Browsing by Author "TERCAN, Erdal (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 4 of 4
Results Per Page
Sort Options
Item CUMHURİYET SAVCILARI HAKİMLERİN HUKUKİ SORUMLULUGU REJİMİNE TABİ MİDİR?(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (MEDENİ USUL HUKUKU VE İCRA VE İFLÂS HUKUKU)) ELMACI, Şerafettin (Yazar); TERCAN, Erdal (Tez Danışmanı)Item MEDENà USÂL HUKUKUNDA DAVAYA VEKÂLET EHLİYETİ(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK (MEDENà USà L VE İCRA-İFLà S HUKUKU) ANABİLİM DALI) BÖRÜ, Levent (Yazar); TERCAN, Erdal (Tez Danışmanı)Davaya vekâlet ehliyeti, davanın tarafları dısında üçüncü bir kimsenin vekil sıfatıyla bir davayı yürütebilmesi için kanunen sahip olması gereken ehliyettir. Türk hukukunda dava açmak ve davayı takip etmek için vekil tutmak zorunlu degildir; taraflar davalarını kendileri açıp takip edebilirler. Ancak, taraflardan biri, davayı vekil aracılıgı ile takip etmek isterse, yalnız belirli kisileri vekil tayin edebilir. Avukatlık Kanunu'na göre, davaya vekâlet ehliyetine sahip olan kimseler sunlardır: Avukatlar, stajyer avukatlar, avukatlık ortaklıkları, dava vekilleri ve dava takipçileri. Bundan baska, özel bir kanun hükmünde, Avukatlık Kanunu'nun m.35/IV hükmü geregi, belirli kisilerin temsilcisi oldukları kisileri mahkemelerde de temsil edebilecekleri açıkça belirtilmis ise, o kisiler, avukat, avukatlık ortaklıgı, avukat stajyeri, dava vekili veya dava takipçisi olmadıkları halde, temsilci olarak mahkemelerde usul islemlerini yapabilirler. Dolayısıyla bu kimseler, belirli alanlarda özel kanun hükümleri ile davaya vekâlet ehliyetine sahip olmaktadırlar. Davaya vekâlet ehliyetine sahip olmayan kisiler, vekil sıfatıyla mahkemeye kabul olunmaz. Zira, davada vekil olamayacak bu kisilerin davaya vekâlet ehliyeti yoktur. Davaya vekâlet ehliyeti dava sartıdır. Bu nedenle, mahkemenin, davayı vekil olarak takip eden kisinin davaya vekâlet ehliyetinin bulunup bulunmadıgını kendiliginden gözetmesi gerekir.Item MEDENİ USUL HUKUKUNDA ALENİYET İLKESİ(ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDENİ USUL VE İCRA İFLAS HUKUKU ANA BİLİM DALI) ÖZTÜRK, Hacı Ömer (Yazar); TERCAN, Erdal (Tez Danışmanı)Adaletin basta gelen garantilerinden biri davaların kapalı kapılar arkasında degil, hâkimiyetin gerçek sahibi olan ve aynı zamanda devlet faaliyetlerini nihai olarak denetleyen halkın gözü önünde cereyan etmesidir. Hukuk sistemimizde aleniyet ilkesi verilen önem nedeniyle Anayasa'nın 141. ,HUMK'un 149. , CMK'nın 182. ve İYUK'un 18. maddesinde düzenlenmistir. Adil yargılamanın unsuru olan aleniyet, davanın tarafları yanında isteyen herkesin , yargılamanın gerçeklestirildigi, durusmaların yapıldıgı oturumların icra edildigi yere girip, bizzat yargılamayı izleyebilme imkanına sahip olmasıdır. Medeni usul hukukunun amaçları arasında yer alan, sübjektif hakkın saglanması için, adil yargılamanın bir unsuru olan aleniyet ilkesine uyulmus olması, gerçegin bulunmasına yardımcı olacaktır. Adil yargılama hakkını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir kanunla uygun bulmak suretiyle iç hukukun bir parçası haline getirmistir. Avrupa İnsan Hakları Sözlesmesinin 6. maddesi ve Anayasanın 36. maddesi, herkesin adil yargılanma hakkına sahip oldugunu hüküm altına almıstır. Aleniyet ilkesinin çekismesiz yargıda uygulanması, çekismeli yargıya göre daha dardır. Bunun sebebi de çekismesiz yargıda durusma yapma zorunlulugunun olmamasıdır. Temyiz mahkemeleri önündeki incelemeler eger davanın maddi yönünü de içeriyorsa veya sanıgın sorumlulugunun tespit edilmesi gerekiyorsa aleni olarak yapma zorunlulugu dogacaktır. Hem anayasada hem HUMK'da hem de AİHS'nin 6. maddesinde açıkça belirtildigi üzere genel ahlak, kamu düzeni ve milli güvenligin tehlikeye düsmesi sebebiyle durusmaların aleniyeti kaldırılabilir.Bu husus gerekçede belirtilir Doktrinde, aleni yapılması gereken bir durusmanın gizli yapılması halinde bunun Yargıtay tarafından bozma sebebi sayılmayacagı, durusmanın gizli yapılmıs olması sonuca etkili ise, ancak o zaman bir bozma sebebi teskil edilecegi kabul edilmektedir. Ancak, her durumda kanuna uygun davranmak hem hukuk adına hem de o kanunun uygulandıgı toplum adına gereklidir.Item Medeni Usul Hukukunda dava dilekçesi(Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk (Medeni Usul- İcra İflas Hukuku) Anabilim Dalı) TERCAN, Erdal (Tez Danışmanı); CERİT, Sibel (Yazar)Cerit, Sibel, Medeni Usul Hukukunda dava dilekçesi, Yüksek LisansTezi, Danışman: Prof. Dr. Erdal Tercan, 112 s. ÖZETHakkı zedelendiğinde kişi, hakkın korunmasını devletmakamlarından isteyebilmek için dava hakkını kullanarak dava açmakyoluyla devlet gücünü kullanması gerekmektedir. Dava sürecininbaşlaması için de dava dilekçesinin verilmesi ilk adımdır. Dava iseikame edilmiş bir davayı, ihtilafı gidermesi yani bir hakkı himayeetmesi için mahkemeye yapılmış fiili müracaatı ifade eder. Bumüracaatı da ancak dava hakkına sahip olan kişi yapabilmektedir.Dava hakkı ise kısaca kişinin ihlâl edilen hakkının devlet eliylekorunması için mahkemeye müracaat hakkına denmektedir. Bubağlamda dava hakkını kullanmak isteyen davacının fiili müracaatıdava dilekçesini ilgili makama sunmasıyla mümkündür. Bu kapsamdainceleme konumuz olan dava dilekçesi dava sürecinin en önemliaracıdır.Bu bağlamda davanın açılması Hukuk Usulü MuhakemeleriKanunu m.179 ile şekli belirlenmiş bir dava dilekçesi ile mümkündür.Çalışmamızda maddede ve diğer kanunlarda belirtilen şekli unsurlartanımlar ve teorik tartışmalara da yer verilerek incelenmiştir. Aynızamanda dava dilekçesinde yer alması gereken hususların noksanlığıhalinde ne gibi yaptırımların öngörüldüğüne yer verilmiştir. Hukuk düzeninin sağlanması açısından tarafların tasarrufunda olandava dilekçesini yazma işi de özenle yapılması, hem kişinin kendimenfaatleri açısından hem de yargılamanın hızlı ve doğru bir şekildesonuca gitmesi bakımından üzerinde önemle durulması gereken birkonudur. Bu bakımdan dilekçe; somut olaylara dayalı, gereksizayrıntıdan uzak, ilk okumada anlaşılabilen, mantıklı ve ikna ediciolmalıdır.Cerit, Sibel, Petition in Law of Civil Procedure, Post Graduate Thesis,Advisor: Prof. Dr. Erdal Tercan, 112 p.ABSTRACTWhen an individual is subjected to an act of encroachment,he/she shall apply to the power of the state by using his/her right toclaim a lawsuit in order to request the protection of subjected right.Submission of the petition is the first stage for starting the lawsuitprocess. Lawsuit defines a filed lawsuit as well as a performedapplication to the court for the intention of establishing protection of aright, or settlement of a dispute. This application can only be made byan individual who holds the right of litigation. Right of litigation canbriefly be defined as an application to the court which is performed bya person for the intention of protecting his/her rights by the help ofgovernmental action. In this context, actual application of anindividual who intends to use his/her right to file a lawsuit is possibleby submitting his/her petition to relevant authority. Therefore, oursubject matter, lawsuit petition is the most important medium oflawsuit process.A lawsuit can be filed by submitting the petition in accordancewith Article 179 in Code of Civil Procedure. Concordantly, our studyinvolves a thorough analysis of formal facts, definitions and theoreticaldiscussions involving the relevant article and other laws. Also,possible sanctions which may be imposed in case of any deficiency inthe lawsuit petition are included in the study. From the viewpoint of legal order, a meticulously prepared lawsuitpetition, which is at the disposition of parties, is an important issue which requires attention for the benefit of the individual as well as forestablishing a rapid, accurate and correct process in proceedings. Inthis respect, the petition shall be reasonable and convincing, based onsubstantial events without any unnecessary detail as well as it shall bewritten in an accurate wording which is understandable at the first read.