Browsing by Author "Kanca, Halit"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Aglepriston ile gebelikleri sonlandırılan köpeklerde uterus ve maternal plasentada morfolojik değişiklikler, matriks metalloproteinazı-2, -9, doku uyuşum kompleksi molekülü-I, II ve steroid hormon reseptörlerinin belirlenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2007) Kanca, Halit; İzgür, Hakkı; Veteriner HekimliğiMorphological Changes and Uterine and Maternal Placental Expression of MatrixMetalloproteinases-2, -9, Major Histocompatibility Complex-I, -II and SteroidReceptors After Interruption of Canine Pregnancy By AglepristoneIn this study, morphological changes and uterine and maternal placental expression of matrixmetalloproteinases (MMP)-2, -9, major histocompatibility complex (MHC) molecules-I, -II,progesterone receptors (PR) and estrogen receptors (ER) was investigated after termination ofmid-term canine pregnancy by a progesterone receptor antagonist, aglepristone. Tissue samplesof placental and interplacental uterine horns and uterine body were compared between dogs ofinduced resorption/abortion (Induced resorption/abortion, IRA group, n=10), spontaneousresorption/abortion (SRA Group, n=5) and normal pregnancy (Control Group, n=7). In addition,effects of aglepristone were clinically monitored in two subgroups of IRA group based on thestage of pregnancy drug administrations were done (Group I, 25-35 days of pregnancy, n=5;Group II, 36-45 days of pregnancy, n=5).Aglepristone, administered by two s.c. injections 24h apart, successfully terminatedpregnancies in all treated bitches. No side effects were observed. Interval between the first druginjection and expulsion of first foetus and the time needed for expulsion of all foetuses in groups Iand II (86,3±3,81; 70,74±52,49 and 14,75±4,20; 10,18±8,63, respectively) were not statisticallydifferent (p>0,05). Serum estradiol (E2) and progesterone (P4) concentrations were measured byEIA and chemiluminescence methods, respectively. There were no significant changes in serumE2 concentrations while P4 concentrations declined during the time course of pregnancytermination. Despite the tendency of declining, serum P4 levels on the day of pregnancytermination were above the basal hormone levels.The effects of aglepristone on the uterine morphology was assessed by macroscopicevaluation and morphometry. No effects were observed. Expression and localization of MMP-2,-9, MHC-I, -II, PR and ER were determined immunohistochemically. MHC-I molecules werepresent in all somatic cells. MHC-II molecule positive cells were observed in myometrium, basaland superficial endometriyal gland regions, endometrial connective tissue and glandularchambers part of the maternal placenta. MHC-II positive cells were counted and compared withinabovementioned regions and between training groups. Higher numbers of MHC-II positive cellswere encountered in the endometria of SRA and IRA bitches compared to those of controlbitches. ER and PR were detected in myometrial smooth muscle cells, stromal and epithelial cellsof endometrium and glandular chambers epithelium. Immunostainig was compared betweenwithin cell groups and between training groups by using an innunohistochemical staining score.Lower endometrial stromal cell staining scores were found in SRA and IRA groups compared tothe control group. MMP-2 immunoreactivity was observed in endothelia and smooth muscle cellsof blood vessels and in myometrium. Blood vessels, myometrial smooth muscle cells endometrialglandular and superficial epithelia and epithelium of glandular chambers were positive for MMP-9 staining. Active amounts of myometrial and endometrial MMP-2 and -9 in placental andinterplasental parts of uterine horns were measured by gelatine zymography. The amounts ofactive gelatinases did not differ significantly neither between Groups I and II nor between IRAand SRA groups. In contrast, lesser amounts of placental part myometrial and endometrial MMP-2,-9 active forms and interplacental myometrial MMP-2 active forms were measured in thecontrol group, compared to the amounts measured in IRA and SRA groups. MMP-2, -9 and PRmRNA was investigated by Reverse Transcryptase-Polymerase Chain Reaction. The presence ofMMP-2 and-9 was approved by PCR analyses. No PR mRNA was found in tissue samplesobtained from bitches in IRA and SRA groups while all tissue samples investigated in the controlgroup contained PR mRNA.In conclusion, aglepristone can effectively and safely be used in termination of caninepregnancy. The use of aglepristone in different stages of pregnancy does not effect the clinicaloutcome. The increase in the number of endometrial MHC-II positive cells, changes inendometrial stromal PR and ER and the uterine MMP-2,-9 activity are involved in spontaneousand aglepristone induced resorption/abortion in bitches.Item Dişi köpek kısırlaştırma programlarında laparoskopik cerrahi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Tez, Gizem; Kanca, Halit; OtherTez çalışmasının amacı; prepubertal ve yetişkin köpeklerde geleneksel ve laparoskopik ovariektominin (OVE) karşılaştırılmasıdır. Çalışmada 46 yetişkin (9-48 ay) ve 46 prepubertal (5-8 ay) dişi köpek kullanılmıştır. Köpekler rastgele prepubertal OVE (pOVE), yetişkin OVE (yOVE), prepubertal laparoskopik OVE (pLOVE) ve yetişkin laparoskopik OVE (yLOVE) gruplarına ayrılmıştır. Tüm cerrahi prosedürler, aynı protokol kullanılarak genel anestezi altında gerçekleştirilmiştir. Geleneksel OVE ventral orta hattan gerçekleştirilmiştir. Geleneksel OVE toplam cerrahi süresi ve 5 farklı cerrahi aşama süresi kaydedilmiştir. Laparoskopik OVE'de çift portal teknik ve elektrotermal bipolar damar mühürleme sistemi (LigaSure™) kulanılmıştır. Toplam cerrahi süre ve 7 farklı cerrahi aşama süresi kaydedilmiştir. Tüm intraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar kaydedilmiştir. Çalışma gruplarında cerrahi süreler karşılaştırılmış; yaş, vücut ağırlığı, ovaryan pedikül yağlanma skoru (OPYS) vücut kondisyon skoru (VKS) ve intraoperatif komplikasyonlarının cerrahi sürelere olan etkileri araştırılmıştır. Vücut kondisyon skoru beşlik sistem olarak kaydedilmiş ve VKS=1-2 kaşektik; VKS=3 normal; VKS=4-5 obez olarak değerlendirilmiştir. Ovaryan pedikül yağlanma skoru 0-3 arası derecelendirilmiş; OPYS=0-1 yok, OPYS=2-3 var olarak değerlendirilmiştir. Tüm köpeklerde Melbourne Üniversitesi Ağrı Skalası kullanılarak postoperatif 1, 6, 24 ve 48. saatlerde ağrı skorları belirlenmiştir. Cerrahi stres yanıtının değerlendirilmesi amacıyla her gruptan 7'şer köpek seçilmiştir. Preoperatif ve 1, 6, 24. saatlerde alınan serum örneklerinde tümör nekroz faktör (TNF)-α, interleukin (IL)-6, C-reaktif protein (CRP), kortizol ELISA yöntemi ile araştırılmıştır, glikoz fotometrik yöntem ile belirlenmiş, tam kan analizi yapılmıştır. Preoperatif ve 48, 96, 144. saatlerde alınan serum örneklerinde haptoglobin (Hp) ELISA yöntemi ile araştırılmış, seruloplazmin (Sp) seviyesi ve paraoksonaz (PON)-1 aktivitesi belirlenmiştir. Cerrahi stres parametreleri ve ağrı skorlarının gruplar arası farkının incelenmesinde varyans analizinden yararlanılmıştır. Etkileşim anlamlı bulunmadığında ileri aşama testi olarak kontrastlar; anlamlı bulunduğunda ise Post-hoc Bonferroni düzeltmesi kullanılmış ve basit etkiler analizi yapılmıştır. Stres parametreleri ve ağrı skorlarına ilişkin verilerin gösteriminde En Küçük Kareler Ort.±SH kullanılmıştır. Cerrahi süreye, yaş ve OPY'nin etkilerinin incelenmesinde ve cerrahi sürelerin karşılaştırılmasında Student t testi kullanılmıştır. Cerrahi süreye, VKS'nin etkisinin incelenmesinde varyans analizinden yararlanılmıştır. Anlamlı bulunan durumlarda Post-hoc olarak Tukey testi uygulanmıştır. Vücut ağırlığının cerrahi sürelere etkisinin belirlenlenmesi ise Pearson korelasyon testi ile incelenmiştir. Veriler ortalama±standart hata şeklinde bildirilmiştir. P değerleri <0,05 önemli kabul edilmiştir. Geleneksel OVE (pOVE:15,11±0,54 dk; yOVE:14,71±0,65 dk), LOVE'ye (pLOVE:21,48±1,75 dk; yLOVE:20,63±0,60 dk) göre kısa sürede tamamlanmıştır (p<0,001). Aynı cerrahi yöntemin uygulandığı prepubertal ve yetişkin köpekler arasında, toplam cerrahi süre açısından farklılık belirlenmemiştir (p>0,05). Geleneksel OVE toplam cerrahi süreleri, çalışma boyunca belirgin değişim göstermemiştir. Buna karşın, operatörün laparoskopik cerrahi becerisinin çalışma boyunca ilerleme kaydettiği; toplam cerrahi sürenin zaman içinde azaldığı belirlenmiştir. Çalışma boyunca LOVE toplam cerrahi süreleri kısalmış; son 21 LOVE'nin toplam cerrahi süresi (n=21; 17,14±0,04 dk), geleneksel OVE (n=21; 15,24±0,06 dk) ile benzer olmuştur (p>0,05). Vücut ağırlığı ile cerrahi süre arasında ilişki belirlenmemiştir (r=0,095; p=0,37). Geleneksel OVE, kaşektik köpeklerde (13,52±0,42 dk), obez köpeklere (16,56±1,24 dk) göre kısa sürmüştür (p=0,025). Laparoskopik OVE toplam cerrahi süresi ve cerrahi aşama süreleri VKS'den etkilenmemiştir (p>0,05). Geleneksel OVE toplam cerrahi süresi ve cerrahi aşama süreleri ve LOVE toplam cerrahi süresi OPY'den etkilenmemiştir (p>0,05). Buna karşın, LOVE sırasında sağ ovaryumun bulunması; OPY olan köpeklerde (2,11±1,89 dk), OPY olmayan köpeklere göre (2,94±0,24) kısa sürmüştür (p=0,029). Geleneksel OVE sırasında herhangi bir intraoperatif komplikasyonla karşılaşılmamıştır. Laparoskopik OVE sırasında majör intraoperatif komplikasyon şekillenmemiş; dokuz adet minör intraoperatif komplikasyon belirlenmiştir (9/46; %19,6). İntraoperatif komplikasyon şekillenmeyen LOVE toplam cerrahi süresi (20,04±0,93 dk), komplikasyon şekillenen LOVE'ye (25,20±2,33 dk) göre kısa sürmüştür (p=0,024). Geleneksel OVE uygulanan bir yetişkin köpekte postoperatif antibiyotik uygulanmış; LOVE gruplarında ek antibiyotik uygulamasına ihtiyaç duyulmamıştır. Postoperatif yara komplikasyonu ile karşılaşılmamıştır. Ağrı skorları için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0,001). Postoperatif 1. ve 6. saatlerde LOVE gruplarında geleneksel OVE'ye göre ağrı skorları düşük seyretmiştir (p<0,001). Serum kortizol değerleri için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0,001). Geleneksel OVE gruplarında serum kortizol konsantrasyonlarının, postoperatif 1 ve 6. saatlerde, LOVE gruplarına göre belirgin şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,001). Prepubertal ve yetişkin LOVE grupları arasında, kortizol değerleri açısından fark gözlenmemiştir (p>0,05). Serum glikoz değerleri için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olmadığı (p=0,333); zaman içinde değişimin anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0,001). Kan WBC ve nötrofil değerleri için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olduğu belirlenmiştir (p=0,005). Genel olarak 0 ve 1. saatlere göre, 6 ve 24. saatlerde WBC ve nötrofil sayıları yüksek bulunmuştur (p<0,001). Kırmızı kan hücre indeksi için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0,05). Serum TNF-α değerleri için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olmadığı (p=0,272); gruplar arası farklılık belirlenmiştir. Serum TNF-α konsantrasyonlarının, pLOVE grubunda (872,59±156,99 pg/ml), geleneksel OVE gruplarına (yOVE:1589,39±156,99; pOVE:1594,77±156,99 pg/ml) göre düşük olmuştur (p=0,004). Zaman içerisinde serum IL-6 konsantrasyon değişimi ve gruplar arası IL-6 değerleri farklılık göstermemiştir (p>0,05). En yüksek serum IL-6 konsantrasyonları; 24. saatte yOVE grubunda (5071,71±642,32 pg/ml); en düşük IL-6 değerleri ise 24. saatte pLOVE grubunda (2217,10±642,32 pg/ml) belirlenmiştir. Serum CRP değerleri için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olmadığı (p=0,253); gruplar arası farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir (p<0,001). Prepubertal OVE grubunda (0,47±0,07 g/l) CRP konsantrasyonlarının LOVE gruplarına (yLOVE:0,08±0,07 g/l; pLOVE:0,02±0,07 g/l) göre yüksek olduğu görülmüştür (p<0,001). Haptoglobin için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olmadığı (p=0,099); gruplar arası farkın anlamlı olduğu görülmüştür (p<0,001). Yetişkin OVE grubunda (295,88±12,49 mg/dl), diğer gruplara (pOVE:243,41±12,49 mg/dl; yLOVE:211,99±12,49 mg/dl; pLOVE:208,64±12,49 mg/dl) göre yüksek Hp konsantrasyonları ile karşılaşılmıştır (p<0,001). Serum Sp değerleri için oluşturulan istatistiksel modelde Zaman×Grup etkileşiminin anlamlı olmadığı (p=0,158); gruplar arası farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir (p=0,015). Yetişkin OVE grubunda (0,80±0,06 U/ml) serum Sp konsantrasyonları, yLOVE grubuna (0,52±0,06 U/ml) göre yüksek bulunmuştur (p=0,015). Zaman içerisinde PON-1 aktivite değişimi ve gruplar arası PON-1 aktivitesi açısından farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Sonuç olarak, geleneksel OVE ve LOVE, prepubertal ve yetişkin köpeklerde, kısırlaştırma programları için güvenilir ve uygun yöntemlerdir. Vücut ağırlığı, VKS ve OPY; LOVE toplam cerrahi süresini etkilememektedir. Laparoskopik OVE, deneyimden bağımsız majör intraoperatif komplikasyon oluşmadan uygulanabilmektedir. Kısa bir laparoskopik cerrahi deneyim kazanma süreci ile minör intraoperatif komplikasyonların ve cerrahi süre uzamasının önüne geçilebilmektedir.Item Effectiveness of different pharmacological approaches on post-ovariohysterectomy urinary incontinence in the bitch(2005) Beceriklisoy, Hakkı B.; Kanca, Halit; Aksoy, Okan A.; Maral E., Nil; Fındık, Murat; Aslan, Selim; Kaymaz, Mustafa: In this study, the effectiveness of different pharmacological approaches on urinary incontinence encountered following ovariohysterectomy in the bitch was investigated. Eleven ovariohysterectomised bitches were used. Ephedrine hydrochloride (EHCl) tablets were used at the dose of 2 mg/kg twice a day in group I (n = 6). EHCl treatment was followed by Estradiol Benzoate administrations in cases, which did not recover totally. Estriol (Incurin®) was used (1 mg/kg/dog PO) for first seven days and a half dose was used for consecutive days in group II (n = 5). Clinical signs diminished in 50% of EHCl treated bitches and a total recovery was observed in 33.3% of cases. Total recovery rate was 66.7% after Estradiol Benzoate treatment. Duration of the treatments in group I was between 10 – 16 days. Incurin® (Estriol) treatment was effective in 80% of cases and duration of treatments including half dose administrations was 9 – 14 days. While additional treatment was needed in some of EHCl treated dogs, no recurrences were observed in group II. In conclusion, Estriol treatment is highly effective in postovariohysterectomy urinary incontinence in the bitch. Bu çalışmada ovariohisterektomi sonrası görülen üriner inkontinens olgularında değişik konservatif tedavilerin etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma 11 dişi köpekte gerçekleştirilmiştir. Birinci grupta (n = 6) Efedrin Hidroklorür (EHCl) tabletleri 2 mg/kg dozunda günde iki kez uygulanmıştır. Semptomların azaldığı ancak tümüyle iyileşmenin gerekleşmediği olgularda EHCl sağaltımından sonra Östradiol Benzoat uygulanmıştır. İkinci grupta (n = 5) Östriol (Incurin®) başlangıçta 7 gün boyunca 1 tablet (oral, 1 mg/köpek) olarak uygulanmıştır. Daha sonra doz yarım tablete düşürülerek tedaviye devam edilmiştir. Olguların %50’sinde EHCl uygulamasından sonra semptomlarda azalma olmuş, tam iyileşme saptanan olguların oranı ise %33.3 olarak bulunmuştur. Östradiol Benzoat uygulamalarından sonra sağaltılan olgu oranı %66.7’ye çıkmıştır. Birinci grup icin uygulamalar 10- 16 gün sürmüştür. Incurin® (östriol) ile elde edilen iyileşme oranı %80 olmuş ve yarıya düşürülen dozlar da dahil olmak üzere inkontinens semptomları düzelene kadar 9 ile 14 günlük uygulama yapılmıştır. EHCl kullanılan olguların bazılarının yeniden sağaltıma alınması gerekirken, Östriol uygulamasından sonra iyileşen dişi köpeklerde inkontinens olgusu tekrar etmemiştir. Bu çalışmada Incurin® (Östriol) uygulamalarının ovariohisterektomiden sonra gelişen üriner inkontinens olgularının sağaltımında başarılı olduğu saptanmıştır.Item Köpek kastrasyonunda bipolar doku kapama yönteminin kullanılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Yaman, Ceren; Uysal, Ongun; Kanca, Halit; OtherBu çalışmada köpeklerde preskrotal bilateral orşiektomi operasyonunda homeostazın sağlanması amacıyla bipolar doku kapama yönteminin operasyon süresi, postoperatif komplikasyon oranları ve postoperatif ağrı skorları yönünden rutin ligasyon yöntemi ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yaşları 6 ay - 5 yaş, vücut ağırlıkları 10 - 40 kg arasında toplam 32 adet sağlıklı erkek köpek kullanılmış, köpekler rastgele kontrol (n=16) ve uygulama (n=16) gruplarına ayrılmıştır. Kontrol grubunda standart açık teknik ile bilateral orşiektomi gerçekleştirilmiştir. Buna göre, deri ensizyonunu takiben tunika vagina pariyetalis ensize edilmiş, tunikalar spermatik kordun kalanından ayrılmış ve bu iki yapı kontrol grubunda ayrı ayrı sütür materyali kullanılarak ligatüre edilmiştir. Uygulama grubunda ise bahsi geçen yapılar LigasureTM kullanılarak diseke edilmiştir. Her iki grupta pre-operatif dönemde profilaktik amaçla uzun etkili tek doz amoksisilin trihidrat; post-operatif aneljezi amacıyla non-steroid anti-inflamatuvar meloksikam uygulanmıştır. Tüm cerrahi prosedürler inhalasyon genel anestezisi altında yapılmıştır. İlk olarak i.m. aneljezik ve sedatif etkili medetomidin hidroklorid, uygulanmış, anestezi indüksiyonu için propofol kullanılmıştır. Genel anestezi, operasyon süresince oksijen içerisinde izofluran ile sürdürülmüştür. Tüm operasyonlar sırasında hayvanlar hasta başı monitörü ile kalp ve solunum açısından kontrol edilmiş ve operasyon süreleri kaydedilmiştir. Post-operatif ağrı bir ağrı skoru değerlendirme formu kullanılarak postoperatif 15., 60. ve 120. dk ve 24. saatte değerlendirilmiştir. Ağrı skoru > 4 olan köpeklere ek analjezi uygulanması ön görülmüştür. Ensizyon bölgesi postoperatif 24. saatte komplikasyonlar açısından değerlendirilmiştir. Verilere ilişkin tanımlayıcı istatistikler hesaplanarak aritmetik ortalama, standart hata, medyan ve minimum maksimum değerleri ile gösterilmiştir. Ağrı skorlarının karşılaştırılması amacıyla başarılı/başarısız kategorilerine ayrılmıştır. 0 - 1 ağrı skoru belirlenen köpeklere 0 değeri verilerek ağrı yönetimi başarılı kabul edilmiştir. Ağrı skoru ≥ 2 olarak belirlenen köpeklere 1 değeri verilerek ağrı yönetimi başarısız kabul edilmiştir. Tüm istatistik analizler SPSS 14.01 paket programı ile yapılmıştır. Değerlendirmelerde p<0.05 kriteri kullanılmıştır. Kontrol grubunda yaş ortalaması 14,75 ± 4.17 ay; uygulama grubunda ise 15,75 ± 2,06 ay olarak kaydedilmiş; gruplar arasında ortalama yaş açısından bir farklılık belirlenmemiştir (p>0,05). Ortalama vücut ağırlığı kontrol ve uygulama gruplarında sırasıyla 23,44 ± 1,57 kg ve 27,50 ± 1,57 kg olarak belirlenmiş ve gruplar arasında farklılık saptanmamıştır (p>0,05). Preskrotal bilateral orşiektomi operasyonu uygulama grubunda kontrol grubuna kıyasla daha kısa sürede tamamlanmıştır (p<0,05). Operasyon süresi uygulama grubunda 525 ± 13,17 sn; kontrol grubunda ise 598,00 ± 19,72 sn olarak belirlenmiştir. Ağrı skoru > 4 ile karşılaşılmamış, ek analjezik uygulamasına ihtiyaç duyulmamıştır. Ağrı skorları zaman içerisinde her iki grupta belirgin olarak azalmıştır (p<0,01). Ağrı skorları gruplar arası karşılaştırıldığında 15., 60., 120. dk ve 24. saatte belirlenen ağrı skorları gruplar arasında anlamlı bir farklılık göstermemiştir (p>0,05). Ağrı skorları başarılı veya başarısız olarak değerlendirildiğinde 15. dakikada kontrol grubundaki tüm köpeklerde ağrı yönetimi başarısız olmuş, uygulama grubunda ise 14 köpekte başarısız 2 köpekte ise başarılı olmuştur. Post-operatif 1. saatte ağrı yönemi kontrol grubunda 7, uygulama grubunda ise 11 köpekte başarılı olmuştur. Post-operatif 2. saatte kontrol ve uygulama gruplarında sırasıyla 13 ve 14 köpekte ağrı yönetimi başarılı olmuştur. Post-operatif 24. saatte yalnızca kontrol grubunda 1 köpekte başarısız ağrı yönetimi belirlenmiştir. Tez çalışmasında herhangi bir anestezi komplikasyonu veya müdahale gerektiren majör bir cerrahi komplikasyon ile karşılaşılmamıştır. Kontrol ve uygulama gruplarında 24. saatte operasyon bölgesi şişlik skorları sırasıyla 0,56 ± 0,20 ve 0,25 ± 0,11 olarak belirlenmiştir (p>0,05). Çalışmada şişlik skoru 3 ile karşılaşılmamıştır. Kontrol grubunda 10 köpekte şişlik belirlenmemiş, 3'er köpekte şişlik skoru 1 ve 2 olarak belirlenmiştir. Uygulama grubunda ise 12 köpekte şişlik skoru 0, 4 köpekte şişlik skoru 1 olarak belirlenmiş; şişlik skoru 2 ile karşılaşılmamıştır. Operasyon bölgesi morluk skoru kontrol grubunda 1,00 ± 0,29, uygulama grubunda ise 0,44 ± 0,16 olarak belirlenmiştir (p>0,05). Konrol grubunda 3 köpekte operasyon bölgesinde belirgin morluk (skor 3), 1 köpekte orta dereceli morluk (skor 2), 5 köpekte ise hafif morluk (skor 1) belirlenmiştir. Bu grupta 7 köpekte morluk belirlenmemiştir. Buna karşın, uygulama grubunda yalnızca 1 köpekte orta dereceli morluk (skor 2) ve 5 köpekte hafif morluk (skor 1) belirlenirken 10 köpekte ise operasyon bölgesinde morluk ile karşılaşılmamıştır. Kontrol ve uygulama gruplarında karşılaşılan operasyon bölgesi şişlik ve morlukları için herhangi bir tedevi girişiminde bulunulmamış bu komplikasyonlar birkaç gün içerisinde kendiliğinden iyileşmiştir. Sonuç olarak, köpeklerde preskrotal orşiektomide bipolar doku kapama yönteminin geleneksel bağlama yöntemine kıyasla hızlı ve güvenle kullanılabileceği, yöntemin veteriner hekimlik pratiğinde yaygınlaşması gerektiği kanaatine varılmıştır. Anahtar Sözcükler: Ağrı skoru, bipolar doku kapama, kastrasyon, köpek, post-operatif komplikasyonItem Köpeklerde meme tümörü cerrahisinde trombositten zengin plazma kullanımı(2017) Kanca, Halit; Veterinerlik FakültesiItem Precision livestock farming technologies: Novel direction of information flow(Ankara Üniversitesi, 2021-03-31) Tekin, Koray; Dikmen, Begüm Yurdakök; Kanca, Halit; GUATTEO, Raphael; Veteriner FakültesiPrecision livestock farming (PLF) is a digital management system that continuously measures the production, reproduction, health and welfare of animals and environmental impacts of the herd by using information and communication technologies (ICT) and controls all stages of the production process. In conventional livestock management, decisions are mostly based on the appraisal, judgment, and experience of the farmer, veterinarian, and workers. The increasing demand for production and the number of animals makes it difficult for humans to keep track of animals. It is clear that a person is not able to continuously watch the animals 24 hours a day to receive reliable audio-visual data for management. Recent technologies already changed the information flow from animal to human, which helps people to collect reliable information and transform it into an operational decision-making process (eg reproduction management or calving surveillance). Today, livestock farming must combine requirements for a transparent food supply chain, animal welfare, health, and ethics as a traceable-sustainable model by obtaining and processing reliable data using novel technologies. This review provides preliminary information on the advances in ICT for livestock management.Item VET408-Doğum Bilgisi ve Jinekoloji(2017) Kanca, Halit