Cilt:28 Sayı:01 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Başladığı Yerde Sonlanan Varoluşsal Mücadele: Sokaktaki Adam Yaşlılık Psikolojisi Kapsamında Farklı Bir Yaklaşım(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Baştuğ, Gülbahar; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları; Tıp FakültesiBu yazıda “Sokaktaki Adam” kitabı genelde psikoloji, özelde ise yaşlılık psikolojisi bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Kitap yaşamın genel durumunu yaşlılık sürecinin çarpıcı sonuçlarıyla yüzleştirmekte ve yaşlanmayla birlikte ölümün bir kavramdan daha fazla anlam taşıyabilme nedenlerine değinmektedir. Başkarakterin yaşamı son bulmadan önce ölüme karşı verdiği mücadelelerin temelinde geride iz bırakmak olduğuna ve yaşlanmayla birlikte sevgi ve bağlanma ihtiyacının önemine vurgu yapılmaktadır. Aktif bir rol oynayarak yaşamın kayıp ve kazançları karşısında çeşitli tutumlar sergileyen ve verdiği kararların getirdiği sonuçlarla varoluşunun sonlarında yüzleşmek zorunda kalan Sokaktaki Adam’ın pişmanlıklarla dolu bir süreçten geçtiğini çarpıcı bir şekilde anlatan bu kitap ayrıca “yaşlılık kuramları” çerçevesinde de değerlendirilmeye çalışılmıştır. Biyopsikososyal varlık olan insanın yaşlanma süreciyle birlikte oluşan fizyolojik hasarların bireyde ne gibi bir ruhsal çökkünlüğe ve sosyal izolasyona sürükleyebildiğinin de kapsamlı bir analizi yapılmıştır. Yine bu çalışmada, bireyin yaşlılık süreciyle birlikte geçmişte yaptığı hataların sonuçlarıyla yüzleşirken olayları algılayış tarzının nasıl değişebildiğine, sosyal ilişkilerinin ne düzeyde hasar gördüğüne ve bu mücadelenin başlamasıyla yıpratıcı bir ruh haline neden girildiğine değinilmektedir. Bununla birlikte uyum sağlama ve var olan durumu kabullenme stratejisinin bireyin yaşamının nasıl sonlanacağını belirlemesinin önemi vurgulanmaktadır.Item Ankara ilinde gerçekleşen intihar girişimi vakalarının değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Tatlı, Zeynep; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları; Tıp FakültesiAmaç: Bu çalışmada 2017-2018 yılları arasında Ankara ili 112 Acil Servis Hizmetleri (ASH) komuta merkezine intihar girişimi nedeniyle yapılan başvuruların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmanın verileri 2017-2018 yılları arasında intihar girişimi nedeniyle 112 ASH komuta merkezine başvuruda bulunan 15 yaş ve üzeri vakaların kayıtlarından elde edilmiş, vakaların sosyodemografik özellikleri ile intihar girişimine yönelik değişkenler incelenmiştir. Bulgular: Ankara’da iki yıl içinde 15 yaş ve üzeri kaba intihar girişim hızı yüz binde 50.4’tür. İntihar girişim nedeniyle başvuran toplam 5543 vakanın %54,9’u erkek, %45,1’i kadındı ve ortalama yaş sırasıyla 33,5 ve 30,5’ti. Tamamlanmış intihar oranı erkek ve kadınlarda sırasıyla %8,1 ve %2,9’du. Her iki cinsiyette de en sık intihar girişim yöntemi ilaç ve kimyasal madde kullanımı olup tamamlanmış intiharlarda en sık kullanılan yöntem ası idi. Mevsimlere göre değerlendirildiğinde intihar girişiminin en sık yaz mevsiminde (%29,5) ve günün akşam saatlerinde (16.00-23.59) olduğu (%48,1) olduğu saptandı. Vakaların %10,7’si daha önce intihar girişiminde bulunmuşken, tamamlanmış intiharların %99,1’i ilk girişimde olduğu görülmüştür. Sonuç: İntihar önemli ve önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. İntihar davranışı için olası risk faktörlerinin belirlenmesi; intiharı önleme çalışmalarına yön vermek ve risk gruplarına müdahale edebilmek açısından önemlidir.Item Hastane çalışanları örnekleminde toplulukçu yeterlilik ölçeği geçerlilik ve güvenilirlik çalışması(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Doğan, Yıldırım Beyatlı; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları; Tıp FakültesiAlbert Bandura’nın öz-yeterlilik kavramı, Sosyal Bilişsel Kuram’ın merkezinde yer alan bir kavram olup, insan davranışının önemli bir belirleyicisidir. Öz-yeterlilik, kişinin çevresinde olup bitenler üzerinde etkili olabilecek biçimde bir edimi başlatıp sonuç alıncaya kadar sürdürebileceğine olan inancı olarak tanımlanmıştır ve ilgili yazındaki boşluğu gidermek için pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir. Alan yazını incelendiğinde, çalışmalarda derlenene kimi verilerin topluluk odağında yer alan kimi değişkenleri belirlemede yetersiz kaldığı saptanmıştır. Kişilerin bireysel öz-yeterliliklerinin grup dinamiklerine ve grup davranışlarına nasıl yansıyacağına ilişkin bilgi alanyazında mevcuttur ancak kolektif bir yapı içerisindeki insanların toplulukçu yeterlilik düzeyleri ise bilinmemektedir. Bir grubun belirli bir amaca yönelmesi ve amacını gerçekleştirmek üzere örgütlü bir eylemlilik oluşturmak üzere kendi kaynaklarına duyduğu inanç “toplulukçu yeterlilik” adını alır. Dolayısı ile toplulukların karşılaştıkları sorunları çözmesi ve toplumsal değişimlerin oluşumunda toplulukçu yeterliliğin önemli bir etkisi vardır. İlhan ve ark. tarafından geliştirilen “Toplulukçu Yeterlilik Ölçeği’nin” hastanede çalışan sağlık personellerinin oluşturduğu gruba uygulanması ve araştırmada seçilen hedef kitle üzerinden geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılması planlanmıştır.Item Cinsel işlev bozuklukları ile evlilik uyumu arasındaki ilişki(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Türkseven, Aybüke; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları; Tıp FakültesiBu araştırmada birtakım sosyodemografik özelliklerini değerlendirerek, katılımcıların evlilik uyumları ve cinsel doyum problemleri arasındaki ilişkileri saptamak ve evlilik uyumlarının cinsel doyum üzerine etkisinin olup olmadığını incelemektir. Yöntem: Araştırmaya, rastgele örneklem yoluyla seçilmiş 23-58 yaş aralığındaki 50 erkek ve 50 kadın olmak üzere toplamda 100 kişi alınmıştır. Örneklemin kadın erkek dağılımı eşittir. Değerlendirmede veri toplama aracı olarak sosyo-demografik form, Golombok-Rust Cinsel Doyum Ölçeği ve Evlilik Uyum Ölçeği kullanılmıştır. Sonuç: Beklenildiği üzere evlilik uyumu ve cinsel işlev bozuklukları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Elde edilen bulgular sonucunda evlilik öncesi cinsel birleşmenin hem kadın hem erkeklerde cinsel işlev bozuklukları üzerine etkisi saptanmamış olup, sadece erkeklerde yaş ile ilgili negatif yönde bir ilişki bulunmuştur. Çalışmadan elde edilen veriler, uyumlu bir evlilik algısı olan kadın ve erkek katılımcıların, cinsel doyumlarının daha fazla olduğunu göstermektedirItem Beyaz cevher hiperintensiteleri ve depresyona eşlik eden somatik belirtilerin ilişkisi(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Herdi, Oğuzhan; Ruh Sağlığı ve Hastalıkları; Tıp FakültesiKranial manyetik rezonans görüntülemenin (MRG) T2 ve FLAIR (Fluid-attenuated inverse recovery) sekanslarında gözlemlenen beyaz cevher hiperintensiteleri (BCH) depresyon, bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk gibi bir çok psikiyatrik hastalıkta gözlenmektedir Bu çalışmada psikiyatrik tanıdan bağımsız depresyona somatik belirtilerin eşlik ettiği hastalar ile somatik belirtilerin eşlik etmediği hastaları BCH açısından karşılaştırmak amaçlanmıştır. Çalışmanın hipotezi BCH sıklığı somatik belirtilerin eşlik ettiği depresif belirtisi olan hastalarda, somatik belirtilerin eşlik etmediği hastalara göre daha yüksektir. Çalışmaya bir üniversite hastanesinin psikiyatri bölümü psikosomatik ünitesinde Ocak 2017-Haziran 2019 tarihleri arasında yatarak tedavi alan hastalar dahil edilmiştir. Herhangi bir beyin bölgesinde BCH varlığına göre hastalar BCH+(n=27) ve BCH- (n=53) olarak işaretlenmiştir. Bir sonraki aşamada kranial MRG’de beyin bölgesi incelemesi detaylandırılıp frontal BCH varlığına göre hastaları FBCH+(n=24) ve FBCH- (n=56) olarak ayrıca işaretlenmiştir. Bir sonraki aşamada SB+ ve SB- olarak ikiye ayrılmış hasta grubu hem BCH hem de FBCH açısından karşılaştırılmıştır. Sonrasında FBCH sayısı açısından SB+ ve SB- grupları karşılaştırılmıştır. SB+ ve SB- grupları arasında BCH ve FBCH sıklığı açısından anlamlı fark yoktur (sırasıyla p=0,478; 0,881). FBCH'nin sayısı açısından SB+ ve SB- grupları arasında fark bulunamamıştır(p=0,926).