mâtüridî'nin âhiret anlayışı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Akman, Hacer Hafsa; Esen, Muammer; OtherDünya hayatının son bulup sonrasında başlayacak ikinci bir hayatın adı âhiret hayatıdır. Âhiret hayatı asıl hayat olduğu gibi mahiyeti de çok tartışmalı konulardan bir tanesidir. İnsan âhiret hayatının mahiyetini anladığında hayatı değerlendirmekte ve hayırlı sonuçlara dönüştürmektedir. Bunu zihninde kuramayan insan, dünya hayatında sıkıntılar çekecektir. Akli ve nakli delili bir arada tutan İmam Mâtüridî, âhiret hayatına akli ve nakli delillerle yaklaşmış, insanların eğitilmesine ve onun psikolojisine önem vermiştir. İmam Mâtüridî âhiret hayatının varlığını Kur'an'dan çıkardığı fıtrat, ilahi adalet, hikmet ve kudret açısından ispat etmekte, âhiretin varlığını sadece nakli değil, akli olarak da değerlendirmektedir. Bu durum da İmam Mâtüridî'nin farkını ortaya koymaktadır. "İmam Mâtüridî'nin Âhiret Anlayışı" isimli bu çalışmamızda kelam ilminin kaçınılmaz konularından biri olan âhiret meselesi, İmam Mâtüridî'nin düşünceleri üzerinde ele alınmıştır. Aynı zamanda Mâtüridî'nin Âhiret anlayışına karşı farklı yaklaşımlara da yer verilmiştir. Sonuç olarak tez bölümlerindeki ana fikirler özetlenmiş, araştırma sonucunda ulaşılan neticeler ve kanaatler ortaya konmuştur.Item İmam Mâturîdî'nin nübüvvet anlayışının eleştirisi(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı : Kelam Bilim Dalı, 2019) Balkan, Levent; Esen, Muammer; İlahiyat FakültesiBilim ve felsefe tarihinde en önemli konulardan biri belki de en önemlisi dogmalar ve dogmatizmle mücadele edilerek gerçeğin ortaya çıkarılması olmuştur. Dogmaların hâkim olduğu, karşı düşünce ve tezlerin dillendirilemediği ve eleştirel yaklaşımların terkedildiği ortamlarda hâkim olan, akıl dışılık ve fanatizm; gerileyen ve zayıflayan ise bilim ve adâlet olmuştur. Dogmatizmi besleyen en kuvvetli kaynak ise eleştirel ve akılcı metodolojiden uzaklaşmış olan dinî doktrin/teoloji olmuştur.Bu çalışmamızda, dokuzuncu, onuncu ve onbirinci yüzyıl Müslüman aydınlanmasına en büyük katkıyı yapmış olan Orta Asya bölgesinden yetişmiş büyük bir kelâmcı olan İmam Mâturîdî'nin nübüvvet anlayışını inceledik. Bunu, onun nübüvvet konularındaki düşüncelerini genel kelâm sistematiğiyle birlikte bir bütün olarak ele alarak gerçekleştirmeye çalıştık. Genel kelâm anlayışına hâkim olan akılcılığının, nübüvvet konularında nasıl yalpaladığını ve dogmatizmin baskısı/direnci karşısında nasıl çaresiz kaldığını gördük. Bu büyük kelâmcının, bütün bir Müslüman tefekkürüne ve bilim üretme sistematiğine önemli katkılar yapabilecek metodolojisinin, dogmatizmin nübüvvet konularına sızmış kültürel unsurları tarafından nasıl bloke edilerek etkisiz hale getirildiğini tespit etmeye çalıştık. Semerkand, Merv ve Belh'in farklı medeniyetler tarafından binlerce yılda harmanlanan kültür çevresinin, İmam Mâturîdî'nin kelâm anlayışına olumlu katkıları kadar sakınmasını gerektiren tehditleri de olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Bunu, söz konusu kültür çevresini oluşturan ve şekillendiren ana paydaşların inanç ve düşüncelerini temel kaynaklardan tespit ve analiz ederek yapmaya çalıştık. Bu çalışmamızda ayrıca, insanoğlunun bugün ulaştığı bilimsel seviyenin ve gerçekliğin İmam Mâturîdî'nin nübüvvet anlayışına sızan kültürel dogmatizmin unsurlarının geçersizliğini açıkça ortaya koyduğunu da göstermiş olduk. In this treatise we have studied the conception of prophecy of al-Maturidi, a great Muslim thinker/mutakallim from Central Asia, the region which contributed to the Muslim enlightenment of the ninth, tenth and eleventh centuries the most. We have tried to realize this by handling his views on subjects of prophecy within the unity of his general theological understanding. We have seen how his rationality which governs his general theological approach had faltered in subjects of prophecy and how helpless it had been left under the oppression and resistance of dogmatism. We have tried to determine how his methodology which had had the potential to provide very significant contributions to the Muslim intelligence and scientific methodology had been blocked and paralysed by the cultural elements of dogmatism which had leaked to the subjects of prophecy. We have tried to expose that besides the positive contributions to the intellectual/theological formation of Imam Maturidi of the cultural environment of Samarkand, Marv and Balkh which had been blended by many civilizations for thousands of years, there had also been very serious threats against which he had had to avoid consciously and methodogically. We have tried to do this by determining and analysing from the main literary sources the relative beliefs and opinions of the main contributers which had composed and formed the so called cultural environment. Additionally, in this work, we have shown very clearly that the scientific degree and knowledge the humanity has acquired today have negated the validity of the elements of cultural dogmatism which had leaked to Imam Maturidi's opinions/views on prophecy.Item İnsanın halifeliği meselesi(2004) Esen, MuammerItem Kur’an’da Akıl - İman İlişkisiEsen, MuammerItem Kur’an’ın Ehl-i Kitaba BakışıEsen, MuammerItem Mehmet Akif Ersoy'un geleneksel dini anlayışı eleştirisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006) Macit, Meliha; Esen, MuammerMeşrutiyet döneminin en önemli şairlerinden olan Mehmet Akif, yaşadığı dönemin dini anlayışını eleştirel bir tarzda inceleyip, tespit ettiği sorunlara çözümler getiren toplumcu bir mütefekkirdir. Toplumdaki en büyük sorun, dinin anlaşılmaması sorunudur. 'Allah' kavramı, Müslümanların yanlış inanç sistemindeki merkez kavramdır. Kulun iradesini yaratan Allah, Müslümanlara göre kaderi de belirlemiştir. Müslümanlardaki bu yanlış tespit, beraberinde yanlış tevekkül anlayışını getirmiştir. Allah'ın mutlak iradesinin temel alındığı bu düşünce Müslümanları tembelliğe, miskinliğe, atalete, sabırsızlığa, ümitsizliğe sürüklemiştir. Her şeyi Allah'tan bekleyen bir toplum, tembelliğinin bedelini esaretle ödemek zorundadır. Bu yasadan Müslümanlar da payını almıştır. Gerileme devriyle beraber Müslümanlar, Batı'nın ilerlemesini görünce büyük bir aşağılık kompleksine düşmüşlerdir. Aydınlar, dış güçlerin de tesiriyle, geri kalmamızın nedenlerini araştırmışlardır. Bir kısım aydın, geriliğimizin nedenini, din olarak göstermiştir. Tam böyle bir anda ortaya çıkan Akif, geriliğimizin nedeninin din değil yanlış din anlayışı olduğunu söyler. Müslümanların tavırlarını Kuran'a göre değerlendiren Akif, yanlışın Müslümanlarda olduğu sonucuna varır. Dinin adını lekeleyen bu davranışlara veryansın eden Akif, dinin o konudaki görüşlerini, Kur'an'a dayanarak açıklar. Çalışmak, üretmek, eğitim, ümit, sabır, geçmişten ibret 157 alma, birlik ve beraberlik, Allah, kader, tevekkül, irade konularındaki görüşlerini ortaya koyar. Din konusunda ki yanlışlar düzeltilirse, Müslümanların yaşamı düzelecek ve Müslümanlar dinin amaçladığı mutluluğa kavuşacaklardır. Bu amaçla Akif Müslümanları uyandırmak için kolları sıvar, şiirler, makaleler yazarak, hutbeler verir. Tezimizde, bahsi geçen makaleler, şiirler, tefsirler, vaazlar incelenmiştir.Böylece Akif'in dini anlayışı ve dini anlayışa yaptığı eleştiriler ortaya konmaya çalışılmıştır.Item Mu'tezile Mezhebinde el-Emru bi'l- Mâ'rûf Ve'n-Nehyu An'il- Münker(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Şaka, Ramazan; Esen, Muammer; FelsefeEnjoining Right and Forbidding Wrong in Mu?tazilit School, Master?s Thesis, Advisor: Assoc. Doç. Dr. Muammer Esen, 96 s.In this study, it has been examined that how the adherents of Mu?tazilit school understood and interpreted `enjoining right and forbidding wrong?, which is one of its five essential tenets (usulu?l-hamsa).In introductory part, of which and the other two parts the thesis consists, the purpose of the subject, its method and boundary are mentioned. In the first part, the words of this tenet is linguistically analysed and their forms in the Qoran and Sunna are discussed. The view of Ahl-i Sunnah, Havaric and Şîa in this topic and the practical area in the historicalIn the second part, the poltical and socio-cultural reasons, because of which Mutazilite school accepted this principle as its tenet, are studied.Finally, it has been discussed that the way in which the tenet should be understood by Muslims.Keyword: Mutezilite school, five essential tenets, Enjoining Right, forbidding wrong, Quran, SunnaItem Şah Veliyyullah ed-Dihlevî'nin nübüvvet anlayışı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Puthıya Purayıl, Abdul Rashid; Esen, Muammer; İlahiyat Fakültesi"Şah Veliyyullah ed-Dihlevî'nin Nübüvvet Anlayışı" isimli Bu çalışmamızda kelam ilminin kaçınılmaz konularından biri olan nübüvvet meselesi, Dihlevî'nin düşünceleri üzerinde değerlendirilmektedir. Çalışmamız giriş, iki bölüm ve sonuçtan meydana gelmektedir. Giriş bölümünde Dihlevî'nin fikirlerinin temelini oluşturan yaşadığı zamandaki tarihi, siyasi, dini ve ilmi ortamlar incelenmiştir. Ayrıca Dihlevî'nin hayatı ile ilgili bilgilere de yer verilmiştir. Birinci bölümde nübüvvetle ilgili nebi, resul ve ulu'l-azm gibi kavramlarının Dihlevî tarafından nasıl anlaşıldığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Devamında nübüvvetin Allah'a nispeten zorunlu veya Allah'ın lütfu olması, nübüvvetin peygambere nispeten vehbî ya da kesbî olması konusundaki Dihlevî'nin görüşleri incelenmeye çalışılmış, ardından peygamberleri insanlardan ayıran özellikleri, nübüvvetin gerekliliği ve gayeleri, nübüvvetin ispat yöntemleri ve onun ispatında mûcize'nin yeri ve peygamberliğin son bulmasıyla ilgili Şah Veliyyullah Dihlevî'nin görüşleri tahlil edilmiştir. İkinci bölümünde Allah ile peygamberler arasındaki iletişim yolu olan Vahiy ele alınmıştır. Bu bölümde vahyin sözcük ve terim anlamı ve Kur'an-ı Kerim'de geçen vahiy kavramları ile ilgili kısaca bilgi verilmiş, ardından da vahyin mahiyeti, onun gerçekleşme keyfiyeti ve onun türleri ile ilgili Dihlevî'nin görüşleri incelenmiştir. Dihlevî'ye göre vahyin bilgi kaynağı olması açısından değerine değinildikten sonra, ona göre peygamberin içtihadı, ilham ve keşfin bilgi kaynağı olup olmaması konusu irdelenmiştir. Sonuç bölümünde de tez bölümlerindeki ana fikirler özetlenmiş, araştırma sonucunda ulaşılan neticeler ve kanaatler ortaya konulmuştur. The work titled as "Prophethood in Shah Waliyyullah Dehlewi's Thoughts." analyzes the prophethood, one of the inevitable part of Islamic belief system, against the thoughts of Shah Waliyyullah Dehlewi. The work consists of an introduction, two main chapters and a conclusion. In the introduction, political, historical, religious, and scientific environment of Dihlewi's time, which has a deep influence in the forming of Dehlewis's thoughts, was assessed. As well it had mentioned the life of Dihlewi in brief. In the first chapter, it was tried to determine how Dihlevî understood the concepts such as nebi and resul and ulu'l-azm. Thereafter, weather prophethood is a compulsory for Allah or his kindness, and is it given from Allah (vahbi) or self-acquired by prophet (kasbi), is scrutinized. In the following, the thoughts of Dehlewi about the characteristics of prophets which differentiates them from human beings, necessity and aims of prophethood, the methods practiced by prophets for propagation, proving of prophethood, and place of miracles as a proof for prophethood, were evaluated.Item Sünni kelamın öncülerinden İbn Küllab'ın kelami görüşleri(2002) Esen, Muammer¥any Copmanions of the Prophet Muhammad are considered the sources of Sunni Theology. Sources of Theology show that Ali, a prominent companion, argued with Qadariyya the issues of Meshiah and istitaat. Abdallah ibn Umar is another prominant companion in relation LO the matter under discussion. Also, the contribuıion of Hasan al-Basri, al-Sha'bi and Umar ıbn Abdalaziz is well-known. The later four leading Mujtahids-Abu Hanifa, Malik, Shafii and ıbn Hanbal argued against their opponents in certain isues of Theology (!ike Tawhid, Major sins, Iman-Islam, Istiwa, Sifats, Qaza, Qadar, khalq al-Qur' an) and made their contributions to the Sunni Theology. Those who lead in establishing the Sunni Theology in a systematic way are ıbn al-Kullab and hisfriends and al-Muhasibi and al-Kalanisi. ıbn al-Kullah put emphasis on Sifats (attributes) and names of God and is one of the leading scholars who first said that God's attributes are' neither the same as his Zat (essence) nor different from (his Zat). In contrast wihth Mu'tazi/a, ıbn al-Kullah argues against the creation of the Qur'an. But ıbn al-Kullab and his frends make a different hranch of Sunni Theology. They, in contradiction to Ashab al-Hadith, think that the letters ete. of the Qur'an and the (words of) amr and nahy may not be eonsidered unereated. What is not created, in their view , is Kalam Nafsi. We can say that Kalam Nafsi and Ma 'na are the prime concepts of lbn Kullab and hisjriends.Item Tekfir Söyleminin Dinî ve İdeolojik BoyutlarıEsen, MuammerItem XIX. Asırda ve XX. Asrın başlarında İdil-Ural Bölgesi ceditçilerinin temel kelamî meselelere bakışları(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Suyargulov, Rifat; Esen, Muammer; İlahiyat FakültesiTezimiz, Giriş, dört Bölümden ve Sonuçtan oluşmaktadır. Girişte tezimizin içeriği ve hazırlanmasında izlenen yönteme dair bilgi verilmiştir. Çalışmamızın girişinde konunun öneminde, araştırmada esas alınan metotlardan ve temel kaynaklardan bahsedilmiştir. Ayrıca araştırmamızın konusu olan İdil-Ural bölgesinin XIX. ve XX. asırlarda dini ve sosyal durumu kısaca ele alınmıştır. Sözü edilen süre, olumlu ve olumsuz olan köklü değişimlerin bir zamanıdır. Dinî hayatının "rengini" belirleyen ceditçilik ve karşı taraf olan kadimcilikten de bahsedilmiştir. Ayrıca bu bölümde araştırmamızda esas aldığımız aydınların aynı zamanda birer ceditçi olduğunu da ortaya koymuşuz. Birinci bölümde İlahiyat, ikinci bölümünde Nüvuvvet, üçüncü bölümünde Âhiret-Sem'iyat konuları incelenmiş, dördüncü bölümde ise diğer kelamî konulara temas edilmiştir. Our thesis consists of Introduction, three parts and Conclusion. The contents of the thesis and the methodology used in the preparation are given in the beginning. First of all, the significance of our work, the methods and basic sources used in the research are mentioned. Also the religious and social status of Idil-Ural area in XIX-XX centuries, which is the subject of our research, has been briefly discussed. Positive and negative radical changes have occured in that time. Jadidiism, which determines the "color" of religious life, and Kadimism, the opposing party, are also mentioned. In this section we have also shown that the intellectuals we base our research on were also Jadidists. In the first part we investigated Theology, in the second part Prophecy, in the third part Aftelife and in the fourth part other theme of kalam.