Cilt: 06 Sayı: 03 (2023)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt: 06 Sayı: 03 (2023) by Title
Now showing 1 - 20 of 23
Results Per Page
Sort Options
Item A research on vocational school students within the framework of disaster awareness and disaster preparedness levels(Ankara Üniversitesi, 2023) Çelik, İbrahim HalilDisaster awareness and preparedness play an important role in making people less affected by disasters. This study aimed to measure the levels of disaster awareness and preparedness on university students and to determine the effect of disaster awareness on preparedness and the overall relationship between them. The study sample consists of 418 students studying in different programs at Artvin Vocational School of Artvin Coruh University. In the study, the survey was form prepared by utilizing disaster preparedness and disaster awareness scales were applied via face-to-face interaction to the students by simple random sampling method. As a result, it was found that the variables of gender and disaster experience didn’t on affect disaster awareness and preparedness. Variables such as disaster education, the program (Disaster-related; Others), and individuals who have experienced a disaster in their immediate environment (such as family, relatives, and friends) significantly affect disaster awareness and preparedness. It was also found that there is a positive relationship between disaster awareness and disaster preparedness and disaster awareness has a low-level significant effect on disaster preparedness.Item Afet bilinci ve stresli durumlarla başa çıkma arasındaki ilişkinin belirlenmesi(Ankara Üniversitesi, 2023) Güldü, ÖzgürToplumların ve bireylerin yaşamında derin etkiler yaratan afetler bireysel, toplumsal, ekonomik ve çevresel birçok kayıplara ve zararlara neden olurlar. Bir afetin gerçekleşme olasılığı bile kişinin yoğun stres ve kaygı yaşamasına neden olabilir. Böyle bir durumda bireyin yaşamı ve geleceği üzerindeki kontrolü, güvenlik hissi, umutları ve benlik saygısı azalabilir. Dolayısıyla afetlerin doğrudan ya da dolaylı olumsuz etkileriyle mücadele edilebilmesi için kişinin afetlere ilişkin bilgi düzeyinin ve farkındalığının arttırılması gereklidir. Bu çalışmanın amacı bireylerin afetlere yönelik bilgi ve farkındalık düzeyini ifade eden afet bilici algısı ile stresli durumlarla karşılaştıklarında üstesinden gelebilmek için geliştirdikleri ve/veya sergiledikleri bilişsel ve davranışsal çabalar arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini 250’sı kadın ve 168’i erkek olmak üzere toplam 418 kişi oluşturmaktadır. Çalışmada Kişisel Bilgi Formu, Afet Bilinci Algı Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Ölçeği kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre afet bilinci algısı düzeyleri ve stresle başa çıkma tarzları arasında anlamlı ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Afet bilinci algısı düzeyleri, stresle başa çıkma tarzlarını anlamlı düzeyde yordamaktadır. Katılımcıların afet bilinci algı düzeyleri ve stresle başa çıkma tarzları cinsiyet, yaş ve eğitim durumu sosyodemografik özelliklerine göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Benzer şekilde katılımcıların afet bilinci algı düzeyleri ve stresle başa çıkma tarzları da afetlere ilişkin yaşanmışlık, eğitim ve hazırlık durumlarına göre farklılaşmaktadır.Item Amasya ilinde afete hazırlık çalışmaları: paydaş analizi(Ankara Üniversitesi, 2023) Yüksel, Gamze; Tuncay, TarıkAfetler insanların hayatlarını, mallarını ve sosyoekonomik döngüsünü önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. Afetlere ve acil durumlara karşı hazır ve dirençli toplumlar oluşturabilmek için afete hazırlık çalışmalarının disiplinler arası bakış açısıyla tüm paydaşlar ve yerel dinamikler göz önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir. Kurumsal anlamda yapılan her katkı bu alanda büyük değişimler yaratırken, eksiklikler de afete hazırlık çalışmalarının başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle bu çalışmada afete hazırlık çalışmalarını tüm paydaşların gözüyle yeniden değerlendirmek ve yerelde yaşanan sorunları görünür kılmak amaçlanmıştır. Bu çerçevede Amasya ilinde afete hazırlık çalışmalarına katkı veren gerek yönetici gerek sahada çalışan 15 farklı kurumdan 24 kişiyle derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Nitel bir araştırma olarak tasarlanan çalışmanın verileri Maxqda 2022 programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda afete hazırlık çalışmalarında denetim eksikliğine ilişkin sorunlar, mevzuata ilişkin sorunlar, kurumsal eksikliklere ilişkin sorunlar, bilinç düzeyi eksikliğine ilişkin sorunlar, sistemsel eksikliklere ilişkin sorunlar, ekonomiye ilişkin sorunlar olmak üzere 6 ana tema oluşturulmuştur. Paydaşlar afete hazırlık çalışmalarında özellikle denetim eksikliğinin giderilmesi, kurumlar arası koordinasyonun sağlanması, mevzuatın güncel ve uygulanabilir olması, toplumda zihniyet dönüşümünün sağlanması, toplum tabanlı içerici politikalarla bu alanda kalıcı sistem oluşturulması, kurumsal eksikliklerin giderilmesi ve afete hazırlık çalışmalarının finansal kaynak aktarımının arttırılması üzerinde durmaktadır.Item Bireylerin afet okuryazarlığı düzeylerini etkileyen faktörlerin sıralı lojistik regresyon analizi ile incelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2023) Bulut, Arzuİstanbul ilinde yetişkin bireylerin afet okuryazarlığı ve afet okuryazarlığına etki eden unsurları inceleyen bu çalışma kesitsel türde bir araştırmadır. Araştırma Nisan 2023 ile Mayıs 2023 tarihleri arasında yaşları 18 ile 79 arasında değişen 232 kadın, 124 erkek ile yürütülmüştür. Lojistik Regresyon Analizi için örneklem büyüklüğü G* Power Analizi ile hesaplanmıştır. Analiz sonucunda %95 güven düzeyi (α=0,05) %95 güç ile Odds oranı= 1,5 olacak şekilde en küçük örneklem büyüklüğü N=337 olarak belirlenmiştir. Araştırma, dahil etme kriterlerini karşılayan 356 katılımcı ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu ve Afet Okuryazarlığı Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde Lojistik Regresyon Analizi (Logit Model) türlerinden olan Sıralı Lojistik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Verilerin analizinde Windows için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) versiyon 24 istatistik paket programı kullanılmıştır. Sonuçlar %95’lik güven aralığında, α=0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Çalışmada Afet Okuryazarlığı Ölçeği İç tutarlılığı için Cronbach alfa katsayısı α=0,974 olarak belirlenmiştir. Sonuçlar, katılımcıların yarısından fazlasının afet okuryazarlığının yetersiz ve sınırlı düzeyde olduğunu ortaya koymaktadır. Lojit bağlantılı sıralı lojistik regresyon analizi sonucunda, cinsiyet, yaş, eğitim durumu ve algılanan gelir değişkeninin modele anlamlı bir etkisinin olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Afet okuryazarlığını etkileyen çok sayıda faktör vardır ve bunların incelenmesi önemlidir. Sonuç olarak başta çevre sorunları ve iklim değişikliği olmak üzere birçok faktör göz önünde bulundurulduğunda, afetler konusunda toplumsal bilincin artırılması ve uzun vadede afet okuryazarlığının teşvik edilmesi gerekmektedir. Afetler konusunda toplumda farkındalık yaratmak için afet eğitimlerinin yaygınlaştırılması önerilir.Item Denizcilik alanında kullanılan risk analizi yöntemleri ve fine kinney yöntemiyle bir uygulama(Ankara Üniversitesi, 2023) Yorulmaz, Murat; Sezen, KübraDenizcilik sektöründe; denizden karaya, karadan denize veya gemiden gemiye olmak üzere çeşitli hizmetler sağlanmaktadır. Çeşitli hizmetlerin etkisiyle sektör, kapsamlı çalışma alanına sahip olmakta ve birçok kişiye istihdam alanı sağlamaktadır. Sektörde çalışan sayısının fazla olması, operasyonların yoğun tempolu şekilde ve eş zamanlı olarak yürütülmesi gibi nedenlerden dolayı çalışma alanında iş sağlığı ve güvenliği (İSG) açısından tehlikeli ortam ve davranışların oluşması muhtemeldir. Tehlikeli ortam ve davranışların sonucu gerçekleşebilecek iş kazalarına karşı İSG tedbirlerinin belirlenmesi elzemdir. Tedbirlerin belirlenmesi noktasında temel basamak olan risk analizi karşımıza çıkmaktadır. Denizcilik alanında yaşanması muhtemel iş kazalarının önlenebilmesi adına risk analiz yöntemlerinden biri olan Fine Kinney yönteminin bu alanda uygulanabilirliğinin gösterilmesi çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Amaç doğrultusunda gerçekleştirilen literatür incelemesine göre denizcilik alanında 10 adet tehlike tespit edilmiştir. Tespit edilen deniz tehlikelerinin risk analizi, denizcilik alanında uzman bir karar vericinin katılımıyla Fine Kinney yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Risk analizi aşamasında her tehlikenin ölüm, yaralanma, maddi hasar ve deniz kirliliği/çevre kirliliği riskleri ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Risk değerlendirmesi sonucunda “geminin yapısındaki hasarlar, bozulmalar” tehlikesinin ölüm riski en yüksek, “deniz haydutluğu” tehlikesinin deniz kirliliği/çevre kirliliği riski ise en düşük risk skoruna sahip olacak şekilde hesaplanmıştır. Analiz sonuçlarına göre eşit risk skorları hesaplanmış ve risk yönetimi hususunda Fine Kinney yöntemi yetersiz kalmıştır. Bu hususta Fine Kinney yönteminin farklı risk analiz yöntemleriyle birlikte kullanımı önerilmektedir.Item Determinants of individual worries on food insecurity in Afghanistan(Ankara Üniversitesi, 2023) Kocağ, Esra KarapınarAccording to the United Nations (UN), more than 30 per cent of the world’s population experienced food insecurity moderately or severely in 2020 and Sustainable Development Goal 2 clearly claims to end hunger by 2030. Afghanistan within those regions with severe food insecurity has become prominent as both environmental deterioration due to climate change and ongoing conflict affects this situation twice as much. Using Food Insecurity Experience Scale (FIES-2018) data that was provided by Food and Agriculture Organization of the United Nations (FAO), this paper provides evidence on the determinants of individual worry on having enough food with a sample of 998 individuals through a probit model. Findings reveal that having a college degree significantly reduces the probability of being worried not to have enough food. Further, living in a rural area increases this probability, while being in a richer income quintile and having one more adults in the household decreases it. Empirical evidence of this research suggests a few policy implications. Education should be generalised in the society; and production techniques in the rural areas should be improved to increase the level of production and to save the environment. These efforts might increase the wage level that would help to increase household income to alleviate food insecurity.Item Fatalistic tendency as a predict of disaster preparedness beliefs in university students(Ankara Üniversitesi, 2023) Demirbilek, Ömer; Uzman, ErsinThis study aims to examine whether fatalism tendency is a predictor of disaster preparedness belief in university students. In this study in which correlational research design was used, the data were obtained by convenience sampling method from the students studying at a university and voluntarily participating in the study. Demographic information form, fatalism scale and disaster preparedness belief scale were used as data collection tools. Data were collected through online forms. A total of 212 university students with an average age of 19.92±1.46 years, mostly 169 (79.72%) of whom were female, participated in the study. Pearson correlation and multiple linear regression analyses were used to analyse the data. As a result of the study, fatalism tendencies of the students were found to be moderate and disaster preparedness belief levels were found to be high. When the relationships between the participants' fatalistic tendencies and disaster preparedness beliefs were analysed, a significant negative relationship was found between fatalistic tendency and disaster preparedness beliefs. The results showed that as the perception of personal control weakened and the belief in luck and superstition increased, the belief in disaster preparedness decreased. In addition, regression analysis revealed that the weak perception of personal control and the tendency to believe in luck and superstitious beliefs contributed to the belief in disaster preparedness.Item Flood and earthquake as punishment of gods in antiquity(Ankara Üniversitesi, 2023) Dilek, Yeşim; Kahya, ÖzgeDisasters are unplanned events that are either natural, technical, or human-induced. They disrupt daily life in human communities and create physical, economic, and social losses for civilizations. Many ancient cultures perceived the disasters that befell them as warnings from the gods and thought that natural disasters were caused by the divinities. Despite the great differences between the worldviews of the ancient societies and the historical changes they underwent, all definitions of relation shared a fundamental structure and function and they were all personalized. This also applies to catastrophes that were justified by a god's purpose or design. Natural catastrophes have been referred to as "natural evils" in theology and philosophy, as opposed to "moral evils," since they do not involve human decision-making. Unlike the modern world, ancient people attributed all natural phenomena to gods and superhuman beings. Lacking science and technology, ancient societies believed that natural disasters such as earthquakes and floods were sent by angry gods as punishment. However, the further back in time the inquiry goes, the more descriptions of catastrophes like floods and earthquakes that have been incorporated into myths and religions are found. In light of ancient recorded sources, the study's objective is to highlight the concept that gods’ anger caused natural calamities.Item Flood inundation mapping for Porsuk Stream, Eskişehir, Turkey(Ankara Üniversitesi, 2023) Kale, Mustafa Murat; Ataol, MuratFlood is one of the most widespread and catastrophic natural hazards for settlements in different parts of the world. Eskişehir has faced numerous floods at varying scales, especially in the last century. Porsuk Stream moves in an artificial channel through the Eskişehir city center. The bed of Porsuk Stream is expanded and cascaded at the entrance to the city center, and the stream has been turned into one of the attractions of the city by increasing its water level with nine regulators. Expanding the river bed is a frequently used method to reduce flood risk. However, in Eskisehir, the fact that the river bed is kept largely filled with water is a major source of risk in case of flooding. The study is based on a scenario in which flooding occurs due to the failure of regulator covers to open. In the study field, the sensitivity of the numerical field model that was created along the stream bed was further improved by measuring lengths and depths throughout the channel. Within the framework of the scenario, the water levels that can change with flood discharges were determined, and inundation areas were calculated. The results revealed that, according to the flood discharges in Porsuk Stream with probabilities of occurrence in every 50, 100, and 200 years, areas of 3.20 km2, 4.03 km2, and 4.48 km2 would be flooded, respectively. The maximum discharge with a return period of 200 years (Q200) is 194.46 m3/s, which, if realized, would result in inundation of 1.58 km2 of residential areas and 0.55 km2 of agricultural land. Of the total flood area, 35% will be residential areas, 33% will be airports, 12% will be agricultural lands, 9% will be green areas, 7% will be industrial areas and 3% will be sports facilities.Item Geçmiş depremlerden 2023 Kahramanmaraş depremlerine: neden afete karşı hazır değiliz?(Ankara Üniversitesi, 2023) Yilmaz, Didem GüneşTürkiye, 6 Şubat 2023 tarihinde 7,8 ve 7,7 büyüklüğündeki Kahramanmaraş merkezli iki depremle sarsılmış, 11 ilin afet bölgesi ilan edilmesine neden olan bu depremlerde 50 binden fazla yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Etkilediği coğrafi alan ve toplam nüfus açısından bakıldığında ülkenin neredeyse 1/7’lik kısmını sarsan bu felaket, ‘Türkiye bir deprem ülkesidir’ ezberimiz olsa da aslında özellikle imar, inşaat, denetim, yasalaşma ve uygulama açılarından ‘deprem gerçeğine’ uygun hareket etmediğimizi ortaya çıkarmıştır. Türkiye’nin hafızasında yer etmiş önemli felaketlerden biri 1999 Marmara Depremi’dir. Bir eşik kabul edilen bu afet sonrası çok farklı alanlarda adımlar atılmıştır. Bu makalede 2023 Kahramanmaraş Depremleri’ne kadar olan süreçte alınan aksiyonların ve yaşanan gelişmelerin bir incelemesi yapılmış; depremlerin olası ekonomik, sosyal, imar ve mevzuat açılarından değerlendirmesi ile ülkemizin gelecek yıllardaki deprem felaketlerine ne kadar hazır olduğunu üzerinde bir çıkarım yapılması amaçlanmıştır. Yürütülen kapsamlı çalışma, mevzuatsal boşluklara işaret etmekle birlikte, neler yapılabileceğine dair öneriler sunmuştur.Item Gönüllü arama kurtarma ekiplerinin orman yangınlarındaki tahliye deneyimleri: 2021 Akdeniz orman yangınları(Ankara Üniversitesi, 2023) Köçer, Musab Süleyman; Aslan, RamazanTüm dünyada küresel iklim değişikliğinin de etkisiyle, sıklığı ve büyüklüğü artan orman yangınları her geçen gün daha fazla insan için risk oluşturmaktadır. Özellikle Türkiye açısından bu riskin ciddi bir afete dönüştüğü 2021 yılındaki orman yangınları ilk olarak 28 Temmuz’da Antalya/Manavgat’ta başlayıp birçok şehirde aynı anda devam ederek yaklaşık 15 gün kadar sürmüştür. Orman Genel Müdürlüğü’nün yayımlamış olduğu resmi istatistiklere göre bu yangınlar, yaklaşık 140 bin hektar alanın yanması ile son 33 yılın (1988-2021) en büyük afeti olarak nitelendirilir. Bu önemle mevcut çalışma; yönetim, müdahale ve organizasyon çalışmaları açısından dönüm noktası niteliğindeki 2021 yılı orman yangınlarının kümülatif açıdan değerlendirilmesini içerir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik desen kullanılmıştır. Katılımcılar ölçüt ve kartopu örnekleme tekniği ile belirlenmiştir. Ölçüt olarak, “Yangınlarda müdahale ve tahliye faaliyetlerine katılmış gönüllü arama kurtarma personeli olmak” alınmıştır. Elde edilen veriler Maxqda 2022 yazılımı ile tematik analize tabi tutulmuştur. Görüşmeler neticesinde orman yangınlarında tahliye faaliyetlerinin başarısının tahliye edilecek bireylerin mekânsal bağlılıkları, kurumlara güvensizlikleri ve ekonomik kaygıları gibi etkenlerden olumsuz etkilendiği saptanmıştır. Diğer bulgu ise yangın ve tahliye faaliyetlerinin arama kurtarma gönüllüleri üzerindeki etkileridir. Gönüllüler bu süreçte yaşamı tehdit edici tehlikeler ile karşılaşmış ve psikolojik olarak travmatik olaylara maruz kalmışlardır.Item Hizan ve çevresinin (Bitlis) drenaj ağı özellikleri, yüzeysel suları ve çevresel riskleri(Ankara Üniversitesi, 2023) Matpay, Bülent; Doğu, Ali Fuat; Seyitoğulları, Mehmet AkifVan Gölü’nün güneyinde Dicle havzasında bulunan sahanın yüzeysel sularını; daimi ve geçici akarsular, kökeni farklı kaynaklar ve yapay set gölü (Gayda Göleti) oluşturmaktadır. Ana akarsu, eğime uyumlu gelişen K-G uzanımlı konsekant niteliğe sahip Büyükdere’dir. Buna sekiz daimî ve çok sayıda geçici akarsu bağlanmaktadır. Hizan’ın kuzeyi eğime uyumlu paralel, sub-paralel, dantritik drenaj ağı karakterindeyken, Hizan güneyiyse çoğunlukla kafesli drenaj ağı karakterindedir. Bu drenaj ağını D-B eksenli uzanan subsekant kollar, buna belirli açılarla bağlanan resekant, obsekant kollar oluşturmaktadır. Jeomorfolojik-jeolojik ve iklim özelliklerinin kısa mesafelerde değiştiği sahada, drenaj ağları da farklılık göstermektedir. Bu yönüyle morfolojik olarak geçiş zonunda olan sahanın jeomorfolojisi ve drenaj ağı değişiminde belirleyici etmen tektonizmadır. Havzanın tüm yüzeysel suları güneyde Çetin HES barajına karışmaktadır. Son yıllarda yaşanan küresel iklim değişimleri arazinin yüzeysel sularına da yansımaktadır. Bu etki sahada kuraklık olarak görüldüğü gibi, drenaj ağının belli yerlerinde su baskını olarak da görülmekte olup insan yaşamı ve yerleşim yerleri, flora-fauna habitatı üzerinde hayati problemler oluşturmaktadır. Yöre insanının doğal ortam kaynaklarını kontrolsüz ve bilinçsiz kullanımı doğal dengenin bozulmasına ve bunun sonucu olarak gelişen ekosistem tahribatı, can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. İnsan-su ilişkisi bağı doğru kurulmadığı veya düzeltilmediği takdirde insanın yüzeysel sular üzerinde, yüzeysel suların da insan üzerinde olumsuz etki üretmesi kaçınılmazdır. Yüzeysel su sistemlerinin sürdürülebilirliği için, suların kirletilmemesi (pestisidler, evsel atıklar), korunarak gelecek nesillere aktarımı hususunda yöre insanı bilgilendirilmeli ve su yönetimi politikaları güncel tutulmalıdır. Araştırmacılara göre çalışma alanı su baskınları bakımından Finne-Kinney risk değerlendirme metoduna göre ’’yüksek riskli‘’ niteliktedir. Bu yüzden geçmişte yaşanan su baskınları da dikkate alınarak, gelecekte olası su baskınları için proaktif (önleyici) tedbirler alınmalıdır. Tedbir planlamalarında jeomorfolojinin (drenaj ağı özelliklerinin) dikkate alınması elzemdir. Bu minvalde kuraklıktan ötürü oluşan tarımsal sulama problemlerinin çözümünde bilinçsizce drenaj ağlarına yapılan beşerî müdahaleler, yüzeysel suların sürdürülebilirliğini, su baskınlarını etkileyeceği unutulmamalıdır.Item Impacts of COVID-19 on travel behaviors: the case of Izmir(Ankara Üniversitesi, 2023) Çakıcı, ZiyaWith the emergence of the COVID-19 pandemic, passenger preferences for transportation modes and transportation management strategies have rapidly changed in the last few years. In this study, field research was conducted to reveal the behaviors and perceptions of passengers before and during the COVID-19 pandemic in Izmir city of Turkey. A total of 1437 participants were asked to evaluate the pre and during pandemic periods with their frequency of use for different types of transportation modes in Izmir. When the results of the study were evaluated holistically, it was revealed that the participants used environmentally friendly transportation modes such as bicycles and e-bikes more than before the pandemic and that they wanted to use them after the pandemic. Despite this, it is seen that the use of taxis and private vehicles has increased during the pandemic, especially for long-distance trips, and the use of public transport and light rail systems (LRS) in general has decreased. Nearly half of respondents (49.7%) said bus drivers did not use adequate protective equipment during the pandemic. In addition, 41.1% of the participants stated that the HES code application was not applied adequately in public transportation. In the study, it was also revealed that the practice of reducing the number of operational public transport vehicles during the pandemic was found to be negative by the participants.Item Increasing risk of silent disaster in Uttarakhand Himalaya: an example from higher Himalaya(Ankara Üniversitesi, 2023) Khanduri, Sushil; Saklani, Rajendra Dutt; Chetry, Bishnu MayaLand subsidence is an abrupt and silent disaster worldwide caused by various factors such as tectonics, nature of rocks and climatic variability etc. It is directly triggered by anthropogenic activities. The Uttarakhand Himalayan province in India has witnessed several earthquakes, landslides, avalanches, droughts, and flash floods/floods in the recent past. Among these incidences landslides frequently occurs in the Himalayan region, particularly during the monsoon season. Seismically, this region falls in seismic zones V and IV due to which area witnesses frequent earthquakes. An attempt was made for preparation of an inventory of land subsidence across the state of Uttarakhand to determine the key factors that are responsible for land subsidence. Previous studies and field evidences suggests that land subsidence events mainly occur due to several factors such as carbonate rocks, topography, tectonics, seismicity, climate, flash floods/floods and reservoir drawdown effect in this region. Furthermore, anthropogenic activities such as mining, underground water, unscientifically civil constructions, inadequate drainage, heavy load on ground/slope, and modification of slope for infrastructure developments aggravates the problem. This study also highlights the problem of ongoing chronic land subsidence in Joshimath town which is situated over an old landslide mass as well as its proximity to Vaikrita Thrust.Item İstanbul ilçe belediyelerinde sivil savunma birimlerinin yapısal ve işlevsel incelemesi(Ankara Üniversitesi, 2023) Bolat, Cuma; Öztop, Sezai2010 yılında Sivil Savunma Kanunu’nda yapılan değişiklikle, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla birlikte belediyelerde, sivil savunma uzmanlığı adı altında kadrolar oluşturulmaya başlanmıştır. Bu kadrolar, her belediyede farklı hiyerarşik yapıda, farklı sayılarda personel ile oluşturulmuştur. Bu çalışmanın amacı; İstanbul ilçe belediyelerindeki sivil savunma personelinin demografik özellikleri, iş ve afet deneyimleri, genel ve afet eğitimi düzeyleri, teşkilatlanma biçimleri, afet mevzuatına yönelik algıları, örgütsel iletişim ve yetki algılarını ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla bir anket araştırması yapılmıştır. Araştırmanın evreni İstanbul’daki ilçe belediyelerinde görevli sivil savunma personelidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Sivil Savunma Birimi Daire Başkanlığı şeklinde standart bir yapı ve işleve sahiptir. Dolayısıyla ilçe belediyeleriyle aynı sorunlara sahip olmadığından bu araştırmanın kapsamına alınmamıştır. Araştırma kapsamında, İstanbul ilçe belediyelerindeki sivil savunma birimlerinde görevli toplam 150 personelin tümü 50 soruluk ankete katılım için davet edilmiş, ancak 116’sından dönüş alınmıştır. Bu araştırma, ilçe belediyelerinin sivil savunma birimlerindeki personelin özelliklerinin yanında iş ve afet deneyimleri, genel ve afet eğitimi düzeyi, birimlerin yapıları, afet mevzuatına yönelik algıları, örgütsel iletişim ve yetkilere yönelik personel algılarını ortaya çıkarmıştır. Bulgulardan elde edilen en önemli tespit, İstanbul ilçe belediyelerindeki sivil savunma birimlerinde standart bir yapı ve işleyiş bulunmadığı ancak sivil savunma birimlerindeki personelin eğitim seviyesinin yüksek ve afet uygulamalarında deneyimli olduklarıdır.Item Kinetik mimari elemanlarla afet sonrası barınma birimi tasarımı üzerine bir deneyim(Ankara Üniversitesi, 2023) Ayanoğlu, Gülser; Erbaş, İkbalYerleşim alanları tarih boyunca çeşitli afetlerin etkisinde kalmıştır. Kimi zaman insan kaynaklı, kimi zaman da doğal sebeplerle meydana gelen afetlerin bir felakete dönüşmesi sonucu insanlar birçok olumsuzlukla karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanılan felaketler sonrası afetzedelerin en temel ihtiyaçlarından birisi de barınma ihtiyacıdır. Barınma birimlerinin; kısa sürede üretilebilmeleri, hızlı kurulabilir olmaları, düşük maliyetli olmaları ve başka bir bölgeye kolaylıkla taşınabilmelerinin yanı sıra afetzedelerin fiziksel ve sosyal ihtiyaçlarına cevap veren alanlardan da oluşması gerekmektedir. Literatürdeki çalışmalar kinetik mimari elemanların kullanılmasıyla oluşturulan esnek mekanlara ve yapılara dikkati çekerken, bu yapıların taşınabilir olma özelliğinin de avantajlarını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, sağladığı avantajlarla öne çıkan kinetik mimari elemanların kullanılmasıyla tasarlanacak barınma birimlerinin afetzedelerin değişiklik gösteren mekan ihtiyaçlarına yanıt verebileceği düşünülmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı afet sonrası ikinci aşama barınma sorununa çözüm üretebilmek amacıyla kinetik mimari elemanlar kullanılarak geçici barınma birimi önerisi geliştirmektir. Bu amaçla çalışma kapsamında Antalya ili Manavgat ilçesinde afet sonrası geçici yaşam alanı olarak seçilen arazide afet sonrası geçici barınma birimi tasarımı yapılmıştır. Çalışma sonuçlarının afet sonrası inşa edilecek yapılarda kinetik mimari yapı elemanlarının kullanılabilirliğine dikkati çekmesi beklenmektedir.Item Riskli alan eğitim setinin Türkçeye uyarlanma süreci ve öğrenci görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2023) Odabaşı, Ferhan; Karaduman, Hıdır; Alan, ÜmranBirleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile Birleşmiş Milletler, Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Stratejisi (UNISDR) kapsamında 2004 yılında çocukları afetlere karşın eğitim yoluyla bilinçlendirmek için Riskland (Riskli Alan) Eğitim Seti geliştirilmiştir. Bu araştırma ile 15'ten fazla dile uyarlanan Riskli Alan Eğitim Setinin Türkçeye ve Türk kültürüne uyarlanma sürecinin ve uyarlanan eğitim setine dayalı bir eğitsel uygulama gerçekleştirerek uyarlanan eğitim setine ilişkin öğrenci görüşlerinin ortaya koyulması amaçlanmaktadır. Araştırmanın ilk aşaması olan Riskli Alan Eğitim Setinin Türkçeye ve Türk kültürüne uyarlanma sürecinde seri yaklaşım, ikinci aşaması olan eğitim setinin uygulanması ve öğrenci görüşlerinin alınması sürecinde temel nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın ilk aşaması 15 altıncı sınıf öğrencisi, 3 sosyal bilgiler öğretmeni ve 6 uzman ile; ikinci aşaması 22 altıncı sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Araştırmada yarı yapılandırılmış görüşmeler ile elde edilen nitel veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, Riskli Alan Eğitim Seti Türkçeye ve Türk kültürüne uyarlanmış, gerçekleştirilen uygulama sürecinde eğitim seti öğrenciler tarafından eğitici-öğretici, eğlenceli, akılda kalıcı ve mantıklı olarak değerlendirilmiştir. Öğrenciler, eğitim setinin kendilerine yönelik katkılarını bilgi edinme ve öğrenme, farkındalık ve bilinçlenme, eğlenme ve keyif alma, bilgiyi hatırlama ve kalıcılaştırma şeklinde sıralamışlardır. Ayrıca, eğitim setini deneyimlerken eğlenme, heyecanlanma, mutlu hissetme gibi duygular yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğrenciler, eğitim setinin afetler konusunda eğitici-öğretici olması, afetleri eğlenerek ve oynayarak öğretmesi, afetler konusunda bilinçlendirmesi, afetlerle ilgili oyunda sorulan soruların öğretici olması gibi nedenlerle afet risklerinin azaltılması konusunda faydalı olduğunu ifade etmişlerdir. Araştırma sonucunda Riskli Alan Eğitim Setinin okulöncesi eğitimde ve ilköğretimde kullanımına, dezavantajlı gruplar için uyarlanmasına, çevrimiçi hale dönüştürülmesine yönelik öneriler getirilmiştir.Item Salgın süreçlerinde sağlık hizmetlerinin sürdürülebilmesine yönelik geliştirilen mekânsal stratejilerin değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2023) Erol, İbrahim; Ökten, Burcu BalabanSalgın sürecinde, sağlık kuruluşlarında, salgın hastalıktan kaynaklanan yoğunluklar yaşanmakta ve hastalığa bağlı oluşan ağır semptomlar ile ilgili sağlık hizmeti taleblerinde artış olmaktadır. Salgın ile bağlantılı olarak oluşan bu ek sağlık hizmet taleplerinin yanısıra çeşitli hastalıkların tedavi ve kontrolü de halk sağlığının önemli bir parçasıdır. Bu nedenle, salgın sürecinde mevcut sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği, toplumsal açıdan oldukça önemlidir. Sağlık hizmet kapasiteleri, özellikle hastalığın hızla yayıldığı ve pik yaptığı dönemlerde zaman zaman yetersiz kalabilmektedir. Bu noktada yeni sağlık yapılarına ihtiyaç duyulmaktadır. Alanda yapılan çalışmalar ve uygulamalar bu konuda farklı önerilerde bulunmaktadır. Bu öneriler, yeni sağlık tesislerinin inşası, mevcut sağlık tesislerinin yeniden yapılandırılması, acil geçici yapılar, mobil sağlık klinikleri ve mevcut yapı stokunun yeniden işlevlendirilmesi şeklindedir. Bu mekansal önerilerin biri, birkaçı veya hepsi ülkeler tarafından benimsenmekte ve zamanı geldiğinde bu öneriler uygulamaya geçirilebilmektedir. Her önerinin çeşitli avantaj ve dezavantajları vardır. Bu nedenle ihtiyaca yönelik en uygun çözümün bulunabilmesi için bu önerilerin analiz edilmesi ve mevcut şartlar özelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, salgın süreçlerinde sağlık hizmetlerinin sürdürülebilmesine ve sağlık hizmet kapasitelerinin arttırılabilmesine yönelik geliştirilen ve uygulanan mekânsal stratejiler SWOT analiz yöntemi ile incelenmiştir. Bu yöntem sayesinde, geliştirilen her bir stratejinin güçlü ve zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri salgın süreçleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Analizler sonucunda her beş çözüm önerisinin de maliyet, zaman, kalite ve salgın sonrasında kullanım bakımından avantaj ve dezavantajları bulunduğu görülmüştür. Kurulum maliyetleri, yapım süreleri, ihtiyaca yönelik tasarımların geliştirilebilmesi açısından esneklikleri, erişilebilir olmaları ve salgın sonrasında kullanım durumları ile ilgili değerlendirmeler her beş senaryo için de değerlendirilmiştir.Item Sosyal bilimler alanında afet konulu lisansüstü çalışmaların bibliyometrik ve tematik analizi(Ankara Üniversitesi, 2023) Yerli, Gülbaşak DiktaşAfetler sürekli yaşanmakta, doğa veya insan kaynaklı olabilmektedir. Dünyada ve ülkemizde sıklıkla farklı doğal afetler meydana gelmekte, sonuçlarının çok boyutlu travmatik yansımalarıyla karşılaşılmaktadır. Bu doğrultuda Türkiye, geçmişinde afetler kaynaklı büyük yıkımlara maruz kalmış ve gelecekte de afetlerle karşılaşma riskinin yüksek olduğu ön görülen bir ülkedir. Afetlerin hasarlarının küçültülmesi, toplumsal yaşamın güvenli bir biçimde sürdürülmesi, afetlere yönelik çok yönlü, nitelikli bilimsel çalışmaların varlığıyla mümkündür. Bunun için afet konulu çalışmaların analizi önemlidir. Bu araştırma, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı, Ulusal Tez Merkezi’nde yer alan sosyal bilimler alanında yayınlanmış afet konulu lisansüstü çalışmaların bibliyometrik ve tematik analizini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda öncelikle afetle ilgili kavramlar ve afetlerin boyutları değerlendirilmiş ardından gerçekleştirilen taramada 2002-2023 yılları arasında sosyal bilimler alanında afet konulu lisansüstü çalışmalara ulaşılmış, bu çalışmaların 242’sinin yüksek lisans, 40’ının doktora olmak üzere toplam 282 lisansüstü çalışma olduğu görülmüştür. Ulaşılan tezlerin yıl, yayınlandığı üniversite, anabilim dalı, tür, uygulanan yöntem ve kullanılan anahtar kelimeler açısından bibliyometrik analizi yapılmış, isimleri açısından da tematik analizleri gerçekleştirilmiştir. Tematik analiz yapılırken Nvivo nitel araştırma analiz programı kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına bakıldığında, bibliyometrik analiz sonucunda, yüksek lisans çalışmalarının çoğunlukta olduğu, çalışmaların acil durum ve afet yönetimi ana bilim dallarında diğer ana bilim dallarına oranla daha yoğun olduğu, Gümüşhane Üniversitesi’nin afet konulu yayınlarda birinci sırada olduğu ve yayınların 2019 ile 2020 yıllarında en fazla sayıda olduğu, yöntem açısından ise en fazla nicel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı verilerine ulaşılmıştır. Tematik analiz sonucundaysa yönetim, hukuk, eğitim öğretim, sağlık, psiko-sosyal yaklaşım ve din olarak 6 temaya ulaşılmıştır.Item Su krizini çerçevelemek: halkla ilişkiler pratiği olarak çevre sponsorluğu(Ankara Üniversitesi, 2023) Akçay, EbruSon yılların popüler bir halkla ilişkiler pratiği olarak, kurumlar iklim değişikliği, sürdürülebilirlik, küresel ısınma ve su krizi gibi çevre sorunlarına yönelik farkındalıkları artırmak için çevre sponsorlukları gerçekleştirmektedir. Çevreyle ilgili gerçekleştirilen etkinliklerin ayni veya nakdi olarak desteklenmesi olarak tanımlanabilecek olan çevre sponsorluğu, kurumlara çevresel sorunları tespit etme, soruna ilişkin çözüm üretme ve kamu kategorilerini harekete geçirme konusunda iletişimsel bir mecra sunmaktadır. Bu potansiyeline rağmen, halkla ilişkiler literatüründe çevre sponsorluğuna yönelik çalışmaların azlığı dikkat çekicidir. Özellikle, çevre sponsorluklarına yönelik eleştirel çalışma henüz bulunmamaktadır. Bu çerçevede, bu çalışma çevre sponsorluğunu eleştirel bir yaklaşımla incelemeyi amaçlamaktadır. Bir bulaşık deterjanı markasının sponsoru olduğu ve su krizi ile ilgili olarak çekilmiş olan 25 Litre belgeselinin çevre sponsorluğu örneği olarak ele alındığı çalışmada çerçeveleme analizi kullanılmıştır. Belgesel; çevresel bir soruna odaklanması, bir belgesel kanalı ile bir deterjan markasının iş birliğiyle hazırlanması ve sektörün önde gelen ödül törenlerinde birden çok ödüle layık görülmesi gerekçeleriyle, çevre sponsorluğu örneği olarak seçilmiştir. Çerçeveleme analizi için Snow ve Benford’un “çerçeveleme süreçleri” ve Gamson & Modigliani’nin ve Zoch vd.’nin “çerçeveleme araçları” takip edilmiştir. Analiz sonucunda, belgeselde su krizinin teşhisi için “Nüfus ve Bireysel Su Ayak İzinin Artışı Çerçevesi”nin, çare olarak “Bireysel Tasarruf Çerçevesi”nin, güdüleyici unsur olarak ise “Distopik Gelecek Çerçevesini”n kullanıldığı ortaya konmuştur. Çalışma, su krizinin sorumlusu olarak bireysel tüketimi, su krizinin çözümü olarak bireysel tasarruf girişimlerini öne çıkaran belgeselin sanayinin su krizindeki rolünü ikinci plana ittiğini ve kurumsal öneriler sunmak yerine su krizinin sorumluluğunun büyük bir bölümünü bireylere yükleyerek su krizinin ekonomik ve politik boyutunu göz ardı ettiğini ileri sürmektedir.