Ankara Üniversitesi Akademik Arşiv Sistemi:
- Üniversitemiz Akademik ve Kültürel Mirasını toplama, saklama ve geniş kitlere duyurmak amacını taşır
- Üniversitemiz akademik çıktılarını uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar
- Etkisini artırmak için telif haklarına uygun şekilde Açık Erişime sunar
Ayrıca Üniversitemiz Önlisans, Lisans ve Yüksek Lisans ders notlarına Açık Ders Malzemeleri sistemi üzerinden erişebilirsiniz.
Akademik Arşiv Sistemi farklı bölümlerden oluşur:
- Dergiler = Bu kategoride Ünivrsitemizde yayınlanan dergilere ulaşabilirsiniz
- Kitaplar= Üniversitemizde yayınlanan kitapları bu kategoride bulabilirsiniz.
- Gazeteler= Geçmişten günümüze bazı gazetelerin, bazı sayıları sizi tarihte bir yolculuğa çıkarıcak.
- Tezler= Yüksek Lisans, Doktora ve Uzmanlık Tezleri bu kategori altında yer almaktadır.

Recent Submissions
Çankırı Çorakyerler Fosil Lokalitesinin Coğrafi Özellikleri: Fırsatlar Ve Riskler
(Ankara Üniversitesi, 2024) Özür, Nazan Karakaş; Güler , Gülşah; Tuncay , Anıl Levent; Erol, Ayla Sevim
Bu araştırmada coğra analiz ya da başka bir ifadeyle monogra yöntemi kullanılarak
Çankırı ili merkez ilçe sınırları içinde kalan Çorakyerler fosil lokalitesi incelenmiştir.
Çalışmada Harita Genel Müdürlüğünü'nün (HGM) 2023 ve 1990 yılına ait hava
fotoğraarı, uydu görüntüleri ve Google Earth verileri kullanılmıştır. MTA Jeoloji Haritası,
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, Çankırı Valiliği Kadastro Müdürlüğü Verileri,
Çankırı Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü Verileri, MTA Saha Raporları, Ulaştırma
Bakanlığı Raporları ve ilgili literatür ana veri kaynaklarıdır. Araştırma bulguları coğra
sistematiğe dikkat edilerek sunulmuştur. Çorakyerler fosil lokalitesi, jeolojik yapı, konum,
ulaşım ve erişim imkânları gibi konularda kendine has özellikler göstermektedir.
1997'den beri aktif kazı alanı olan Çorakyerler'de şimdiye kadar 4320 buluntu gün
yüzüne çıkarılmıştır. Bu buluntular arasında evrim sürecini aydınlatacak
omurgalı/memeli fosilleri yer almaktadır. Şimdiye kadar, ulusal-uluslararası birçok
uzman kazılara destek vermiş, uluslararası dergilerde akademik yayınlar yapılmıştır.
İncelemede belirlenen fırsatlar, jeolojik ve jeomorfolojik yapı, güncel iklim şartları,
bulunduğu konum, şehre yakınlık ve devlet tarafından desteklenen bütçe şeklinde
sıralanabilir. Temel tehditler, bütçe kesintisi veya destek verilmemesi, yerleşme
alanlarının ve yolların kuşatıcı ya da ortadan kaldırmaya dönük durumları olarak
sıralanabilir. Kazı alanının tanıtımının yapılması, yerel idarenin bu alan ile ilgili politika
geliştirerek yatırım yapması gereklidir. Yine bu kapsamda Karatekin Üniversitesi'nde bir
enstitü kurulabilir, okullarda etkinlikler planlanabilir
Ölüm Ve Sahne İletişimsizliği Üzerine Felsefi Bir Üçleme: Amédée, Bizim Şehir, Eski Bir Masal
(Ankara Üniversitesi, 2024) Canar, Burcu
Bu çalışma, Eugéne Ionesco'nun Amédée ya da Nasıl Başından Atarsın Onu, Thornton
Wilder'ın Bizim Şehir ve José Joaquin Gamboa'nın Eski Bir Masal adlı oyunları
çerçevesinde sahne ve ölüm iletişimsizliğini inceleyecektir. Her üç oyun, ölüm temasını
kendilerine özgü bir biçimde ele alırken bu oyunlardaki “seyirlik ölüm” hem tiyatroya özgü
ölüm düşüncesi üzerine söz söyleme imkânı bakımından hem de sahnenin ölüme
yakınlığını ifade etmenin birer aracı olmaları nedeniyle bu incelemeye konu olmuştur.
Tiyatro metinleri yazı yüzeyinde 'sahnelenmeye hazır' oluşlarıyla üzerinde düşünülmeye
değerdir. Böylesi bir yazıyı aynı zamanda henüz sahnede mevcut olmayan performans
olarak da tanımlayabiliriz. Sahne ve yazı arasındaki fark, tiyatro metni tiyatronun
kendisini imlediğinde pek dikkati çekmez. Bununla birlikte tiyatro metni daha çok
oynamak için süregiden bir hazırlıktır. Tiyatro metinleri, kendilerine özgü yazı biçemleri
olarak yalnızca tiyatro çalışmaları açısından değil; felsefe, özellikle de yazıyı farklı bir
düşünme biçimi olarak kavrayan iletişim felsefesi alanındaki çalışmalar açısından
oldukça verimli kaynaklardır. Bu çalışmanın amacı, incelenen oyunları,
sahnelenmedikleri yerde (yazıda) açığa çıkarmaktır. Bir tiyatro metni henüz
sahnelenmemiş olanı neredeyse sahnenin üzerinde oynanıyormuş gibi gösterir. Bu
yönüyle yazıdaki tiyatro, onun karşısında ne oyuncu ne de seyirci olan okurun
karşılaşabileceği en sessiz metindir. Başka hiçbir metin, okumayı bu kadar boşa
çıkaramaz. Sahneye gelince, ismi var kendisi yokken alabildiğine ölüme benzer. Bu
benzerliğin ancak iletişim kurmayan bir düşüncede açığa çıkabildiğini göstermekse
yalnızca yazıya düşer.
Romeykanın Etnodilbilimsel Canlılık Kuramı Çerçevesinde İncelenmesi
(Ankara Üniversitesi, 2024) Akkuş, Mehmet
Bu çalışma, Türkiye sınırları içerisinde dil çeşitliliğinin göreceli olarak yüksek olduğu
Doğu Karadeniz dil ekolojisi görünümü içerisinde konuşulmakta olan Platon'un kendi
çağında konuştuğu dilin arkaik özelliklerini koruduğu düşünülen Romeykanın
etnodilbilimsel canlılık durumu incelemeyi amaçlamaktadır. Etnodilbilimsel canlılık
kuramı, konuşma topluluklarının dillerinin canlılığını koruma ve devam ettirme olasılığını
değerlendirmenin bir yöntemi olarak geliştirilmiştir. Romeykanın dilsel canlılığını ilgili
alanyazında ilk defa ortaya çıkartmayı amaçlayan bu çalışmanın temel araştırma sorusu
şu şekilde belirlenmiştir: Romeykanın etnodilbilimsel canlılık kuramı çerçevesinde güncel
görünümü nasıldır? Bu kapsamda Trabzon'un Tonya, Çaykara, Of, Köprübaşı ve
Sürmene ilçelerinde gerçekleştirilen alan araştırmalarında farklı yaş, toplumsal konum ve
meslek grubundan toplam 107 katılımcıya Türkçeye uyarlanmış olan Öznel
Etnodilbilimsel Canlılık Anketi uygulanmıştır. Yüz yüze ve odak grup görüşmeleri
aracılığıyla nitel araştırma aşamasında ankete verilen yanıtlar derinlemesine irdelenerek
bu görüşmelerden elde edilen veriler tematik analize tabi tutulmuştur. Nitel araştırmaya
söz konusu ekolojiden katılımcılar (n=12) dâhil olmuştur. Elde edilen bulgular, kuşaklar
arasındaki farkın (veya cinsiyet, meslek gibi diğer toplumsal değişkenler dikkate
alındığında) Romeykanın etnodilbilimsel canlılığı bağlamında istatistiki olarak önemli
olmadığını ancak Türkçe ve Romeykanın her birinin öznel canlılığı dikkate alındığında bu
iki dilin canlılık algısının istatistiki olarak anlamlı olduğunu ortaya koymuştur. Yüz yüze
ve odak grup görüşmeleri sonucunda elde edilmiş olan çalışma bulguları da nicel verileri
desteklemektedir. Bu durum dahi Doğu Karadeniz'de farklı toplumdilbilimsel etkenlerin
dillerin toplumsal kullanım alanlarının genişlemesine veya daralmasına neden olduğuna
işaret etmektedir. Bu çalışma bu toplumdilbilimsel değişmenin dinamik yapısına küresel
örneklerle karşılaştırmalı bir lensle bakarak sui generis bir bağlamdan katkı sunmayı
amaçlamaktdır
Haruki Murakami’nin “Zemberekkuşu’nun Güncesi” Başlıklı Romanında Büyülü Gerçekçilik Kapsamında “Kuyu” İmgesi
(Ankara Üniversitesi, 2024) Altın, Esma
Haruki Murakami, Rüzgârın Şarkısını Dinle başlıklı romanıyla edebiyat dünyasına giriş
yaptığı andan itibaren Japonya'da ulusal çapta ilgi çekmeyi başarmış ve bu ilk romanı
yayınlandığı 1979 yılında prestijli bir ödül olan “Gunzo Yeni Yazarlar Edebiyat Ödülü (群
像新人文学賞-Gunzō Shinjin Bungaku Shō)”'ne layık görülmüştür. Bu başarısı sonrasında
da her yazdığı romanla birlikte popülerliği ivme kazanmıştır. Romanları pek çok dile
çevrilerek uluslararası geniş bir okur kitlesine ulaşan Japon yazar Murakami'nin yazını
üzerine dünyada çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Fakat bu çalışmalar arasında
yazarın eserlerinde büyülü gerçekçilik üzerine çalışmalar ise yok denecek kadar azdır.
Yazarın büyülü gerçekçi romanları üzerine kapsamlı çalışmalar bulunmamakla birlikte
daha çok yüzeysel kalmaktadır. Ülkemizde de Murakami'nin romanları üzerine
çalışmalar yeni yeni gelişme göstermektedir. Bu çalışmada, çağdaş Japon edebiyatı
yazarı Murakami'nin ciltler halinde yayınladığı ve 1996'da “読売文学賞-Yomiuri Bungaku
Shō” prestijli edebiyat ödülü kazanan “Zemberekkuşu'nun Güncesi” başlıklı romanı
detaylı bir şekilde incelenmektedir. Yazarın bu romanı Wendy B. Faris'in büyülü gerçekçi
metinlere yönelik nitelikleri belirttiği büyülü gerçekçilik kuramı bağlamında
incelenmektedir. Ayrıca, kuyu imgesinin İkinci Dünya Savaşı yolunda ilerleyen
Japonya'nın yakın tarihini sorgulamayı mümkün kılan bir metafor olarak irdelenmesi ve
bu imgenin içerdiği derin anlamın tarihsel ve toplumsal çerçevede ortaya çıkarılması
amaçlanmıştır
Toplanma Alanları Olarak Yeşil Alanlar Ve Parklar: Araştırmalara Dayalı Bir Bakış
(Ankara Üniversitesi, 2024) Önal, Sibel
Deprem ve sellerde hem can hem de mal kaybı gerçekleşmektedir. Afetlerin ardından
afetzedelerin barınma, hijyen gibi hayati ihtiyaçlarının karşılanmasında ilk durak
toplanma alanlarıdır. Afetler ardından açık ve yeşil alanlar ile parklar toplanma alanı
olarak kullanılmaktadır. İhtiyaçları karşılaması beklenen toplanma alanlarının
planlanması nüfusun ve yapılı alanların yoğunluğu gibi parametreler göz önünde
bulundurularak yapılmalıdır. Bazen depremlerden sonra binaların yıkılmasıyla hem
toplanma alanı olarak belirlenmiş olan alanlar kullanılamaz hale gelmekte hem de ulaşım
ağları zarar görebilmektedir. Bu nedenle toplanma alanlarının belirlenmesinde kolay
erişilebilirlik, kapasite ve altyapı göz önünde bulundurulmalıdır.
Mevcut çalışma, temelde toplanma alanlarını konu edinmiş olan araştırmaların bulguları,
sonuçları ve önerilerini ele almaktadır. Yapılan araştırmalar, kentlerdeki yeşil alanlar ve
parkların afet sonrası toplanma alanı olarak yeterli olup olmadıklarını tartışırken bir
yandan da betonlaşma yüzünden açık alanların azalmasına vurgu yapmaktadır.
Araştırmaların sonuçları, toplanma alanlarının nüfusa oranla yetersizliğinin yanı sıra
kimi kentlerin her mahallesinde mevcut olmadıklarını göstermektedir. Toplanma
alanlarının yetersizlikleri ülke genelinde benzerdir. Araştırmaların ortak önerileri,
toplanma alanlarının eksiklerin belirlenerek giderilmesi ve nüfusa oranla yetersiz olan
alanların tespit edilerek yeni alanların oluşturulmasıdır. Araştırmalar, afet ardından akla
gelen ilk şeylerden birisinin güvende hissetmek için açık alanlar ya da parkların tercih
edildiğinin yanı sıra kentler ve kent sakinleri için destek sistemi olarak hizmet eden bu
alanların yetersizlik durumunun afete hazır olmamakla eşdeğer olduğu vurgulamaktadır.