Browsing by Author "Kartal, Metin"
Now showing 1 - 13 of 13
Results Per Page
Sort Options
Item Ege gübre yerleşimi yontmataş endüstrisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Erbil, Eşref; Kartal, Metin; ArkeolojiWithin the scope of our thesis, the knapped stone industry elements which are obtained from the layers of III and IV of Ege Gübre Settlement were studied. The technological analysis of knapped stone pieces that consist of totally 1890 end products, 179 cores and 734 tools have been done by us, found from above mentioned layers. The analyses on 1890 end products, and 179 cores from the layers III and IV, dated to the late Neolithic period were concluded. Pyramidal and amorphous cores are rich in number among the cores. There are 724 macroliths and 10 microliths found in the IIIrd and IVth layers. From the IIIrd and IVth layers microliths consist of retouched bladelets. The macro tools with their sub-types such as retouched blade, retouch flake and end scraper are remarkable taken the whole macroliths into account.Item Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Topluma Hizmet Uygulamalarına İlişkin Algılarının İncelenmesi(Ankara Üniversitesi, 2020-08-01) Kartal, Metin; Eğitim Bilimleri FakültesiTopluma hizmet uygulamaları (THU), toplumun gereksinimlerini, akademik araştırma ve bilimsel etkinlikler çerçevesinde alanında uzman kişilerce belirlenerek belli bir eğitim programı kapsamında hem akademik hem de sosyal sorumluluk projeleriyle bağlantılı olarak öğrencilerin öğrenme etkinliklerine etkin olarak katıldıkları etkinlikler bütünüdür. Bu çalışma, eğitim fakültesi öğrencilerinin THU’ya ilişkin algılarını ve öğrencilerin algı düzeyleri arasında farklılık olup olmadığını çeşitli değişkenlerce belirlemek amacıyla nicel yöntemle ve tarama modeliyle desenlenmiş betimsel bir araştırmadır. Çalışma grubu, 2014-2015 öğretim yılı Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde THU dersini almış öğrencilerden oluşmaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda çalışma grubunun belirlenmesinde amaçsal örnekleme yöntemi ve bu yöntemin bir türü olan ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Ölçüt örneklemede, THU dersini almış olmak ölçütü belirlenmiş ve bu ölçüt çerçevesinde eğitim fakültesinde THU dersini alan 497 öğrenci belirlenmiştir. Verilerin toplanması için Demir, Kaya ve Taşdan’ın 2014 yılında geliştirdiği “THU Ölçeği” ve “Demografik Bilgi Formu” kullanılmıştır. THUÖ ölçeği, 33 madde ve demografik bilgiler bölümünden oluşmaktadır. Ölçeğin alt-boyutları, “Düşünme süreç ve becerileri”, “Farkındalık” ve “Fayda” şeklindedir. Araştırma bulguları, öğrencilerin lisans öğrenimlerinden önce THU etkinliklerine katılma durumlarına göre THU toplam puanlarında anlamlı (manidar) fark bulunmaktayken; bölümlerine, cinsiyetlerine, öğretim türüne, mezun olduğu lise türüne, anne-baba eğitim düzeyine, yaşamının büyük bir kısmını geçirdiği yere ve üniversite öğrenimi sürecinde THU’ya katılma durumuna göre manidar fark bulunmamaktadır. This is a descriptive survey study with a quantitative method to determine the perceptions of students of the Faculty of Education on the community service practices whether there is a significant difference between the perception levels. The study consists of students at Faculty of Education in the 2014-2015 academic year and participated in the community service. In this purpose, the purposeful and criterion sampling methods were used to determine the study group's perceptions. In this sampling, the criterion is that 497 students of faculty of education who participated in this course. The “Community Service Activities Scale” and “Demographic Information Form” were used to collect the data. The scale consists of 33 items and demographic information. The sub-dimensions are “Thinking process and skills”, “Awareness” and “Benefit”. Findings are that there is no significant difference in terms of their departments, gender, type of education, type of high school they graduate, level of parental education, place where they spend most of their life and participation in community service practice during university education while there is a significant difference in the total scores of THU according to the students' participation in THU activities before their undergraduate studies;.Item Geç Çanak Çömleksiz Neolitik'ten çanak çömlekli Neolitik'e geçişte görülen yontmataş endüstrisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Ağırsoy, Zeynep Beyza; Kartal, Metin; Tarih Öncesi ArkeolojisiNeolitik Çağ, Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem ve Çanak Çömlekli Neolitik Dönem olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Söz konusu dönemler arasında; ekonomide, sosyal hayatta, yerleşim dokusunda, mimaride, inanç sistemlerinde, ritüellerde, sembolizmde ve her şeyden öte insanların gündelik kullanım eşyalarında oldukça belirleyici bir geçiş süreci yaşanmıştır. Bu tez çalışması İç Anadolu Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde arkeolojik araştırmaları yapılmış yerleşimlerin Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'den Çanak Çömlekli Neolitik Dönem'e geçiş sürecine ait yontmataş buluntu topluluklarının nelerden ibaret olduğu ve neyi ifade ettiklerinin nitelik açısından incelenmesini içermektedir. Çalışmamızı gerçekleştirirken geçiş sürecini direkt olarak içermeyen, ancak Geç Çanak Çömleksiz Neolitik evre ile Erken Çanak Çömlekli Neolitik evreye ait yerleşimlerin yontmataş buluntu toplulukları da dikkate alınmış ve tez verilerimiz güçlendirilmiştir. Söz konusu yerleşimlerdeki yontmataş endüstrilerin, çalışmaları yapıldığı ve yayınlandığı ölçüde tüm teknolojik ve tipolojik özellikleri ayrı ayrı incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgular, teknik ve tipolojik açıdan dönemler ve bölgeler arasında niceliklerine ve niteliklerine göre değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Geç Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem, Erken Çanak Çömlekli Neolitik Dönem, Geçiş Süreci, Yontmataş, Teknoloji, Tipoloji, PPNB, PN.Item Karain mağarası üst paleolitik ve epi-paleolitik dönem yontmataş teknolojisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007) Başar, Seda; Kartal, Metin; ArkeolojiKarain Cave constitutes the main subject of our thesis 124 core and 983 blade / bladelet products which belongs to the Upper Paleolithic and Epi-paleolithic era and found during the excavations performed in 1999-2000 and 2004. The technology of these pieces have been examined in accordance with some certain criteria. While most of the products are composed of bladelets, then comes in turn blade, crested bladelet and plunging. Almost all of the raw materials are radiolarite. They are mostly grey and brown. Flat, broken and line butt is the most common types of blades and bladelets. Flaking angle is less then 90 degrees for almost all of the pieces. Fracture has been determined 479 of the 983 pieces. Distal fractures are more in number. The number of crude face, cortex and the pieces that has fire mark are less. The pieces that show unipolar inference are more. Non-geometric microlits constitutes nearly all of the microlits found. End scrapers, backed bladelets, dufour bladelets, narrow micro points and a few atypical crescents and atypical trapezes in Epi-paleolithic levels are distinguished among the retouched pieces. Prismatic cores constitutes most of the cores. While bipolar inference are frequent, there are many cores showing cross and unipolar inference. There is an increase in the pieces with fracture, with cortex and crude face. The number of cores which have fire mark and natural fracture face are less. We intend to put forward the technological features of the Upper Paleolithic and Epi-paleolithic era?s knapped stone industry of the Karain Cave which is one of the most important settlements of Turkey in this analysis study.Item Mağaralarda katlaşım dinamiği ve Karain Mağarası b gözü örneği(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Yaman, İrfan Deniz; Kartal, Metin; ArkeolojiIn our study, we aimed in general at introducing the sequence dynamics of a cave and in the light of this information, reducing the issue to an archaeological cave. First we drew the outline by giving the basic principles of cases of sedimentology and stratigraphy. Then, within this general structure, we presented the sequence processes of caves. We tried to make the issue totally understandable by giving Karain Cave Chamber B as a concrete example.It is explained in detail what the phenomenon called sequence in a cave is and the factors that are participating in it. It is moreover stated that sequence in a cave is not a static but a dynamic event and the factors that affect this dynamic are mentioned. Materials that are included in the sequence and the clues that it contains are described. It is especially emphasized that although geological activities affect the general structure of the cave, the important factor is the artificial elements that participate in the sequence.In the light of this information, we explored the sequence and specifications of Karain Cave Niche B and presented the result. As it is helpful to begin with general issues, we tried to give the results in a manner that starts with the general and continues with the more specific.At the end of our studies, we concluded that sequence in a cave is a source that can be benefited from like an archive. Detailed analyses can shed light on the past life in this area. Giving these details, we tried to understand the past in this area and also mention the sequence in caves in general and the processes that affect this sequence.Item Neolitik ve Kalkolitik devirlerde taştan yapılmış araç ve aletler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1990) Kartal, Metin; ArkeolojiItem Öküzini Mağarası (Katran Dağı) mikrolitik endüstrisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999) Kartal, Metin; Yalçınkaya, IşınAna hatlarıyla mikrolitler üzerinde yoğunlaşan bu çalışma, 1990 ile 1997 yıllan arasında yapılan Öküzini Mağarası kazılarından ele geçen yontmataş malzemeyi kapsar. Yontmataş endüstriye ait tüm parçaların toplamı 195.593 adettir. Yontmataş endüstri içindeki aletler A ve N harfleri arasında yer alan 14 kategori içinde özetlenmiştir. Mikrolitler ise J ve K harfleriyle belirlediğimiz kategorilerde yer almıştır. Bu mikrolitler üzerinde yapmış olduğumuz analizler sonucunda, geometrik olmayan mikrolitler (J) ve geometrik mikrolitler (K) olmak üzere 2 grup tespit edilmiştir. Geometrik olmayan tipler 44 alt tip ile; geometrik tipler ise 16 alt tip ile temsil edilmiştir. Toplam 2258 adet mikrolit içinde; 1521 adedi geometrik olmayan, 737 adedi ise geometrik mikrolitler olarak karşımıza çıkmıştır. Analize alamadığımız "tanımlanamamış kırık mikrolit" sayısı da 3554'tür. Mağaradaki 12 ayrı jeolojik seviye içinde, geometrik mikrolitlerin üst, geometrik olmayan mikrolitlerin ise alt seviyelerde yoğunlaştığını tespit etmiş bulunuyoruz. Bununla birlikte alt seviyelerde geometrik mikrolitler yoktur ya da üst seviyelerde geometrik olmayan mikrolitler bulunmaz gibi bir görüş de sunmuyoruz. Mikrolitlerin yapımında mikrobüren teknik az kullanılmıştır ancak mevcuttur. Öküzini Mağarası stratigrafisi 3 ayrı hiatüs içerir. Dolayısıyla, stratigrafiyi 4 arkeolojik ünite ayırabiliriz. Mikrolitler üzerinde yapmış olduğumuz analizler de bu ayırımları desteklemiştir. En alttaki I ve II. arkeolojik üniteler sırtlı dilgiciklerin baskınlığıyla nitelenir. Bunun yanında uzun çeşitkenar üçgenler, mikrogravetler, eğik budanmış dilgicikler diğer önemli mikrolitlerdendir. Üstteki HI ve IV. arkeolojik üniteler içinde ise yanmaylar baskın tiplerdir. Bununla birlikte, çeşitli üçgenler ve trapezler diğer yoğun ele geçen mikrolitler olarak karşımıza çıkar. Öküzini Mağarası'nın rnilaoUtlerinin incelenmesi, mağaranın Epi-paleolitik dönem mikrolit tip listesini ortaya koymayı amaçlamıştır. Makrolit tip listesi ise bir ön çalışma niteliğinde olup, analizleri bir meslektaşım tararından tez olarak çalışılmaktadır. Adı geçen her iki çalışmanın sonuçlan Anadolu'nun ilk Epi-paleolitik Dönem yontmataş tip listesini ve onların tekno-tipolojik özelliklerini ortaya koyacaktır. Abstract This study is mainly focused on microliths, obtained from the Öküzini Cave excavations conducted between the years of 1990 and 1997, and also contains other lithic remains of the cave. The total number of knapped stones is 195.593. The knapped stone tools are basicly summarized in 14 categories. These are marked from "A" to "N". In this lithic assemblage the microliths occupy "J" (non-geometric microliths) and "K" (geometric microliths) categories. Non-geometric types are represented by 44 sub-types and geometries are represented by 16 sub-types as well. The microliths are 2258 in number. And the ratio of them is the highest one among the other tool categories in the Öküzini lithic assemblage. The total number of non-geometries is 1521, and geometries is 737. There are also 3551 non-identified microlith fragments which are unable to be analysed. There are 12 different geological layers in the cave stratigraphy. The upper part is characterized by the geometric microliths, and the lower part is mostly represented by the non-geometries. However, we may not say that there is no geometric in the lower part or there is no non-geometric in the upper part of the stratigraphy. Although the microburin technique is rare, we were able to notice the presence of this technique in most of the stratigraphy. There are three different gaps in the stratigraphy of Öküzini Cave. These gaps enabled us to distinguish four archaeological unitt in the stratigraphy. These distinctions were also well confirmed by the analysis of the microliths. The lower part of the stratigraphy consists of the Ist and IInd archaeological units. In these units, backed bladelets are the most common tool type. In addition, elongated triangles, microgravettes and obliquely truncated bladelets are present and significant. The upper part consists of the HF1 and IVth archaeological units. Here in this part, lunates are the most dominant. However, isoscale and scalene triangles and trapezes are the other important elements as well. In brief, the analysis on microliths of the Öküzini Cave are aimed to bring to light a type list of the microliths and their techno-typological features as well. On the other hand the macrolithical analysis is still continuing as a PhD thesis by one of my colleagues. The data and the results of these two thesis will conclude the first type list of Epi-paleolithic Period in Anatolia.Item Orta Paleolitik Dönem’de sedimantoloji ve Yontmataş analizleri ışığında Karain Mağarası E ve B gözleri bağlantısı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013) Yaman, İrfan Deniz; Kartal, MetinÇalışma, başlığının içinde de yer aldığı gibi, arkeolojik bir çalışma konusu olmasının yanında, jeolojik analiz sonuçlarını da içermektedir. Genel anlamda disiplinler arası bir çalışma yöntemiyle oluşturulmuştur. Bilindiği gibi Karain Mağarası, Paleolitik açısından oldukça zengin bir katlaşım ve yontmataş endüstri içermektedir. Söz konusu katlaşımın en yoğun görüldüğü dönem orta Paleolitik’tir. Mağaranın 1946 yılında keşfedilmesinden günümüze kadar devam eden kazı çalışmaları neticesinde, ortaya çıkan kesitler üzerinde stratigrafik çalışmalar belirli ölçüde yapılmıştır. Mağara içinde E gözü ve B gözü olmak üzere, kazı yapılan iki farklı alan bulunmaktadır. Bu iki göz çalışmaları sırasında bugüne kadar herhangi bir karşılaştırma çalışması gerçekleştirilmemiştir. Karain Mağarası’nın en kalın ve en önemli dolguları orta Paleolitik döneme aittir. Bu nedenle orta Paleolitik dönem katlaşımı, her iki göz arasında yapılacak karşılaştırma ve olası bağlantıları ortaya koyma çalışmasının konusu olarak belirlenmiştir. E ve B gözlerinde günümüze kadar sürdürülen kazı çalışmaları neticesinde oldukça önemli buluntular keşfedilmiştir. Sadece paleolitik dönem yontmataş endüstrilerinin bulunması açısından değil, aynı zamanda Neandertal insanına ait kalıntıların da ele geçmesi ile, mağaranın orta Paleolitik katlaşımının önemi daha da artmıştır. İki göz arasında günümüze kadar devam eden çalışmalar sırasında, birbirinden bağımsız olarak stratigrafik tanımlamalar yapılmıştır. E gözü daha fazla kazı çalışmaları yapılan bir alan olduğu için, bu gözde yer alan katlaşım daha ayrıntılı bilinmektedir. Ancak B gözü orta paleolitik katlaşımı ile ilgili bilgiler E gözü kadar detaylı değildir. Bu eksikliği gidermek adına öncelikle B gözü orta Paleolitik katlaşımı ortaya konulmuştur. Devamında ise, E ve B gözlerinde orta Paleolitik dönemde yer alan jeolojik seviyelerin benzerlikleri araştırılmıştır. Her iki gözde bu dönemle ilgili yapılan tüm çalışmalar bir araya getirilerek, iki göz arasında bağlantı kurmaya yarayabilecek tüm veriler değerlendirilmiştir. Orta Paleolitik dönem seviyelerindeki olası bağlantıları ortaya koyarken, arkeolojik verilerin yanı sıra sedimantolojik analiz sonuçlarından da yaralanılmıştır. İnce kesit analizi, XRDve XRF analizleri sonuçları, bize jeolojik seviyelerin sedimanlarının yapısıyla ilgili detaylı sonuçlar vermiştir. Sonuç olarak yukarıda bahsedilen çalışmalar neticesinde, Karain Mağarası E ve B gözlerinde, Orta Paleolitik dönemde yer alan jeolojik seviyelerden, hangilerinin birbirleriyle bağlantılı olduğu ortaya konulabilmiştir. Ortaya çıkan sonuç tatışmaya açıktır ve kesinlik içermez. Buna rağmen arkeoloji içinde farklı disiplinlerden yararlanarak oluşturulan bu çalışmanın, ilerde yapılacak başka çalışmalara örnek teşkil edebileceği düşünülmektedir.AbstractAs specified in the title, this study is not only archeological and it also includes the geological analysis results. It has been constituted based on the general interdisciplinary study method. Karain Cave is known to have a fairly rich sequence and lithic industry. The said sequence reached the most intensive level during the mid-Paleolithic Age. As a result of the excavation works form the discovery of the cave in 1946 up to this day, stratigraphic studies have been performed on the found sections. There are two different excavated areas in the cave, namely Chamber E and Chamber B, and there has not been conducted any comparison study between these two chambers. The thickest and most important fillings of the Karain Cave coincide with the mid- Paleolithic Age. Therefore sequence of the mid-Paleolithic Age was chosen as the subject matter to reveal the comparisons between these two chambers and their probable interrelatedness. Highly important findings were made pursuant to the excavation works performed in chambers E and B up to far. Besides the Paleolithic industries of the Paleolithic Age, remains of the Neanderthal human were also retrieved, which increased the importance of the mid-Paleolithic sequence of the cave even more. During the ongoing studies on the two chambers, stratigraphic definitions were made independent form one another. Since more excavation works have been performed in the chamber E, the sequence of this area is known more elaborately. And information about the mid-Paleolithic sequence of the chamber B is not as detailed as the chamber E. In order to make up for this deficiency, mid-Paleolithic sequence of the chamber B has been put forward first. Pursuant to this, similarities between the geological levels which prevailed during mid-Paleolithic Age in chambers E and B have been researched. All studies conducted about the related period of these two chambers have been collected together and all data which would help make connection between two chambers have been evaluated. While presenting probable relation of the levels during the mid-Paleolithic Age, sedimentological analysis results have been used in addition to the archeologicaldata. Thin section analysis, XRD and XRF analysis have also given us detailed results about the sediment structures of the geological levels. In conclusion, following the study above, we could set forward which geological levels of the mid-Paleolithic Age are interrelated in chambers E and B of the Karain Cave. The obtained result is controversial and indecisive. Nevertheless we consider that this study which has been conducted based on various disciplines of the archeology can set an example for the future studies.Item Ortaköy – Şapinuva Tepelerarası bölgesi metal atölyesinde ele geçen hayvan kemikleri üzerinde bir zooarkeolojik çalışma(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Perçin, Pınar; Kartal, Metin; ArkeolojiAlthough zooarchaeology is one of the basic methods of archeology studies, it is a separate science with its original methods and interdisciplinary understanding of work. Zooarchaeology aims to make sense of the uninterrupted relationship between animal remains in archaeological sites and human-animal. In line with the aforementioned purpose, in this thesis study, animal bones obtained from the metal workshop located in the Tepelerarası Region in Ortaköy-Sapinuva were examined within the framework of zooarchaeological methods. The studies carried out in Sapinuva support what has been known so far about the Hittite livestock economy. Hittite written sources were used in order to associate the species found in the area with the Hittite Age and to explain the socio-cultural approaches towards animals more clearly. The results of the zooarchaeology study carried out in other Hittite centers and settlements of the Hittite Age were compared with the data of Sapinuva. Some suggestions were made on the fauna of the Hittite Age and the economy of animal husbandry.Item Suluin Mağarası Holosen Dönem yontmataş endüstrisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014) Taşkıran, Zehra Fürüze; Kartal, Metin; ArkeolojiThe chipped stone industry obtained from Suluin excavations which conducted between 2007and 2012 is comprised subject of the thesis. While the whole chipped stone industry was considered to build up the type list and the definitions, the plansquares (H6-10, I6-10, J6-10) which are dug up to archaeological horizontal 20th was taken into account just in the analysis studies. A total of 4214 pieces of chipped stone industry which includes all the product of processed and unprocessed is examined. The total 1567 pieces which consisting of 356 unretouched pieces, 291 cores ans core fragments and 920 macrolithic and microlithic tools were analyzed. The raw material of Suluin chipped stone industry is consisting of 63.87% radiolarite, 34.37% flint and 1.74% obsidian. Suluin chipped stone industry is dominated by laminar knapping. The cores of Suluin Cave occur from prepared (66%) and unprepared (34%) cores. The micro cores are the common type (33.3%) in the prepared cores. 754 pieces of chipped stone tools belong to the macrolithic and 166 to the microlitic. 20 main type and 96 subtypes were identified in the macrolithic tools. The retouched flakes are the most intense tool type. Some macrolithic tools which found in the Suluin Cave such as the point with double backs, the stemmed tool with type 2 and type 3 can be classified as domestic tools. The microlithics of Suluin Cave in almost all archaeological levels are found together with macrolithic tools. The total 166 microlithic tools which are analyzed consist of non-geometric microlits (97%), geometric microlits (1.8%) and unidentified microlits (1.2%). 7 main types and 45 subtypes have been identified in the microlithic tools of Suluin Cave. The transversal arrowhead is the most intense type of microlithic tools. The intensive use of that local raw material radiolarite in the chipped stone industry and the tradition of tool-making have been similar in the caves of Katran Mountain like Suluin since the Epi-paleolithic.Item Türkiye’deki paleolitik endüstrilerin yapay katlaşım denemesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Yaman, Iraz Aslı; Kartal, MetinÜlkemizde günümüze kadar, Paleolitik Çağ’a ait çok sayıda yerleşim alanı tespitedilmiştir. Söz konusu yerleşim alanlarının bazılarının, detaylı çalışmalarla birliktemutlak tarihlendirme sonuçları bulunurken, bazılarında bu unsurlar görülmez.Türkiye’nin Paleolitik Çağ açısından en büyük eksikliği, şimdiye kadar bu çağ ileilgili bir kronoloji tablosunun oluşturulmamasıdır. Her ne kadar birbirinden bağımsızküçük ölçekli denemeler bulunsa da, tüm Paleolitik kronolojiyi gösteren ayrıntılı birtablo mevcut değildir. Bu noktadan hareketle, Türkiye’de bulunan Paleolitikmerkezlerin bir kronoloji tablosu içine yerleştirilmesi oldukça önem arz etmektedir.Çalışmamız bu amaç doğrultusunda oluşturulmuştur. Çalışma içinde sadecedönemsel olarak değil, aynı zamanda yontmataş alet kültürleri de dikkate alınarakyapay bir katlaşım modeli oluşturulmaya çalışılmıştır. Herhangi bir kazı alanındaortaya çıkabilecek nitelikte, birbirini takip eden sıralar halinde oluşturulan bukronolojik tablo, bizlere ülkemizin genel Paleolitik görüntüsünü sunmaktadır.Yapay katlaşım modelinin temeli, mutlak tarihlendirme yöntemleriyledesteklenmiş yerleşim alanlarındaki sonuçlara dayanmaktadır. Yapay katlaşımmodelinin oluşturulması esnasında, mutlak tarihlendirme sonucu bulunmayanyerleşimler görece kronoloji yardımıyla sıralamadaki yerine yerleştirilmiştir.Tarihlendirme sonucu bulunmayan ve aynı zamanda görece kronoloji ile yeterlidüzeyde bilgi edinilemeyen yerleşimler ise, sıralamadaki en uygun alanlara ya dahata payını azaltmak amacıyla hangi döneme ait olduğu düşünülüyorsa o dönemin ensonuna yerleştirilmiştir.Çalışmanın başlığından da anlaşılacağı üzere, ortaya konulan sonuçlar genelolarak bir deneme niteliğinde olup, sonuçları tartışmaya açıktır ve kesinlik arz etmez.Buna karşın, Türkiye’deki Paleolitik yerleşim alanlarının tamamının bir arada vedetaylı özellikleriyle birlikte görülebilmesi adına önemli bir çalışma olduğunudüşünmekteyiz. Yapılacak olan çeşitli eleştiriler, ortaya konulan katlaşım dizgisininfarklı şekilde değerlendirilmesine olanak sağlayabilir. Sonuç olarak bilimde herzaman yeni bulgular ışığında birtakım değişiklikler görülebilmektedir. Yapaykatlaşım denememiz sonucu ortaya konulan tablo da değişime açıktır. Umarız buçalışma, Paleolitik Çağ Arkeolojisi ile ilgili ileride yapılacak benzer çalışmalaraörnek teşkil edebilecek nitelikte olmuştur.AbstractSo far, many settlement areas of the Paleolithic Age have been discovered inTurkey. While absolute dating results were obtained for some of the settlement areasin question as a result of detailed studies, these could not be obtained for some. Themost significant defect of Turkey in terms of the Paleolithic Age is that it failed tocreate a chronological table for this Age so far. Although there are small-scale,independent experiments, there isn’t any table showing the whole Paleolithicchronology. Starting from this, it is very important to place the Paleolithic centres inTurkey into a chronological table. Our study was carried out for this purpose. In thestudy, it was tried to create an artificial stratigraphy model considering not also byperiod but also the chipped stone tools culture. This chronological table created insequences following one another, which can occur in any excavation area, providesus the general Paleolithic image of Turkey.The basis of the artificial stratigraphy model is based on the results in thesettlement areas supported by absolute dating methods. While creating the artificialstratigraphy model, settlements with no absolute dating results were placed in theranking with the help of chronology. The settlements with no dating results and forwhich sufficient level of information cannot be obtained through relative chronologywere placed in the appropriate fields or at the end of the age that is found appropriatein order to reduce the margin of error.As can be understood from the title of the study, the results obtained areexperiments in general, they are open for discussion and do not constitute anycertainty. Nevertheless, we believe that it is a significant study in that all of thePaleolithic settlement areas in Turkey can be seen together and with their detailedproperties. Various criticisms that will be made may allow the stratigraphy stringsput forth to be evaluated differently. Consequently, certain changes may always beobserved in science in the light of new findings. The results presented as a result ofour artificial stratigraphy experiment is also open for change. We hope that this studywill constitute an example for similar future studies on Paleolithic Age Archaeology.Item Yontmataş buluntu toplulukları ışığında Ankara: neyi biliyoruz? Neyi bilmiyoruz? Yeni değerlendirmeler ve sonuçlar(2005) Kartal, MetinFor no apparent reason, Central Anatolian Paleolithic Age studies have been neglected since the mid 20th century. And it seems that our knowledge is very poor about knapped stone findings in this region. The goal of this study is hopefully to provoke a debate among the Paleolithic Age archaeologists. Some of previous researchers such as Kansu, Kökten, Ozansoy, Pfannenstiel etc. mainly focused on Ankara’s knapped stone findings during the mid 20th century. We must also acknowledge Campbell-Thompson, Bittel, İnan and Pittard who had worked in this region in the first half of the 20th century prior to Kansu and his friends. What we mainly find in the papers of these researchers are impressive terms such as: “levalloiso-moustérien”, “aurignacien” and “tardenoasian”. But today, some questions that come to mind are “Are these the correct terms for Central Anatolia?”, “What were the shortcomings of earlier research?” and “What answers can we propose today?” First of all, we must consider not only the geographic position of Central Anatolia but also the possible cultural connections between the Balkans and the Levant and/or the Taurus-Zagros cultural zone. Some archaeologists whom we have consulted thought that Central Anatolia doesn’t play a role in the distribution of bifacial tools. Yet since it is obviously possible to see that the necessary evidence has already been obtained from Central Anatolia, today this hypothesis seems absolutely speculative. On the other hand, beside the existence of the bifacial tools which belong typologically to the lower Paleolithic period, there are also many findings from the middle Paleolithic period that reflect the moustérien type of assemblages with or without the levallois knapping strategies. Up to now, we have no basis for saying the aurignacien tradition is present in Central Anatolia. But this tradition is currently identified in the Karain B cave’s sequence in southwestern Anatolia in the new excavations. Although, it seems impossible to identify tardenoasian culture not only in Central Anatolia but also all around Anatolia on the basis of existing data. It is not surprising that we also have some findings of possible food production phases from Ankara. It is known that the Aşıklı, Çatalhöyük and Pınarbaşı sites represent the first food production phases in Central Anatolia. Of course we can not give absolute data about this period from these few findings. We must consider these findings as initial clues from Ankara and its surroundings. Consequently, in addition to the surface collections of knapped stone findings, Ankara and its surrounding territories need more in situ findspots to establish the cultural sequence and the dates of this cultural sequence’s sub-phases during the pleistocene and the beginning of the holocene.Item Yükseköğretimde öğrenen merkezli eğitimin yapılandırılmasında bir model önerisi(Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Kartal, Metin; Bıkmaz, Fatma; OtherÇalışmanın amacı Türk yükseköğretimin tüm paydaşları tarafından öğrenen merkezli eğitimin ölçütlerinin neler olması gerektiğini belirlemek, bu ölçütler temelinde Türk yükseköğretiminde öğrenen merkezli eğitimin yapılandırılabilmesi için bir model önerisi geliştirmek ve bu modele göre üniversitelerin öğrenen merkezli eğitimi uygulama durumlarını ortaya koyarak, temel ihtiyaç alanlarını belirlemektir. Bu genel amaç çerçevesinde araştırma nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı karma araştırma yönteminde modellenmiş ve keşfedici ardışık desende desenlenmiştir. Araştırmanın evren-örneklem ve çalışma grupları araştırma sorularına göre ayrı ayrı yapılandırılarak planlanmıştır. Ankara ili vakıf-devlet üniversitelerinin fen ve sosyal bilimler alanlarında akredite olmuş programlarda görev yapmakta olan yöneticiler ve öğretim elemanları ile akredite programlarda öğrenimlerine devam eden öğrenciler araştırmanın çalışma gruplarını oluşturmuştur. Bu kapsamda nitel verilerin toplanmasında bireysel görüşmeden, odak grup görüşmesinden ve doküman incelemesinden yararlanılmıştır. Araştırmanın nicel verileri, Yükseköğretimde Öğrenen Merkezli Eğitim Ekosistemi (YÖME-EKO) değerlendirme anketi ile toplanmıştır. Araştırmanın sonucunda; yükseköğretimde öğrenen merkezli eğitimin yapılandırılmasına yönelik belirlenecek ölçütler '(1) Eğitim Programı, Öğretim ve Değerlendirme; (2) Öğretme-Öğrenme Desteği; (3) Öğretimin ve Öğrenmenin Niteliği; (4) Kurumsal Yapı; (5) Politika ve Strateji' katmanları ve bu katmanlar altında yer alan ölçüt ve alt ölçütler çerçevesinde geliştirilmiştir. Yükseköğretimde öğrenen merkezli eğitimin gerçekleşme düzeyi ile ilgili elde edilen sonuçlara göre hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde; (1) Mikrosistem: Eğitim Programlarının Planlanması katmanının 'orta düzeyde', (2) Mezosistem: Eğitim Programlarının Uygulanması katmanının 'gelişmiş düzeyde', (3) Ekzosistem: Öğrenen Merkezli Eğitimin Niteliği katmanının 'gelişmiş düzeyde', (4) Makrosistem: Kurumsal Yapı ve Yönetişim katmanının 'gelişmiş düzeyde', (5) Kronosistem: Politika, Strateji ve Kaynaklar katmanının 'orta düzeyde' gerçekleştiği ortaya konulmuştur.