Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi
Permanent URI for this community
Browse
Browsing Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi by Title
Now showing 1 - 20 of 219
Results Per Page
Sort Options
Item 20-35 Yaş Arası Bireylerde Fonksiyonel Besinlere Yönelik Tutum, Davranış ve Bilgi Düzeyinin Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2021) Esgin, Özge; Beslenme ve Diyetetik; Sağlık Bilimleri EnstitüsüAmaç: Bu çalışmanın amacı 20-35 yaş arasındaki bireylerin fonksiyonel besinlere yönelik farkındalığı, bilgi düzeyleri, tüketim sıklıkları ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesidir. Örneklem ve Yöntem: Çalışmaya Ankara’daki üniversitelerde öğrenim gören 20-35 yaş arası 434 kadın ve 166 erkek birey olmak üzere 600 birey dahil edilmiştir. Araştırma verileri yüz yüze anket yöntemi ile toplanmıştır. Anket formu demografik bilgiler, fonksiyonel besin genel bilgi düzeyi, fonksiyonel besinler ile ilgili davranış testi, Fonksiyonel Besinlere Yönelik Tutum Ölçeği, ORTO-15 Ölçeği bölümlerinden oluşmaktadır. Veriler SPSS Programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 22.1±1.9 yıldır. Kadınların %10.8’i, erkeklerin ise %12.7’si ortorektik eğilimdedir (p=0.52). Katılımcılar tarafından fonksiyonel besinlerin en sık tercih edilme nedenleri; bu besinlerin sağlığa yararlı olması, zinde hissetmelerini sağlaması ve hastalıklardan korunmada etkili olmasıdır. Her gün en çok tüketilen fonksiyonel besin siyah çay (%79.7) iken katılımcıların çoğunluğu Ginsengi (%93.8) hiç tüketmediğini bildirmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin çoğunluğu fonksiyonel besinlerin kendisini daha iyi hissetmesine yardımcı olduğunu, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmeyi kolaylaştırdığını, aşırı tüketildiğinde zararlı olabileceğini, fonksiyonel besin tüketmenin sağlığı koruduğu düşüncesinin kendisine keyif verdiğini ve fonksiyonel besinleri tükettiğinde performansının arttığını ifade etmiştir. Fonksiyonel besinlerin tamamen gereksiz olduğu (p=0.02), bütünüyle hileli olduğu (p=0.03), sağlıklı bir insan için değer taşımadığı (p=0.007) ile ilgili ifadelere ortorektik eğilim gösteren bireylerde katılım oranı daha yüksektir. Sonuç: Katılımcılar fonksiyonel besinlerin faydası ve gerekliliği ile ilgili pozitif ifadeleri savunurken, fonksiyonel besine karşı güven ve fonksiyonel besinlerin güvenliği hakkında çelişkiye düşmektedir. Fonksiyonel besinlerin sağlığa katkısı konusunda sağlık profesyonelleri, kamu kuruluşları, gıda sanayi ve politika yetkilileri ile iş birliği yapılarak toplumun bilinçlendirilmesine destek verilmelidir.Item A VİTAMİNİNİN NON-ALKOLİK YAĞLI KARACİĞER HASTALIĞINDAKİ ROLÜ(Ankara Üniversitesi, 2020) Güzel, Sümeyye; Ayhan, Nurcan Yabancı; Beslenme ve Diyetetik; Sağlık Bilimleri FakültesiTemel bir mikro besin ögesi olan A vitamini, karaciğerdeki glukoz ve lipid homeostazının düzenlenmesi dahil olmak üzere çeşitli fizyolojik fonksiyonlarda kritik rol oynamaktadır. A vitamini vücutta temel olarak karaciğerdeki pasif hepatik yıldız hücrelerde (HYH) depolanır. Hepatositler A vitaminini metabolize eder ve A vitamini metabolitlerine yanıt olarak glukoz ve lipid metabolizması değişikliğinde rol oynar. Ancak aktif hale getirilmiş HYH'ler A vitamini içeriklerini kaybeder ve karaciğer yağlanmasının alkol tüketimine bağlı olmayan türü olan non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı (NAYKH) gelişmesine neden olur. Bu derlemede, NAYKH 'de A vitamini metabolizması ve karaciğer hastalığının ilerlemesindeki olası rolü ile birlikte A vitamini metabolitlerinin terapötik potansiyelinin değerlendirmesi amaçlanmıştır.Item Acil Servise Başvuran Hastaların Akılcı İlaç Kullanımı Konusundaki Tutum Ve Davranışları(Ankara Üniversitesi, 2020) Korkut, Sevda; Other; OtherAmaç: Bu araştırma; acil servise başvuran hastaların akılcı ilaç kullanımı konusundaki tutum ve davranışlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Kesitsel, tanımlayıcı tipte yapılan bu çalışmaya, Haziran-Eylül 2018 ayları arasında bir Üniversite hastanesi acil servisi’ne başvuran 388 birey katılmıştır. Araştırmanın verilerinin toplanmasında araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Çalışmanın verileri Üniversite Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan ve kurumdan yazılı izin; örnekleme seçilen hastalardan ise yazılı ve sözlü bilgilendirilmiş gönüllü olurları alınarak toplanmıştır. Bulgular: Bireylerin %35.5’inin hekimin vermiş olduğu ilaçları hekim veya eczacının önerdiği süre, %32.1’inin ilaç bitene kadar, %31.6’sının şikayeti geçene kadar kullandığı; %80.5’inin yanlış ilaç kullanım durumlarında, %78.3’ünün ise ilaca bağlı yan etki yaşadığı durumda hekime başvurduğu, %71.1’inin kendi hastalığına iyi gelen kullandığı bir ilacı başkasına önermediği, %62.3’ünün ise basında reklamı yapılan ürünleri kullanmadığı saptanmıştır. Sonuç: Araştırmaya katılan bireylerin akılcı ilaç kullanımı ile ilgili uygunsuz davranış ve alışkanlıkları vardı. Akılcı ilaç kullanımı konusunda farkındalığı artırmak için, sürekli ve yaygın eğitim fırsatları geliştirilmeli ve kullanılmalıdır.Item Aile Hekimlerinin Zaman Yönetimi Tutumları ve Çankırı İli ÖrneğiTOSUN, Munise Güzey; UÇAKKUŞ, Pınar; YILDIRIM, TürkanItem Aile içi iletişimŞAHİN, Sultan; ARAL, NerimanItem AKICI KONUŞMA BOZUKLUKLARINDA KAÇINMA ve MÜCADALE DAVRANIŞLARINI BELİRLEME ÖLÇEĞİ (AKB-KMÖ): PİLOT ÇALIŞMA(Ankara Üniversitesi, 2020) Hançer, Hale; Other; OtherAmaç: Kekemeliği olan yetişkinleri duygusal boyutta değerlendirmek, bu bireylere uygun müdahaleyi ve gerektiğinde yönlendirmeleri yapabilmek amacıyla akıcı konuşma bozukluğu mücadele ve kaçınma davranışı ölçeğini geliştirmek ve ölçeğin geçerlilik, güvenirliliğini belirlemektir. Yöntem: Ölçeğin geliştirilmesi için kekemeliği olan yetişkinlerden kaçınma ve mücadele davranışlarını anlatan kompozisyonlar istenmiş, kompozisyonlarda bu duygularla ilgili ifadeler tespit edilerek olumlu / olumsuz ölçek maddesi olarak düzenlendikten sonra bu maddeler dilbilim uzmanı tarafından incelenmiştir. 30 maddeli, 4’ lü likert tipi ölçeğin kapsam geçerliliği belirlenmiş ve hazırlanan ölçek pilot çalışma olarak 20 akıcı konuşan (5 kadın, 15 erkek), 20 kekemeliği olan katılımcıya (5 kadın, 15 erkek), onayları alınarak uygulanmıştır. Bulgular: Oluşturulan ölçeğin güvenilirlik analizinde; Cronbach Alpha değerleri kaçınma ve mücadele davranışı alt boyutu için 0,969 olarak bulunurken, kabullenme davranışı alt boyutu için bu değer 0,848 olarak belirlenmiştir. Ölçeğin geçerlilik analizleri için yapılan faktör analizi sonuçlarında Bartlett's testi her iki parametre için de anlamlı çıkmış olup (p=0,000), Kaiser-Meyer- Olkin sonuçları kaçınma ve mücadele davranışı alt boyutu için 0.741, kabullenme davranışı alt boyutu için 0.703 olarak bulunmuştur. Ölçeğin varyans açıklanma oranı 0.50'nin üzerindedir. Sonuç: Çalışmamız sonucunda geliştirdiğimiz ölçeğin; örneklemin seçildiği evrende çok boyutluluk özelliği taşıdığı, geçerli ve güvenilir cevaplar elde edildiği belirlenmiştir.Item Altı-On İki Aylık Bebeklerin Uyku Düzenlerine İlişkin Anne Görüşleri(Ankara Üniversitesi, 2020) Akyol, Aysel Köksal; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: Bu araştırmada, altı-on iki aylık bebekleri olan annelerin bebeklerinin uyku düzenine ilişkin görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmada nitel araştırma modellerinden biri olan Temel Yorumlayıcı Desen kullanılmıştır. Çorum il merkezinde altı-on iki aylık bebeği olan 6 anne araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan “Görüşme Formu” kullanılmıştır. Bulgular ve Sonuç: Araştırmada bebeklerin genellikle belirli bir uyku düzenleri olduğu, bununla beraber annelerin bebeklerinin uyku düzenini oluşturmak için çeşitli uyku rutinleri olmasına karşın bebeklerinin uyku düzenlerini oluşturmada çoğunlukla kendilerini yetersiz gördükleri ortaya çıkmıştır.Item Anaokulu Menülerinin Değerlendirilmesi: Çankaya ÖrneğiYILMAZ, Mustafa Volkan; KARAAĞAOĞLU, NilgünItem Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin ebelik ve hemşirelik bölümlerini seçme nedenleriİLHAN-ERKAL, Sibel; YALÇIN, Ayşe Saba; SANCAR, BehireItem Ankara’da çalışan bazı kadın sağlık personeli ile beslenme ve diyetetik öğrencilerinin anne sütü bankacılığı hakkındaki görüşlerinin saptanması(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Onur, Aslı; Er, Nida Tokaç; Ayhan, Nurcan Yabancı; https://orcid.org/0000-0003-1233-246X; Sağlık Bilimleri FakültesiBu çalışmanın amacı sağlık personelleri ile Beslenme ve Diyetetik öğrencilerinin (BDÖ) ASB ile ilgili görüşlerini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma, Ankara’da hastane, özel klinik, eczane gibi çeşitli sağlık kurumlarında çalışan 400 kadın sağlık personeli (SP) ve Ankara, Hacettepe ve Başkent Üniversiteleri Beslenme ve Diyetetik Bölümleri’nde öğrenci (BDÖ) olan 262 kadın üzerinde yürütülmüştür. Anket formları katılımcılar tarafından doldurulmuştur. Elde edilen veriler SPSS istatistik programıyla değerlendirilmiştir. Bulgular: Sağlık personelinin %50,8’i, BDÖ’nün %52,7’si ASB hakkında fikir sahibidir. Anne sütü bankacılığı hakkında bilgisi olan SP’nin %71,9’u ve BDÖ’nün %82,6’sı ASB uygulamasını yararlı bulmaktadır. Sağlık personelinin eğitim seviyesinin artması ile ASB’den yararlanmak isteyenlerin durumunda artış saptanmıştır (p<0,05). Sonuç: Anne sütü bebek beslenmesi için hayatî önem taşımaktadır. Anne sütü olmadığında ya da kullanılamadığında ASB en önemli alternatiflerden biridir. Bunun nedenle, ASB ihtiyacı olan tüm bebekler için kolay ulaşılabilir olmalı ve ASB’nin mama kullanımını azaltmada faydaları olduğu unutulmamalıdırItem Ankara’da yaşayan üniversite öğrencilerinde besin bağımlılığı ve gece yeme sendromunun değerlendirilmesiÖZGÜR, Mustafa ; UÇAR, AslıItem Anne babaların bilgisayara yönelik tutumlarının incelenmesiAYHAN, Aynur Bütün ; ARAL, NerimanItem Anne Sütünün Gastrointestinal Sistem ve Mikrobiyal Çeşitliliğe Etkisi(Ankara Üniversitesi, 2021) Kıray, Esin; Other; OtherAnne sütü, tam beslenme sağlama yeteneği ve birçok biyoaktif sağlık faktörü nedeniyle yeni doğan bebekler için optimum beslenme rejimi olarak kabul edilmektedir. Anne sütü ile beslenme, mama ile beslenen bebeklere göre daha iyi bir bebek sağlığı ve bağışıklık gelişimi, daha az gastrointestinal hastalık insidansı ve daha düşük ölüm oranları ile ilişkilendirilmektedir. Anne sütü, büyümekte olan bebek için temel besin içeriği sağlamanın yanı sıra, yapısındaki oligosakkaritler ile patojenik bakteriyel yapışmayı önlemekte ve yararlı mikroorganizmaların bağırsakta kolonileşmesini teşvik etmektedir. Başlangıçta anne sütü steril bir sıvı ve izole edilen mikroorganizmalar kontaminant olarak kabul edilirken, günümüzde anne sütünün artık benzersiz bir mikrobiyoma sahip olduğu kabul edilmektedir. Yapılan çalışmalarda insan sütünden türetilen bu suşların, potansiyel probiyotikler olduğu kabul edilebilmektedir. Probiyotik bakteriler patojen bakterilerin aktivitesini engelleyerek kolon başta olmak üzere dolaylı olarak insan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalardır. Bu derleme, probiyotik gelişime odaklanarak anne sütü mikrobiyotasının mikrobiyal bileşimini ve anne sütü ve formül mama ile beslenen bebeklerdeki mikrobiyal çeşitliğin kıyaslanması amaçlamaktadır. Ayrıca elde edilen mikrobiyal farklılıkların pek çok hastalıkla ilişkisini ortaya koymayı hedeflemektedir.Item ANNELERİN EMZİRMEYE YÖNELİK SOSYAL MEDYA KULLANIM DURUMLARI(Ankara Üniversitesi, 2020) Dündar, Tuba; Other; OtherAmaç: Bu çalışmanın amacı; emzirme ile ilgili sosyal medyadan alınan desteğin kullanım nedenlerini ve emzirme üzerindeki sonuçlarını belirlemektir.Yöntem: Tanımlayıcı türdeki araştırmanın evrenini, Emzirme Sanatı/Emzirme Sorun ve Çözümleri Facebook sayfasına üye, 0-30 ay arasında bebeği olan anneler oluşturmuştur. Örneklemde 281 anne yer almıştır. Veriler, literatüre göre hazırlanan bir soru formu kullanılarak Şubat-Mart 2018 tarihleri arasında online anket yöntemiyle toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler (sayı, yüzde, aritmetik ortalama) kullanılmıştır.Bulgular: Katılımcıların ortalama 30.6±3.7 yaşında ve %70,1’inin üniversite mezunu olduğu, %54,8’inin çalıştığı saptanmıştır. Annelerin emzirme/anne sütü ile ilgili bilgi kaynağı olarak doğum öncesi ve doğum sonrası dönemde en çok sosyal medyayı (sırasıyla %60,5; %85,1) kullandığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %86,5’inin emzirme sırasında sorun yaşadığı ve %63,3’ünün emzirme sorunlarının çözümlerini sosyal medyada aradığı saptanmıştır. Ayrıca annelerin %96,1’i emzirme gruplarının emzirmelerini olumlu etkilediğini, %91,1’i emzirme konusunda bilgilerinin arttığını ifade etmiştir. Araştırmaya katılan annelerin %58,7’sinin sosyal medyadaki gruplarda paylaşılan bilgilere tamamen güvendiği ve %87,5’inin gruplarda önerilen bilgiler deneyimleri yansıttığı için bu bilgilere güvendikleri belirlenmiştir.Sonuç: Bu çalışmada annelerin emzirme konusunda bilgi kaynağı olarak en çok sosyal medyayı kullandıkları ve sosyal medyada paylaşılan bilgilerin deneyimleri yansıtması nedeni ile kadınlar için güvenilir bir kaynak olduğu belirlenmiştir. Emzirme danışmanı hemşirelerin ve hastanelerin sosyal medya üzerinden on-line emzirme destek hizmeti sunmaları önerilebilir.Item Antalya 60+ tazelenme üniversitesi öğrencilerinin iyilik halinin değerlendirilmesi(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2018) Bahar, Tuğba; Başıbüyük, Hasan H.; Sağlık Bilimleri FakültesiAmaç: Bu araştırma, sosyo–demografik faktörlerin ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının iyilik hali ile ilişkisini ortaya koymak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Bu araştırma Antalya 60+ Tazelenme Üniversitesi öğrencilerinden gönüllü 96 kişi üzerinde Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplamak için sosyodemografik soru formu, Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği ve İyilik Hali Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler; betimsel istatistik, bağımsız iki grup için t-testi, çoklu karşılaştırmalar için Tek Yönlü Varyans Analizi ve gruplararası ilişki için korelasyon testi kullanılarak Statistical Package for the Social Sciences 25.0 paket programında analiz edilmiştir. Anlamlı farkın hangi gruplar arasında olduğunu tespit edebilmek için TukeyHSD değerleri incelenmiştir ve anlamlılık düzeyi olarak p < .05 kabul edilmiştir. Bulgular ve Sonuç: İyilik hali ile cinsiyet (p=0,133) ve gelir (p=0,309 r=0,107) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmazken, yaş ile istatistiksel olarak anlamlı, zayıf ve negatif yönde bir ilişki olduğu (p=0,029 r=-0,223) görülmüştür. Eğitim durumu (ilköğretim ile üniversite mezunu katılımcılar arasında) ile iyilik hali arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır (p=0,007). Medeni durum ile iyilik hali arasında anlamlı bir ilişki çıkmamasına rağmen (p=0,095), eşi vefat etmiş katılımcıların iyilik hali puanlarının daha düşük olduğu görülmüştür. Sağlıklı yaşam biçimi ile iyilik hali arasında istatistiksel olarak anlamlı, zayıf ve pozitif yönde bir ilişki tespit edilmiştir (p=0,024 r=0,230).Item Are parental disciplinary practices associated with the vocabulary of children with suspected dld?(Ankara Üniversitesi, 2023) Kavakcı, Mariam; Uysal, Halil Tayyip; Akkılıç, EdanurAim: Parents play an important role in children’s language development, specifically in the development of vocabulary. There are studies in the literature that have investigated the relationship between parental behaviors, parental stimulation, and children’s vocabulary. This study aims to examine the relationship between parental disciplinary practices and the vocabulary of children with suspected developmental language disorder (DLD). Subjects and Method: This study included 72 children with suspected DLD between 24 and 48 months of age and their parents (M = 34.22, SD = 6.52). Data were collected face-to-face at the Speech and Language Clinic of Ankara Yıldırım Beyazıt University Hospital. For data collection, a demographic information form, The Turkish Test of Early Language Development (TEDIL), Turkish Version of the Language Development Survey (DIL-TAR), and the Parenting Scale were used. TEDIL was administered to the child by the clinician, while DIL-TAR and the Parenting Scale were completed by the parent. Descriptive analyses and Pearson correlation tests were conducted with IBM’s SPSS 21.00 software package. Results: According to the findings of our study, the mean number of words in children’s vocabulary was 77.5. The mean score obtained on the parenting scale was 109. A significant positive correlation was determined between children’s vocabularies and parents’ disciplinary practices (r = 0.97, p < 0.01). Conclusion: The results of this study indicate that the vocabularies of children with suspected DLD increase as the functionality of parental disciplinary practices increases.Item Askeri Hemşirelerin Zorunlu Örgüt Değişikliğine Bağlı Örgütsel Bağlılık Düzeylerinin Karşılaştırılması(Ankara Üniversitesi, 2020) Karatuzla, Melek; Other; OtherAmaç: Bu çalışma, sağlık bakım hizmeti sunumunun olmazsa olmaz gruplarından biri olan ve Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli hemşirelerin zorunlu örgüt değişikliği ile değişim öncesi/sonrası örgütsel bağlılık düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırmanın örneklemi, 2016 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nden Sağlık Bakanlığı (S.B)'na kurum geçişi yapılan askeri hemşireler ve geçiş sonrası Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev alan, araştırmaya katılmayı kabul eden 82 hemşireden oluşmuştur. Örneklem hesaplanırken tam sayım yöntemi kullanılmıştır. Tanımlayıcı olarak planlanan çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından literatür doğrultusunda oluşturulan demografik veri formu ve Örgütsel Bağlılık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada veriler katılımcılara araştırmanın amacı anlatıldıktan ve onamları alındıktan sonra, yüz yüze görüşme yöntemiyle, katılımcıların uygun gördüğü tarih ve saatlerde uygulanmıştır. Ölçek, çalışanların hem önceki hem de şu an görev yaptıkları kurumlarına yönelik değerlendirilmesini sağlayacak şekilde iki kez uygulanmıştır. Bulgular: Çalışanların demografik verileri incelendiğinde yaş dağılımına göre çalışanların 17'sinin (%20,73) 30 yaş ve altında, 40'ının (%48,78) 31-40 yaş aralığında, 25'inin (%30,48) 41 yaş ve üzerinde olduğu bulunmuştur. Çalışanların mesleki deneyime göre 26'sı (%31,71) 5 yıl ve altı, 56'sı (%68,29) 5 yıl üzeri olarak dağılmaktadır. Çalışanlar eğitim düzeyine göre, 36'sı (%43,9) lisans ve üzeri, 25'i (%30,48) önlisans, 21'i (%25,60) lise seviyesi olarak dağılmaktadır. Çalışanlar, kurumda çalışma sürelerine göre 17'si (%20,73) 5 yıl ve altı, 65'i (%79,27) 5 yıl üzeri olarak dağılmaktadır. Kurum değişimi sonrası, hemşirelerde Örgütsel Bağlılık toplam ortalamaları açısından GATA değerinin (x̄=3,530), Sağlık Bakanlığı örgütsel bağlılık toplam değerine (x̄ =2,877) göre anlamlı düştüğü gözlenmiştir (p=0,000<0,05). Sonuçlar: Çalışma bulgularına göre daha önce GATA’ da çalışanlarda örgütsel bağlılığın düşme eğilimi gösterdiği görülmektedir.Item Awareness of sexual health in mothers who have children with learning disability(Ankara : Ankara Üniversitesi, 2019) Altundağ, Sebahat; Çalbayram, Nazan Çakırer; https://orcid.org/0000-0002-7902-6451; https://orcid.org/0000-0003-2048-608X; Sağlık Bilimleri FakültesiThe individual and social benefits of sex education should not be ignored. This study was conducted to examine the effect of education on sexual health to mothers of children with educable mental disability. Material and Method: The Single Group Pretest-Posttest Model, which is one of the quasi-experimental study methods, was used in this study. The universe of the study consisted of all the parents of children who attended a Special Education Vocational Training Center (School). No sampling procedure was employed in the study. Instead, the mothers of the students who were attending the Special Education Vocational Training Center and agreed to participate in the study were enrolled in the study. Necessary permissions were taken from the ethics committee, the institution where the study was conducted, and the mothers. Results: The study was carried out first by the administration of the questionnaire forms, then parents’ training, and finally by the re-administration of the forms one month after the training. Of the mothers participating in the study, 18.2 % stated that their children asked them questions with sexual content, 66.7 % said that children must be given sex education, and 36.3 % thought this education should be provided by instructors. 30.3% of mothers stated that they can learn the necessary information about sexual education by attending conferences and seminars. Conclusion: The level of knowledge of mothers about sexual development of the child generally changed after the education. In line with these results, families should educate their children with mental disabilities on sexual health.Item Awareness study on speech and language disorders in cerebral palsy(Ankara Üniversitesi, 2023) Parlak, Mümüne Merve; Yıldırım, Cansu; Atalar, Merve SapmazAim: The aim of the study was to examine the social awareness of cerebral palsy (CP) and speech and language disorders in individuals with CP. It was also aimed to investigate the change in social awareness among participants whether they have a relative with CP. Subjects and Method: 95 participants, 57 women and 38 men, participated in the study. A Google survey form developed based on literature review was used. In the form consisting of a total of 18 questions; demographic information of the participants, general information about CP, awareness of speech, language, feeding, and swallowing disorders in CP are questioned. Results: 80% (n = 76) of the participants did not have a relative with CP. Among those who had no relatives with CP, 59.2% stated that they had no opinion about the questions "CP is not a progressive disease" and 56.6% stated that "siblings of children with CP are not expected to have CP". Among the individuals with relatives with CP, 36.3% had no idea whether CP was a progressive disease or not. It was determined that 51.6% of all individuals had no opinion about dysphagia in individuals with CP, followed by 50.5% about feeding difficulties. More than half of those who had no relatives with CP stated that they had no opinion on 6 out of 8 questions related to speech and language. Conclusions: It was observed that the general knowledge level and general awareness of individuals with relatives with CP were higher. Swallowing and feeding difficulties in CP were the least understood by all. Being more aware of speech, language, feeding, and swallowing difficulties in CP can help people participate in activities, communication, and living and improve their quality of life. Trainings, seminars, and TV and social media campaigns can raise public awareness in this area. More than half of those without relatives with CP stated that they had no opinion on 6 out of 8 questions related to speech and language. Conclusions: Those with relatives with CP had better levels of knowledge regarding CP and speech, language, feeding, and swallowing than those without. Swallowing and feeding difficulties in CP were least understood by all. Being more aware of speech, language, feeding, and swallowing difficulties in CP can help people participate in activities, communication, and living and improve their quality of life. Trainings, seminars, and TV and social media campaigns can raise public awareness in this area.Item Awareness, attitudes, and anxiety related to COVID-19 pandemic among the public in early terms of the pandemic in Turkey(Ankara Üniversitesi, 2020) Hüzmeli, Esra Doğru; Other; OtherGiriş Çalışmayı, Türkiye'de halkın COVID-19 hakkında temel bilgilerini sorgulamak amacıyla yaptık. Yöntem Bu çalışma Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde gerçekleştirilmiştir. COVID-19 bilgi dzüeyini ölçme anketi yazarlar tarafından geliştirilmiştir. Katılımcılara haber alma kaynakları, tedavi hakkındaki bilgileri, COVID-19’un semptomları ve kuluçka süresi konusundaki düşünceleri sorgulanmıştır. Anksiyete seviyesini 10 cm'lik Görsel Analog Ölçeği kullanılarak sorgulanmıştır (0: Endişelenmeyin; 10: Kesinlikle endişelenin). Sağlık kaygısı durumunu değerlendirmek için 14 maddelik bir Sağlık Kaygı Envanteri (Kısa Form) kullanılmıştır. Bulgular Yaş ortalaması 32.20 ± 13.27 yıl olan 513 (268 kadın % 52.2, 245 erkek % 47.8) birey dahil edildi. Katılımcıların %43.5’i egzersiz yapmanın virüse karşı koruyucusu olduğunu belirtmiştir. Katılımcıların çoğu önlem olarak “toplu taşımada azalma, okulları ve kamu kurumlarını kapatma, kişisel bakım ve hijyen artışları” hususlarını onaylamışlardır. Son günlerde kendilerini COVID-19 enfeksiyonundan korumak için yapılan en büyük alışkanlık ellerin yıkanmasında bir artış idi (% 64.7). Anksiyete düzeyi 5.58 idi ve bu da katılımcıların orta derecede anksiyete düzeyine sahip olduğunu göstermektedir. Tüm katılımcıların Kısa Sağlık Anksiyete Envanteri puanının 15.33 ± 9.83 olduğu bulunmuştur. Sonuç Halkın COVID-19 hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu, pandemiye karşı alınması gereken önlemlerin farkında oldukları belirlenmiştir. Ancak kaygı düzeyleri yüksekti. Yetkili makamların, halkın kaygısını azaltmak amacıyla kamuoyu ile salgın hakkında düzenli bilgiler paylaşmaya devam etmeleri gerektiğini düşünüyoruz.