Cilt:18 Sayı: Spor Tarihi Özel Sayı (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Recent Submissions
Item Erken dönem türk tarihinden ıı. Meşrutiyet’e kadar spor kulüplerinin modernleşme süreci(Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Karakaya, Yunus Emre; Other; OtherTürkiye’de geleneksel spor faaliyetlerinin modern anlamda kurumsallaşma süreci, Sultan Abdulmecid döneminde 3 Kasım 1839 tarihinde hayata geçirilen Tanzimat Fermanı’yla başladığı görülmektedir. Bu dönemde Osmanlı Devleti, batıdaki gelişmeleri takip etme ve uyum sağlamak için kurum ve kuruluşlarını yenileme yoluna yönelmiştir. Tanzimat dönemi, Osmanlı Devleti’nde birçok alanı etkilediği gibi geleneksel sporlardan modern sporlara geçiş sürecini de etkilemiş ve toplumda modern spor kulüplerinin oluşmasına zemin sağlamıştır. Gelişmiş batı ülkelerinde modern yapıda spor kulüplerinin kurulması çabaları 1600’lü yıllardan itibaren başlamışken, Osmanlı Devleti’nde modern spor kulüplerinin kurulmasında geç kalındığı söylenebilir. Modern anlamda kulüpleşme hareketlerinin dönemin şartlarından dolayı genelde azınlıklar ve yabancılar tarafından gerçekleştirilmesi, insanların çoğunluğunun modern sporlarla tanışmasını da geciktirmiştir. Bu çalışmada, erken dönem Türk tarihinden 23 Temmuz 1908 (II. Meşrutiyet’in ilanı) yılına kadar Osmanlı Devleti’nde kurulmuş olan spor kulüplerinin modernleşme süreci ele alınmıştır. Çalışmada, vakıflar ve tekkelerin yapıları, Türkler, azınlıklar ve yabancılar tarafından kurulan spor kulüplerinin gelişim süreci, ulaşılan birincil ve ikincil kaynaklar ışığında retrospektif yöntem ile değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma spor kulüplerinin tarihsel gelişimine ve geçmiş dönemlerde spor branşlarının nasıl geliştiğinin tespit edilmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, spor kulüplerinin modernleşme sürecinde gelişimleri ve ilerledikleri kurumsallaşma aşamalarına da ışık tutacaktır.Item Türkiye’de beden eğitimi öğretmeni yetiştirme çabaları ve öncü kuruluşlar (1908-1930)(Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Şinoforoğlu, Tolga; Other; OtherBu çalışmanın amacı 1908-1930 yılları arasında Türkiye’de beden eğitimi öğretmeni yetiştirme çabalarını, düşünsel ve kurumsal bağlamda incelemektir. Beden eğitimi dersleri, Tanzimat Dönemi sonrası yapılan reformların eğitimdeki yansımaları kapsamında 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren okul ders programlarına jimnastik adı altında girmiştir. Beden eğitiminin, özellikle II. Meşrutiyet sonrası hükümetin beden politikalarıyla uyuşması, süreç içerisinde tüm okul müfredatlarında dersin yer almasını sağlamıştır. Ancak ülkede yeterli sayıda kalifiye öğretmenin bulunmaması başlıca sorunu teşkil etmiş ve bu durum beden eğitimi öğretmeni yetiştirmeye yönelik çalışmaları beraberinde getirmiştir. Bu kapsamdaki ilk deneme, Selim Sırrı [Tarcan] Bey tarafından 1908’de özel bir okul olan Terbiye-i Bedeniye Mektebi’dir. Kurucusunun İsveç’e gitmesi sonucu okul amacına ulaşamayarak 1909 sonbaharında kapanmıştır. Balkan Savaşları sonrası idari erklerin beden eğitimi alanında yaşadığı bilinçlenmenin ardından, beden eğitimi öğretmenleri, öğretmen okulları bünyesinde yetiştirilmek istenmiştir. 1910’dan itibaren üstlendiği kritik görevlendirmelerle Selim Sırrı Bey daha önce örneği görülmemiş biçimde alana özel bir yükseköğretim kurumu açma girişimlerine 1913’de başlamıştır. Terbiye-i Bedeniye Darülmuallimini adındaki kurum 1914’de tüm hazırlıkları tamamlanmasına rağmen I. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle açılamamıştır. Cumhuriyet’e devredilen özlem, Atatürk ve hükümetinin beden eğitimine verdiği değerin etkisiyle nihayete ermiştir. Selim Sırrı Bey’in, 1923’de yapılan I. Heyet-i İlmiye’ye sunduğu layiha neticesinde Ankara’da bir yükseköğretim kurumu açılması kararlaştırılmıştır. Ancak okul inşaatına zamanında başlanamaması sonucu, ihtiyacı karşılamak adına 1926’da İstanbul’da bir Terbiye-i Bedeniye Mektebi/Kursu açılmıştır. Bahsi geçen okul Türkiye’de alanına özel düzenli eğitim veren ve beden eğitimi öğretmeni yetiştiren ilk kurumdur. İlk üç yılında beden eğitimi öğretmeni, son yılında ise beden eğitimi müfettişleri yetiştiren kurumda, 1926-1930 yılları arasında toplam 228 mezun verilmiştir. Gerekli öğretmen ihtiyacının karşılanması ve Ankara’da açılacak okulun inşaatına başlanması nedeniyle kurum 1930’da kapatılmıştır. Ankara’da bahsi geçe kurum olan Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü, Beden Terbiyesi Şubesi, 1932-1933 tedrisat yılının ikinci döneminde eğitim vermeye başlamıştır.Item Internatıonal successes of turkısh judo: a hıstorıcal perspectıve(Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Turğut, Murat; Other; OtherJudo is an Olympic sport which is very popular worldwide. Turkish judo has developed in the recent decades and many successes have been achieved by Turkish judo athletes. However, no study has investigated the successes of Turkish judo. The aim of this study was to present successes of Turkish judo in senior category in the Olympic Games, World Championships and European Championships. This descriptive study was a research about the development of elite sport of judo in Turkey. Results were grouped and analysed according to the decade of success. Data were collected from several official judo websites. At the end of 2019, Turkish judo athletes has taken 51 medals (two in the Olympic Games, 10 in the World Championships, 39 in the European Championships). The number of the medals was highest in the 1990s and 2010s. Men athletes contributed to the medal numbers more than women athletes as the percentage of medals achieved by men athletes was 66% of the total medals. Turkish judo started to gain a place on the podium at international level in the 1990s but have not been able to reach that success again for the last two decades.Item Evrensel bir kavramı yaşadığı kentle özdeşleştiren kaleci: faır play ve ismet karababa(Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Kaplan, Turgut; Other; OtherSpor alanı; bireyin sınırlarını keşfedeceği, başarma duygusunu en derin şekli ile yaşayacağı, fiziksel ve psikolojik gelişimini destekleyeceği sosyal alanlardan birisidir. Spor, kazanma ve kaybetmenin olduğu yarışma ortamında anlam kaymasına uğrayarak; şiddet, şike, doping ve haksız kazancın var olduğu başka bir alana dönüşmektedir. Fair Play, bu olumsuzlukların karşısında direnen, mücadele eden bir anlayışın sesi ve savunucusudur. Bu anlamda ulusal ve uluslararası örgütler kurulmuştur. Bu çalışmada: Dünya Fair Play Komitesi’nin (International Fair Play Committee, CIFP) büyük ödülü olan “Baron Pierre De Coubertin” ödülünü alan, bir kalecinin bir kentin Fair Play ile anılmasına yaptığı katkılar değerlendirilmiştir.Item Türkiye’nin erken dönem olimpizm serüveni ve ay-yıldız’ın olimpiyat oyunları’nda ilk resmi temsili (1896-1921)(Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Şinoforoğlu, Tolga; Other; OtherBu çalışmanın amacı, Osmanlı Devleti döneminde Türkiye’de olimpik hareket ve olimpizmin tarihi gelişimini incelemektir. İlk olimpiyat oyunlarından itibaren başlangıçta siyasi ve politik bağlamda olimpizm ile ilişki içerisinde olan Osmanlı Devleti, 20. yüzyılın başlarından itibaren olimpik hareketle resmi temaslarda bulunmaya başlamıştır. 1896, 1900 ve 1904 Olimpiyat Oyunları’nda resmi olarak temsil edilmeyen Osmanlı Devleti’nin olimpizm resmi olarak ile ilk defa tanışması, 1905 Brüksel Birleşimi’ne Osmanlı Hükümeti’ni temsilen gönderilen Brüksel Maslahatgüzarı Mihran Kavafyan Efendi ile gerçekleşmiştir. 1906 Ara Olimpiyat Oyunları’na önemli sayıda katılım olmuştur ancak oyunlar Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından resmi olarak tanınmamaktadır. 1908 Londra Olimpiyat Oyunları resmi raporunda Türkiye’den iki sporcunun adı geçiyor olsa da bu sporcuların müsabakalara katıldıklarına dair mevcut bir belge yoktur. Temmuz 1908’de ilan olunan II. Meşrutiyet’in hemen ardından Selim Sırrı Tarcan, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’ni (TMOK) kurma girişimlerine başlamıştır. IOC tarafından 1911 yılında tanınan TMOK’un Osmanlı Devleti tarafından resmen tanınması ise ilerleyen yıllarda olmuştur. Türkiye’de olimpizmin öncüsü olan Selim Sırrı Tarcan, 15 Aralık 1908’de IOC’nin Türkiye temsilcisi seçilmiş, 1908-1914 yılları arasında katıldığı IOC toplantılarında olimpizm felsefesinin öğretim ve yaygınlaştırma yöntemleri hakkında bilgilenerek, olimpiyat ruhunu, yeni oluşmakta olan spor çevrelerine tanıtmaya ve benimsetmeye çalışmıştır. Bu faaliyetlerin bir sonucu olarak Türkiye resmi anlamda ilk defa 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları’nda iki Ermeni sporcu ile temsil edilmiştir. 1916 Berlin Olimpiyat Oyunları’nın I. Dünya Savaşı nedeniyle yapılmaması ve Türkiye’nin 1919’da “savaşı çıkaran ülkelerden” olduğu gerekçesiyle IOC’den ihraç edilmesi neticesinde 1920 Anvers Oyunları’na katılmaması sonucu, 1912 Stokholm Oyunları Osmanlı Devleti’nin resmi olarak katıldığı ilk ve son oyunlar olmuştur.Item 1971 izmir akdeniz oyunları: büyük imtihan(Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, 2020) Öncü, Edip; Other; OtherAkdeniz Oyunları dört yılda bir düzenlenen bölgesel ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) yönetmeliklerine uygun statüye sahip çok sporlu bir organizasyondur. İlki 1951’de İskenderiye (Mısır)’de yapılan Akdeniz Oyunları’na Türkiye, 1971’de İzmir’de ve 2013’te Mersin’de olmak üzere iki kez ev sahipliği yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk elli yılında düzenlemiş olduğu en önemli uluslararası spor organizasyonu olan 1971 İzmir Akdeniz Oyunları şimdiye kadar spor tarihçileri tarafından önemi derecesinde ele alınmamıştır. Türkiye’nin Oyunlar’a ev sahipliği sürecinden Oyunlar’ın sonuna kadar olan yaklaşık beş yıllık süreci inceleyen bu çalışma belgesel ve betimsel bir incelemedir. Araştırmada IOC, Uluslararası Akdeniz Oyunları Komitesi (ICMG), Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK), 1971 İzmir Akdeniz Oyunları Komitesi resmi belge ve yayınları taranmış; eski IOC Başkanı Avery Brundage (1952-1972)’ın özel arşivinden ilgili belgeler derlenmiştir. Orijinal kaynaklar anlatıda yeniden inşa (reconstruction) amacından daha çok sunuş/sahneleme (representation) amaçlı kurgulanmış; yapılan kapsamlı gazete incelemeleri (Cumhuriyet ve Milliyet) verilerin ve belgelerin değerlendirilmesinde dönemin Türkiye’sinin sosyo-kültürel ve sportif açılardan eleştirel kurama yakın bir sahnelenmesi işlevini görmüştür. Bu çalışmanın amacı İzmir Akdeniz Oyunları çerçevesinde gözlemlenen iki sorunsala cevap aramak olmuştur. Birincisi, Türkiye’nin kısa süreli organizasyonlarda Cumhuriyet’in kurucu felsefesinin temel taşlarından olan milli seferberlik ve kurumsal akıl/devlet aklı (raison d’etat) çerçevesinde hareket edip başarılı olup olamadığıdır. İkinci sorunsal ise sportif ve idari açıdan Türkiye’nin Cumhuriyet’in kuruluşundan beri insan sermayesine verdiği önem ve yaptığı yatırımın, süreklilik arz eden çağdaşlaşma idealinde, spor eğitimi, kültürü ve yönetiminde hedeflerine ulaşıp ulaşmadığıdır. Cumhuriyet’in ellinci yılına girerken İzmir Akdeniz Oyunları bu açılardan Türkiye için büyük bir imtihan olmuştur