Browsing by Author "Atasoy, Fatih"
Now showing 1 - 20 of 20
Results Per Page
Sort Options
Item Bafra koyunlarında bazı meme özellikleri ve kuzularda büyüme ile bu özelliklerin farklı süt kontrol yöntemleriyle tespit edilen süt verimi ve sağım özellikleriyle fenotipik korelasyonları(2008) Ünal, Necmettin; Akçapınar, Halil; Atasoy, Fatih; Yakan, Akın; Uğurlu, MustafaBu araştırmada, Bafra koyunlarında bazı meme özellikleri ve kuzularda büyüme ile bu özelliklerle farklı süt kontrol yöntemleriyle tespit edilen süt verimi ve sağım özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma, 2006 yılında Gökhöyük Tarım İşletmesi’nde (Amasya) yürütülmüştür. Veriler 2 ve 3 yaşlı, ikiz kuzu doğurmuş ve rasgele seçilen 70 koyun ile 40 ikiz kuzudan elde edilmiştir. Koyunlar rasgele üç gruba (Tart–Emzir–Tart (TET) Grubu, Oksitosin + Makineli Sağım (OMS) Grubu, Makineli Sağım (MS) Grubu) ayrılmış, aylık süt verim kontrolleri yapılmış, laktasyonun 42., 70. ve 98. günlerinde meme ve sağım özellikleri belirlenmiştir. Çevre faktörlerinin incelenen özelliklere etkilerinin belirlenmesinde En Küçük Kareler Yöntemi kullanılmıştır. Laktasyonun ilerlemesiyle meme özelliklerinden meme başı-yer arası uzaklık artmış, diğer özellikler ise azalmıştır. OMS ve MS gruplarında günlük süt verimi ve laktasyon süt verimi ile meme derinliği, genişliği ve çevresi arasındaki fenotipik korelasyon katsayıları yüksek ve pozitif; meme başı-yer arası uzaklık için ise yüksek ve negatif bulunmuştur (p<0.05, p<0.01, p<0.001). Günlük süt verimi ve süt akış hızı ile laktasyon süt verimi arasında hem OMS hem de MS gruplarında pozitif, yüksek ve önemli (p<0.001) katsayılar hesaplanmıştır. Sağım süresi ile laktasyon süt verimi arasındaki korelasyon OMS grubunda negatif, MS grubunda pozitif olmuştur. TET grubunda günlük süt verimi ile kuzularda büyüme arasında pozitif ve yüksek korelasyon katsayıları hesaplanmıştır. Günlük süt verimi ile kuzularda süt emme döneminde günlük canlı ağırlık artışı arasındaki korelasyon katsayısı 0.570 (p<0.001) bulunmuştur. Sonuç olarak, Bafra koyunlarında bazı meme özellikleriyle günlük ve laktasyon süt verimi arasında yüksek korelasyon olduğu, laktasyonun ilerlemesiyle meme ölçülerinde azalmanın daha fazla olduğu, kuzularda büyümeye ana sütünün etkisinin uzun süre davam ettiği görülmüştür. The aims of the study were to evaluate udder morphology and lamb growth and correlations between those of traits with milk production and milking traits in Bafra sheep. The study was conducted at Amasya - Gökhöyük State Farm in 2006. A total of 70 Bafra ewes were randomly assigned to three groups: 20 ewes and their 40 lambs in Weight-Suckle-Weight (WSW) group; 25 ewes in Oxytocin plus Machine Milking (OMM) group; 25 ewes in Machine Milking (MM) group. All ewes had twin lambs. Milk production was measured by using three techniques (WSW and OMM and MM). Udder traits and milking characteristics were determined on the days of 42 and 70 and 98 of lactation. The data were analyzed using the Least Squares Means Procedures. All udder traits except teat-floor distance were increased as lactation progressed. The positive and significant (p<0.05, p<0.01, p<0.001) correlations were observed between udder depth and width and circumference with daily milk yield and lactation milk yield in OMM and MM groups. Conversely, negative and significant (p<0.05, p<0.01, p<0.001) correlations were obtained between teat-floor distance and daily milk yield and lactation milk yield in both groups. Phenotypic correlation coefficients between daily milk yield and milk flow rate with lactation milk yield on the different days of lactation were high and significant (p<0.001) in positive direction. The correlations between milking duration and lactation milk yield were negatively obtained for OMM group, but positively in MM group. Lamb live weight and daily milk yield was highly correlated in WSW group. There was a high and significant (p<0.001) correlation coefficient (0.570) between daily milk yield during whole lactation period and live weight gains of lambs during pre-weaning period. All lambs were survived during the study. No ewe milked by machine showed clinical mastitis.Item Bafra koyunu yetiştiriciliğinde üreme özelliklerinin incelenmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2014) Özarslan, Bora; Atasoy, FatihBu araştırma Bafra koyunlarında bazı üreme ve döl verimi özelliklerinin incelenmesi ve daha önce belirlenmemiş olan östrus siklusu ve anöstrus dönemlerindeki üreme hormonu (progesteron, östrojen, FSH, LH) düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu araştırma, Gökhöyük Tarım İşletmesi'nde yetiştirilen 30 baş Bafra koyunu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Yetiştirme sezonunda arama koçu ile östrus gösteren koyunlar belirlenmiş ve tohumlanmayan bu koyunlardan ikinci östrusunu gösterene kadar her gün kan alınmıştır. Kan örneklerinden elde edilen plazmalarda hormon düzeyleri ELISA testi ile belirlenmiştir. İkinci östrusunu gösteren koyunlar tohumlanarak ana sürüye katılmıştır. İki östrus arasında kalan süre hesaplanarak östrus siklusu uzunluğu (ÖSU) ve hormon düzeylerinden yararlanılarak siklusun dönemleri ile ovulasyon zamanı belirlenmiştir. Doğum tarihi ve tipi belirlenen koyunlarda, gebelik süresi ve bazı döl verimi kriterleri hesaplanmıştır. Koyunların laktasyon döneminde anöstrusta olduğu kabul edilerek, Mayıs ayında koyunlardan bir kez alınan kan örneklerinde üreme hormonu düzeyleri belirlenmiştir. Elde edilen veriler ÖSU, yaş, doğum tipi gruplarına göre ayrılmış ve gruplar arasında istatistiki hesaplamalar yapılmıştır. İncelenen üreme özelliklerinden östrus siklusu uzunluğu 16,65 ± 0,33; gebelik süresi 148,95 ± 0,75 gün olarak hesaplanmıştır. Döl verimi özelliklerinden, doğum oranı % 86,7, kısırlık oranı % 13,3, bir doğuma kuzu sayısı 2,31, tek doğum oranı % 15,4, ikiz doğum oranı % 50,0, üçüz ve yukarısı doğum oranı % 34,6 olarak hesaplanmıştır. FSH, LH, östrojen ve progesteron düzeylerinin siklusun belli günlerinde aldığı en düşük ve en yüksek değerler sırasıyla, 1,26 – 2,46; 6,14 – 10,03 mIU/ml; 122,73 – 195,64 pg/ml ve 1,79 – 19,25 ng/ml olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, Bafra koyununda üreme hormonu düzeylerinin siklus boyunca seyri ve siklusun uzunluğu genel olarak prolifik ırklara benzerlik göstermiştir. Hormon düzeylerinin aldığı değerler diğer ırklardan genellikle yüksek çıkmış ve bireyler arasında yüksek varyasyon göstermiştir. Hormon düzeylerinin gruplar arasında gösterdiği farklar istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur. Yüksek varyasyon olmasına rağmen, hormon düzeylerinin günlük değişim oranı bireyler arasında benzer olmuştur. Anöstrus döneminde belirlenen hormon düzeylerinin yetiştirme sezonundakilere benzerlik gösterdiği ve Bafra koyunlarının yıl boyu östrus gösterebileceği belirlenmiştir.AbstractThe objectives of this study were to investigate some reproduction traits and to determine the levels of some reproduction hormones (progesterone, estrogen, FSH, LH) not determined before during estrous and anoestrus cycles in Bafra sheep. This study was conducted on 30 head of Bafra sheep in Gökhöyük Agriculture Station. The teaser ram was used to detect the ewes in estrous. Those ewes in estrous were not inseminated and daily blood samples were taken from them until they had their second estrous signs. The hormone levels in plasma of blood samples were determined using ELISA test. The ewes showing second estrous signs were inseminated and included in main flock. The estrous cycle length (OCL) was calculated as the time between two consecutive estrous. The estrous cycle periods and the time of the ovulation were determined using the hormone levels. The gestation length and measurements for some reproduction traits were calculated in ewes that gave birth to a single and multiple born lambs. The ewes in lactation were supposed to be in anoestrus and the blood samples were taken once from them in May and their reproductive hormone levels were determined. The data were grouped according to OCL, age and birth type and the statistical analysis were performed based on the groups. The OCL, gestation length, lambing ratio, the number of lambs born per ewe exposed, ratio of single, twin and triplet born lambs and above were calculate as; 16.65 ± 0.33, 148 ± 0.75, 86.7%, 2.31, 15.4%, 50% and 34.6%, respectively. FSH, LH, estrogen and progesterone levels during certain time of the estrous cycle ranged as follows: 1.26-2.46 mIU/ml; 6.14-10.03 mlU/ml; 122.73-195.64 pg/ml and 1.79-19.25 ng/ml, respectively. As a result, the hormone levels during the oestrous cycle and OCL in Bafra ewes were similar to those in prolific sheep breeds. The hormone levels were usually higher than those in other sheep breeds and showed a high variation. The hormone levels were not statistically significant between the groups. Even though there was a high variation, the daily changing ratio for the hormone levels was similar among individuals. The hormone levels during anoestrus period were similar to those during breeding season period and it was determined that Bafra ewes could have a yearlong ostrous.Item Bazı yerli sığır ırklarında kalpastatin ve thyroglobulin gen polimorfizmlerinin araştırılması(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2014) Savaşçı, Mustafa; Atasoy, Fatih; ZootekniBu araştırmada, yerli sığır ırklarından Yerli Kara, Doğu Anadolu Kırmızısı ve Boz Irkta et kalite özellikleri üzerine tesirli olan kalpastatin (gevreklik) ve thyroglobulin (mermerleşme) gen polimorfizlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'ne bağlı Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü/Ankara (36 baş Yerli Kara, 10 baş Doğu Anadolu Kırmızısı) Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü/ Erzurum (41 baş Doğu Anadolu Kırmızısı) ve Bandırma Koyunculuk Araştırma İstasyonu/Bandırma'da (52 baş Boz Irk) yetiştirilen 139 baş sığırdan kan numuneleri toplanmıştır. Kalpastatin geni için; CC, CG ve GG genotip frekansları sırasıyla 0,45, 0,47 ve 0,08 olarak gözlenmiştir. Genel hayvan grubu içinde genotipik frekans farkının önemli olduğu tespit edilmiştir. Tüm populasyonlarda C allelinin frekansı (p), G allelinin frekansından (q) yüksek olarak bulunmuştur. İncelenen üç ırkın genelinde ortalama p allel frekansı 0.67 ve q allel frekansı 0.33 olarak bulunmuştur. Thyroglobulin geni için ise; CC, CT ve TT genotip frekansları sırasıyla 0,64, 0,29 ve 0,07 olarak tespit edilmiştir. Genel hayvan grubu içinde genotipik frekans farkının önemli olduğu belirlenmiştir. Thyroglobulin geni için tüm populasyonlarda C allelinin frekansı (p), T allelinin frekansından (q) yüksek bulunmuştur. Irkların genelinde ortalama p allel frekansı 0.77 ve q allel frekansı 0.23 olarak bulunmuştur. Bazı yerli sığır ırkları üzerinde yapılan bu çalışmada, genetik analizler sonucunda, ortalama FIS, FIT ve FST değerleri sırasıyla, -0,010; 0,045 ve 0,055; tespit edilmiştir. FIS, değerinin negatif olarak hesaplanması populasyonun dengede olmayışını göstermektedir. Bu değerler heterozigot fazlalığını göstermektedir. Alt populasyonlardaki akrabalı yetiştirme katsayısını gösteren ve tüm populasyondaki heterozigotların ortalama eksikliğini gösteren FIT değeri % 4.54 olarak tahmin edilmiştir. Populasyonlar arası genetik farklılığın tespiti amacıyla FST değerleri hesaplanmıştır. Populasyon çiftleri arasında en fazla farklılığın Boz Irk-Doğu Anadolu Kırmızısı (0.1041) ve en az farklılığın Yerli Kara-Doğu Anadolu Kırmızısı (0.00408) arasında olduğu belirlenmiştir. Heterozigotluk indeksi (He) Boz Irk, Doğu Anadolu Kırmızısı ve Yerli Kara ırkı sığırlarda sırasıyla; 0.2788; 0.4412 ve 0.4306 olarak tespit edilmiştir. Heterozigotluğun Boz Irk populasyonunda diğer populasyonlara göre daha düşük olması bu sığırların yakın akraba olabileceğini ve diğer populasyonlara göre daha kapalı yetiştirildiklerini düşündürmüştür. En düşük genetik uzaklık değeri Yerli Kara ve Doğu Anadolu Kırmızısı ırkı arasında (0.006), en yüksek ise Boz Irk ile Doğu Anadolu Kırmızısı ırkı (0.056) arasında hesaplanmıştır.Item Bitkisel ve hayvansal proteinli rasyonla beslenen etlik piliçlerde besi performansı ve yaşama gücü(Sağlık Bilimleri Fakültesi, 2012) Salihi, Muhammed; Atasoy, Fatih; ZootekniThis study was aimed to invastigate the effects of the using vegetable protein origines in broiler ration on body weight, FCR (feed conversion rate), vitality and Newcastle anti body titre.The total of 20.000 chicks were used in this study 10.000 chicks in each control and trial groups.50 kg of each vegetable and animal protein origine were used in the rations of control and trial groups along the seven week of the period of the study.The end of the study the body weight is 2711.43, FCR (feed conversion rate) 1.45, vitality 93.57 and Newcastle anti body titer after first vaccination 8.50 and second vaccination 6.40 were found to be significantly beter than the control group.İn conculution the using of vegetable protein origin in broiler ration has benefits on broiler performance and Newcastle anti body titer.Item Determination of the reproductive characteristics of Saanen goats using estrus synchronization and the growth performances of kids(Ankara Üniversitesi, 2021-03-31) Erdem, Evren; Özbaşer, Fatma Tülin; Atasoy, Fatih; Veteriner FakültesiThis study aimed to determine the reproductive characteristics of Saanen goats of Australian origin using an estrus synchronization program with hormones (MPA and PMSG) in two different mating periods (Period I and Period II) and to investigate the survival rates and growth performances of kids. According to the results of the research, it was determined that pregnancy rate and litter size were higher in the mating period I (87% and 2.16) compared to mating period II (80.5% and 2.03), and it is hypothesized that this situation is related to the length of dry period of the goats. Although the mortality rate (P˂0.001), and body weight (P˂0.05) at birth were affected by kidding season, the survival rate and their body weights of the Saanen-kids at days 30, 60, 90, and 120 were not affected by the kidding season (P>0.05). These results indicate that the kidding season should be an environmental factor to be taken into account when planning the production. In addition to this, it is important to optimize the care and management conditions, especially during the kidding season, due to the high multiple birth types for the estrus synchronization program in Saanen goats.Item Different coding systems for the modeling of lactation milk yields of Awassi sheep(Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2022) Atasoy, Fatih; Other; OtherThis study evaluated the feasibility of using different coding systems for categorical variables when using continuous and categorical variables together for the modeling of the lactation milk yield of Awassi sheep. In the study, when all variables were included in the model, and Dummy Coding and Effect Coding methods were used for age, the effects of lactation duration, average daily milk yield, type of birth, and age 5 group were found to be statistically significant in addition to the constant term. When the Deviation Coding method was used for age, the effects of lactation duration and average daily milk yield were found to be statistically significant in addition to the constant term. On the other hand, when Forward and Backward Coding methods were used, the effect of the age 5 group was found to be statistically significant, along with the effects of lactation duration and average daily milk yield. The results of the study indicated that different results can be obtained depending on the various coding systems used. The results also indicated that the choice of coding system affected the interpretation of the obtained coefficients. Therefore, it can be stated that the aims of the researcher in the study should be defined clearly and the proper codding system should be selected according to the variables to be included in the model.Item Evcil Güvercinlerde (Taklacı) üreme, yaşama gücü ve büyüme özellikleri(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2010) Sarıöz, Nihal Yüksek; Atasoy, Fatih; ZootekniThis study was conducted to determine the incubation (hen?s bird) period, incubation efficency, egg yield and weight, number of brood, adult alive weight, vitality, feed consumption of the tumbler pigeons which are raised in the coops of 5 commercial enterprises located at Altındağ, Sincan, Beştepe (1 establishment on each) and Uluğbey (2 establishments) districts of Ankara, between the dates of the 1st of September 2006 to the 1st September 2007.In this study 200 tumbler pigeons were used consisting of equal number of male and female. The average incubation period was determined as 19,49 ± 0,04 days. The effect of the incubation period of the season was found significant (P<0,001) but the effect of hen?s age was not found significant. The highest incubation efficiency was found in summer with 94,00 % and in autumn with 93,20 % and the lowest incubation efficiency was found in spring with 77,50 %. In terms of incubation efficiency the differences between seasons (P<0,001) were found significant. The highest incubation efficiency of the hen?s age was identified 89,00 % with the middle age group, the lowest yield was identified. 85,70 % in the young hen?s the effect of hen?s age to the incubation efficiency is insignificant. According to season groups, number of eggs, respectively, in fall, winter, spring and summer was found as 4,31 ± 0,11, 3,59 ± 0,01, 3,76 ± 0,07 and 2,00 ± 0,00. The effect of season value was found significant (P<0,001). In the number of eggs according to the hen?s age young, middle-aged and elderly, respectively, was found as 3,40 ± 0,10, 3,46 ± 0,09, and 3,43 ± 0,11 and the values between groups was found statistically insignificant. With regards to the age, the annual number of eggs per pigeon by young, middle-aged and elderly respectively was found 13,68 ± 0,16, 13,55 ± 0,15, 13,72 ± 0,13 number of eggs recorded as insignificant when they were compared to age and they were found mostly in elderly group, at least in middle-aged group. During the incubation 1, 10 and hatching egg weight per day 19,3 % loss of weights effect season was found significant (P<0,05, P<0,01, P<0,001) but the effect of hen?s age were not significant. The average weight of total of 1620 eggs were identified 16,85 ± 0,05 g. The effect of season on egg weight was found significant (P<0,01) but the effect of hen?s age were not significant.The average alive weight was obtained at day 1, 8, 16, 24, 30 and 60 was found to be respectively, 39,26 ± 0,79, 140,52 ± 0,90; 188,87 ± 0,47; 240,89 ± 0,37, 0,52 and 250,16 ± 257,66 ± 0,16 g. The impact of season to increasing alive weight1 st, 8 th, 16 th and 60 th days were found significant (P<0,05, P <0,001), 24 th and 30 th days were found insignificant; the effect of hen?s age was found insignificant on all days.The average of adult alive weights of female and male, respectively were found as, 284,58 ± 1,19 g and 296,67 ± 1,13 g. The effect of gender was found to be significant (P<0,001).The average percentage of vitality rates on 1417 broods in 1st week 1st month and 2nd month respectively were determined as, 92,70 %, 74,40 and 73,80. The effect of season on the vitality was found significant (P<0,05, P<0,001). The highest vitality rate was obtained in summer.The effect of hen?s age in 1st and 2nd month was significant (P<0,001), but in 1st week it was found insignificant.In adult pigeons daily feed intake was determined as 21,45 g in spring and summer period while it was determined as 20,97 g in autumn and winter period.As a result, in this study the fertility characteristics and vitality rates obtained for Tumbler Pigeons were found high. Each season in a year the eggs obtained from pigeons and their brood have been observed. Incubation time of the seasons, the effect of incubation of efficiency, egg weight and alive weight was found important but effect of hen?s age was found to be insignificant.Key Words: Tumbler Pigeon, reproduction, growth, vitality.Item İvesi koyunlarında süt verimi ve bazı özelliklerin farklı kodlama yöntemleri ile çoklu regresyon modellemesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Güngör, İrfan; Atasoy, Fatih; Zootekniİvesi ırkı koyunlarda laktasyon süt verimi için sürekli ve kategorik değişkenler birlikte ele alınarak; kategorik değişkenlerin modele dâhil edilmesinde farklı kodlama sistemlerinden elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Ayrıca bu çalışmada; İvesi koyunlarında laktasyon eğrisini tanımlayan en iyi modelin belirlenmesi, belirlenen model ile laktasyonun tanımlanması ve daha sonra, model parametreleri kullanılarak tahmini laktasyon süt verimleri (TLSV) koyun başına hesaplanmıştır. Gözlenen laktasyon süt verimine (LSV), tahmini laktasyon süt verimine (TLSV) ve model parametrelerine etki eden faktörler incelenmiştir. LSV 111,47±3,504 kg ve laktasyon süresi 133,70±1,714 gün olarak gerçekleşmiştir. Bu araştırmada kullanılan İvesi koyunlarının laktasyon eğrilerini HO, R2 ve r parametreleri birlikte değerlendirildiğinde, en iyi modelin dördüncü dereceden legendre polinomial (LEG4) modeli olduğu belirlenmiştir. Çalışmada ele alınan tüm değişkenlerin modele dâhil edilmesi durumunda, yaş için kukla ve etki kodlama yöntemleri kullanıldığında; sabit terim ile birlikte laktasyon süresi, günlük ortalama süt verimi, doğum tipi ve 3 yaş grubuna ait etkiler istatistik olarak önemli bulunmuştur. Yaş için sapma kodlama yöntemi kullanıldığında; sabit terim ile birlikte, laktasyon süresi ve günlük ortalama süt verimine ait etkiler istatistik olarak önemli bulunmuştur. İleriye ve geriye dönük fark yöntemleri kullanıldığında ise laktasyon süresi ve günlük ortalama süt verimi ile birlikte 3 yaş grubunun negatif etkisi de istatistik olarak önemli bulunmuştur. Kategorik değişkenlerin, sürekli değişkenler ile birlikte modele dâhil edilmesinde kodlama sistemlerinin kullanılması büyük avantaj sağlamaktadır. Kategorik değişkenlerin seviyelerinin etkilerini belirlemedeki amacına göre farklı kodlama sistemleri kullanılmış, buna göre de elde edilen katsayıların yorumlanmasında bir miktar farklılıklar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla kategorik değişkenlerin etkilerini belirlemedeki amaç, önceden açık seçik olarak belirlenmelidir ki buna göre uygun kodlama sisteminin kullanılması büyük önem arz etmektedir. Regresyon analizlerinde kullanılan farklı kodlama sistemlerinin birlikte ve ayrıntılı olarak ele alınmış olması ve bu kodlama sistemlerinin hayvancılık alanında kullanılarak sonuçlarının yorumlanmış olması açısından, çalışmanın ileride konu ile ilgili araştırma yapmak isteyen araştırıcılara önemli katkılar sağlayacağı ümit edilmektedir.Item Kangal köpeklerinde bazı faktörlerin dölverimi, yaşama gücü ve büyüme üzerine etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2008) Erol, Buket; Atasoy, FatihKangal Köpeklerinde Bazı Faktörlerin Döl Verimi, Yaşama Gücü ve Büyüme Üzerine Etkisi Bu araştırma, Ankara'ya bağlı Haymana İlçesi, Oyaca kasabasında özel bir çiftlikte yetiştirilen Kangal köpeklerinde döl verimi, yaşama gücü ve büyüme özelliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Döl verimi özelliklerinin incelenmesi için 30 Kangal köpeğine ait veriler kullanılmıştır. Ortalama ilk östrus gösterme yaşı 408,46 gündür. Östrusların; yaz, kış, sonbahar ve ilkbahar mevsiminde sırasıyla 18, 14, 11 ve 7 olmak üzere tüm mevsimlere yayıldığı görülmüştür. Östruslar, en fazla yaz mevsiminde daha sonra sırasıyla kış, sonbahar ve en az da ilkbaharda görülmüştür. Mevsimin, östrus gösterme zamanına etkisi önemli (P<0.001) bulunmuştur. Östruslar arası süre, gebe kalan hayvanlarda 236,62 (7,9 ay, 33,88 hafta) ve gebe kalmayan hayvanlarda ise 182,65 gün (6,08 ay, 26,09 hafta); ortalama proöstrus ve östrus süreleri sırasıyla 7,52 ve 4,90 gün, 32 köpek için 74 çiftleşme kaydedilmiş, çiftleşmelerin daha çok östrus periyodunun 2 ve 5. günleri arasında olduğu tespit edilmiştir. Gebelik öncesi ile süt kesim sonrası ortalama canlı ağırlık değişimi 2,63 kg olarak bulunmuştur. Buna, doğum tipinin etkisi önemli (P<0.001), mevsim ve ana yaşının etkisi ise önemsiz olmuştur. Ortalama gebelik süresi 60,78 gün olup, gebelik süresine ana yaşının etkisi önemsizdir. Östrus oranı %100, yalancı gebelik oranı %8,57; doğum oranı %91,4, bir doğumda ortalama yavru sayısı 5,09 olarak tespit edilmiş olup, ana yaşının yavru sayısı üzerine etkisi önemsizdir. Ölü doğum oranı %6,7 olarak gerçekleşmiş olup, bu oran 7-9 yavrulu doğum tipinde en yüksek (%8,1), 1-3 yavrulu doğum tipinde ise en düşük (%4,7) olarak bulunmuştur. Sonbahar-kış dönemindeki ölü doğum oranı (%8,0), ilkbahar-yaz mevsimindeki ölü doğum oranına (%3,9) göre daha yüksek olmuş, mevsimin ölü doğum oranına etkisi önemli (P<0,05) olmuştur. En yüksek ölü doğum %19,2 oranında 5-7 yaşlı anaların yavrularında görülmüş olup, ana yaşının ölü doğum oranına etkisi önemlidir (P<0.001). Yaşama gücü oranı, canlı doğan 152 yavru esas alınarak hesaplanmıştır. Ortalama yaşama gücü oranı ise %86,8 olarak hesaplanmıştır. Mevsimin, yaşama gücüne etkisi önemli (P<0,01) olup, ilkbahar-yaz dönemindeki yaşama gücü oranı sonbahar-kış dönemindekine göre yüksek bulunmuştur. Ana yaşı ve cinsiyetin yaşama gücüne etkisi ise önemsiz olmuştur Büyüme özelliklerinin belirlenmesinde, 152 yavrunun doğum ağırlığı ile 120. güne kadar çeşitli yaş dönemlerinde tespit edilen canlı ağırlık verileri kullanılmıştır. Buna göre; erkek ve dişi yavrularda ortalama doğum ağırlığı sırasıyla 0,54 ve 0,52 kg olarak tespit edilmiş olup, doğum ağırlığına doğum tipi, mevsim ve cinsiyetin etkisi önemli (P<0,05; P<0,01; P< 0,001), ana yaşının etkisi ise önemsiz olarak bulunmuştur. Doğum tipinin; 15, 30, 45, 60. günlerde canlı ağırlıklar üzerine etkisi önemli (P< 0,05; P< 0,01) olup, canlı ağırlık artışı tüm yaş dönemlerinde en fazla 1-5 yavrulu doğum tipinde, en az ise 6-9 yavrulu doğum tipinde tespit edilmiştir. Mevsimin; 15, 30 ve 45. günlerdeki canlı ağırlıklar üzerindeki etkisi önemli (P< 0,05, P< 0,01); 60, 90 ve 120. günlerde ise önemsiz bulunmuştur. Cinsiyetin, 15 günde canlı ağırlık üzerine etkisi önemli (P<0.05) olup, erkek yavruların canlı ağırlıkları tüm yaş dönemlerinde dişilere göre daha yüksek bulunmuştur. Ana yaşının, tüm yaş dönemlerinde canlı ağırlık üzerindeki etkisi önemsizdir. 5?7 yaşlı köpeklerin yavrularının canlı ağırlıkları tüm yaş dönemlerinde diğer yaş grubuna göre daha fazla bulunmuştur. Sonuç olarak, bu araştırmada Kangal ırkı köpekler için elde edilen döl verimi özellikleri ile yaşama gücü oranları yüksek bulunmuştur. Doğum tipi, mevsim ve cinsiyetin yavrularda büyüme üzerine etkisi önemli olmuştur. Kangal ırkı köpeklerde yalancı gebelik oranı ile gebelik öncesi ve süt kesim sonrası canlı ağırlık değişimlerine bazı faktörlerin etkisi ilk defa bu araştırmada ele alınmıştır. Birçok köpek ırkında yüksek olarak görülen yalancı gebelik olgusu, Kangal ırkında düşük bulunmuştur. Bu durumun ırka özgü bir özellik olup olmadığının belirlenmesi için daha fazla araştırma yapılması önerilmektedir.Abstract The Effect of Some Factors on Reproductive Traits, Viability and Growth of Kangal Shepherd Dogs This research was made to determine the reproduction, viablity and growing characteristics of the Kangal Bred of Turkısh Shepherd Dogs which were bred in a private farm which locates in Oyaca county of Haymana District of Ankara city. Due to the examination of the properties of reproduction, data belonged to 30 Kangal Bred of Turkısh Shepherd Dogs has been used; Average age was 408.46 days for first oestrus time. It has seen that the oestruses were distributed over all the seasons respectively 18, 14, 11 and 7 in the summer, winter, autumn and spring seasons. Oestruses were seen most in the summer than winter, autumn and spring respectively. The effect of the season on oestrus time was significant according to the findings (P<0,001). Oestruses interval in pregnant and non-pregnant animals were respectively 236,62 days (7.9 month; 33.88 weeks) and 182.65 days. Average prooestrus and oestrus periods were 7.52 and 4.90 respectively. Totally 74 copulation for 32 dogs has been recorded. It is found that copulations were mostly on the 2nd and 5th days of oestrous period. Average alive weight change was 2.63 kg before the pregnancy until the weaning period. The effect of birth type was significant ((P<0.001) but the effect of season and mother age was not significant on this weight change. The average pregnancy time was 60.78 days and the effect of the age of mother during the pregnancy was not significant (P>0.05). The rate of the oestrus has been determined as 100%, pseudopregnancy rate as 8,57%, breeding rate as 91,4%, average number of the puppies as 5,09, the effect of mother age was not significant on number of the puppies. The stillbirth rate has been realized as 6.7%, and the highest rate of this has been determined in the birth type with 7-9 puppies (8.1%) and the lowest in the birth type with 1-3 puppies (4,7%). Together with the increase of the number of puppies at a pregnancy, the number of the stillbirth puppies has also increased. The stillbirth rates in autumn-winter and spring-summer have been determined respectively 8.0% and 3.9%. The season had a significant effect on the rate of stillbirth (P<0.05). The rate of stillbirth has been determined 19.2% at the puppies of 5-7 age mothers. The age of the mother has a significant effect to the rate of stillbirth (P<0,001). At the 152 live born puppies the rates of viability in the 15, 30, 45, 60, 90 and 120 th days has been determined as 96,1%, 90.8%, 88.8%, 86,8%, 86,8% and 86,8% (average 86,8%). The effect of the season to the vitality rate was significant (P<0,01) and the effect of the age of mother and sex were not significant (P>0.05). In the determination of the properties related to the growing it has been used alive weights determined at the birth weight of 152 puppies and in the different age intervals until 120 days. Accordingly the average birth weight at the male and female puppies has been determined respectively as 0.54 and 0.52 kg. The effect of the type of birth, season and sex in the weight of the birth was significant (P<0.05; P<0.01; P<0.001) and the effect of the age of mother was not significant. The effect of the type of birth on the live weight from days 15, 30, 45 and 60 has been determined as significant (P<0,05, P<0,01) and the increase of the live birth has been determined most in the 1-5 puppies birth type and less in the 6-9 puppies birth type. The effect of the season on the live weight was significant in the 15, 30 and 45th days (P< 0,05) and was not significant in the 60, 90 and 120 th days. The effect of the sex on the bodyweight was significant in the 15th day (P<0.05) and was not significant in the other intervals. The body weights of the male puppies have been determined higher than the females in all age intervals. The effect of the age of mother on the body weight was not significant in the all days. The live weights of the puppies of 5-7 years old dogs were higher than other age group in all age intervals. In conclusion, according to the findings of this research, the reproduction properties and viability rates of Kangal Bred of Turkısh Shepherd Dogs were significantly high. The effects of birth type, season and sex on the growth of dog breeds were significantly important. Pseudopregnancy rate in Kangal Bred of Turkısh Shepherd Dogs, and effects of different factors on body weight differences between pre-pregnancy and weaning periods have been studied on this research for the first time. Although the pseudopregnancy rates were high in many different dog breeds it has been observed that pseudopregnancy rate in Kangal Bred of Turkısh Shepherd Dogs were low according to the findings. It is suggested that more future researches would be made on this topic to determine this pseudopregnancy rate lowness situation is whether unique or not in Kangal Bred of Turkısh Shepherd Dogs.Item Kangal köpeklerinde dölverimi, yaşama gücü ve büyüme özellikleri(2010) Erol, Buket; Atasoy, FatihAraştırmanın amacı Ankara bölgesinde bir çiftlikte yetiştirilen Kangal köpeklerinde dölverimi, yaşama gücü ve büyüme özelliklerini belirlemektir. Araştırma, Ankara-Haymana’da 30 ergin ve163 yavru ile yürütülmüştür. Ortalama ilk östrus gösterme yaşı 408.5 gün, östrus sayısı, yaz, kış, sonbahar ve ilkbaharda sırasıyla 18,14,11 ve 7 dir. Mevsimin etkisi önemlidir. Östruslar arası süre, gebe kalanlarda 236.6, kalmayanlarda 182.6 gün; ortalama proöstrus ve östrus süreleri sırasıyla 7.5 ve 4.9; gebelik öncesi ile süt kesim sonrası ortalama canlı ağırlık değişimi 2.6 kg dır. Doğum tipinin etkisi önemlidir. Ortalama gebelik süresi 60.8 gün, östrus oranı %100, yalancı gebelik oranı %8.6, doğum oranı %91.4 bir doğumda ortalama yavru sayısı 5.9 dur. Ana yaşının etkisi önemsizdir. Ortalama ölü doğum oranı %6.7’dir ve bu oran 7-9 ve 1-3 yavrulu doğum tiplerinde sırasıyla %8.1 ve %4.7’dir ve sonbahar- kış’ta %8.0, ilkbahar-yaz’da %3.9; 5-7 yaşlı anaların yavrularında %19.2 dir. Mevsim ve ana yaşının etkisi önemlidir. Yaşama gücü 120. günde %86.8, mevsimin etkisi 30. güne kadar önemlidir. Erkek ve dişi yavrularda doğum ağırlığı sırasıyla 0.54 ve 0.52 kg, Doğum tipi, mevsim ve cinsiyetin etkileri sırasıyla 60,45 ve15.güne kadar önemli olmuştur. Yalancı gebelik oranı diğer köpek ırklarına göre çok düşük bulunmuştur. This research held to determine the reproduction, viability and growth characteristics of the Kangal Dogs which locates in Haymana- Ankara city. Data belonging to 30 bitches and 163 puppies of Kangal Breed have been used. Average age was 408. 5 days for first oestrus time. It was seen that the oestruse number were distributed over all the seasons as 18, 14, 11 and 7 in the summer, winter, autumn and spring seasons respectively. The effect of the season on oestrus time was significant. Oestruses interval in pregnant and non-pregnant animals were 236.6 and 182.6 days respectively. Average prooestrus and oestrus periods were 7.5 and 4.9 days respectively. Average live weight change between prior to their gestation and the weaning period was 2.6 kg. The effect of birth type was significant. The average gestation period was 60.8 days. The average rate of the oestrus, pseudo pregnancy, breeding and number of the puppies was found as 100 %, 8.6%, 91.4 % and 5.9 respectively. The effect of mother’s age was not significant. The stillbirth rate has been realized as 6.7%. The highest rate has been determined in the birth type with 7-9 (8.1%) the lowest rate was in 1-3 (4.7%) puppies. The stillbirth rates in autumn-winter and spring-summer have been determined 8.0 and 3.9 % respectively. This rate was 19.2% at the puppies of 5-7 years of age mothers. The effect of the season and mother age was significant. The average rates of viability at 120th of age were found as 87.8 %. The average birth weights in the male and female puppies have been determined as 0.54 and 0.52 kg respectively. The effect of the sex, season and type of birth were significant. The rate of pseudo pregnancy in Kangal was low according to the findings.Item Kısıtlı protein ile beslenen erkek ve dişi broilerlerde farklı kesim yaşında, karkas Özellikleri, et kalitesi ve bağışıklık düzeyleri (carcass composition, meat quality and antibody levels in male and female broiler chickens reared on low dietary protein at two slaughter ages)(2009) Atasoy, Fatih; YAKAN, Akın; UĞURLU, Mustafa; ÜNAL, Necmettin; CENGİZ, Seyda; Veteriner FakültesiItem Kısıtlı protein ile beslenen erkek ve dişi broilerlerde karkas özellikleri, et kalitesi ve bağışıklık düzeyleri(2010) Atasoy, Fatih; Yakan, Akın; Uğurlu, Mustafa; Ünal, Necmettin; Aksu, Taylan; Cengiz, SeydaAraştırma Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Çiftliğinde yürütülmüştür. Üçyüzaltmış adet 1 günlük civcivler, erkek (e) ve dişi (d) cinsiyet gruplarına ve her cinsiyet grubu da 60’ar civciv kapsayacak şekilde kontrol (K), deneme 1 (D1) ve deneme 2 (D2) olarak ayrılmıştır. Tüm gruplara 1-11 günlerde % 23.10, 11-31 günlerde ise K, D1 ve D2’ye sırasıyla % 21.80, 20.20 ve 18.40 proteinli rasyon verilmiştir. 32 – 47 günler arası tüm gruplar %18.40 proteinli rasyonla beslenmiştir. Metabolik enerji ise dönemlere göre sırasıyla 3117.80, 3083.69 ve 3120.55 kcal/kg olmuştur. Kesimler 40 ve 47 günlük yaşta yapılmıştır. Canlı ağırlıklar (CA) deneme 1 ve kontrol grubu erkeklerde (3075 ve 3086 g) benzer bulunmuştur. Yemden yararlanma oranı (YYO) her iki kesim yaşında da en iyi deneme 1 erkek gruplarında (1.643 ve 1.763) tespit edilmiştir. Sıcak ve soğuk karkas, göğüs, but ve kanat ağırlıkları ve oranları tüm gruplarda ve her iki kesim yaşında erkeklerde dişilere göre yüksek (p<0.05, p<0.01), deneme 1 erkeklerde kontrol grubuna benzer olarak bulunmuştur. Karın yağı oranları dişilerde ve kontrol gruplarında yüksek (p<0.001) bulunmuştur. Etin pH’sı cinsiyet ve besleme gruplarında benzer bulunmuştur. Etin renk özelliklerinden olan parlaklık, kırmızılık ve sarılık (L* , a* , b* ) dişilerde yüksek, damlama kaybı benzer, pişirme kaybı ise erkeklerde ve deneme gruplarında yüksek (p<0.01), protein oranı deneme gruplarında yüksek, yağ oranı benzer, kuru madde ve kül kontrol grubunda yüksek (p<0.001), doymuş yağ asidi benzer, tekli doymamış, aşırı doymamış ve omega-6 yağ asitleri benzer veya deneme gruplarında yüksek bulunmuştur. Koyun eritrositine karşı oluşan antikor yanıtı kontrol gruplarında yüksektir (p<0.01; p<0.05). Sonuç olarak besi performansı ve karkas özellikleri deneme 1 erkeklerde kontrole benzer, et kalitesi ve yaşama gücü bakımından gruplar arası farklılık önemsiz, omega-6 yağ asidi deneme gruplarında yüksek, antikor titreleri ise kontrol grubunda yüksektir. Dolayısıyla erkeklerin dişilerden ayrı büyütülmesinin ve deneme 1’de uygulanan kısıtlı protein uygulanmasının pratikte uygulanabileceği söylenebilir. This research was conducted at the University of Ankara, Faculty of Veterinary Medicine Farm. The three hundred and sixty of one-day old chicks were seperated to male and female sex groups, and each sex group were also divided in to control, experiment 1 and 2 groups. Regimen feeding programme applied as crude protein 23.10 % from 1 to 11 days for all groups; 21.80, 20.20 and 18.40 % from 11 to 31 days for control, experiment 1 and 2 respectively. All groups were fed with % 18.40 crude protein from 32 to 47 days of age. Metabolic energy levels were 3117.80, 3083.69 and 3120.55 kcal / kg for all diet periods respectively. Animals were slaughtered at 40 and 47 days of age. Body weights at 47th day for males in experiment 1 and control groups were found similars (3075 ve 3086 g). The best feed conversion rate was found in males of experiment 1 groups (1.643 ve 1.763). Dressing, chilled dressing, breast, thigh and wing weights in males were found heavier (p<0.05, p<0.01) than females and similar in males of experiment 1 and control. The abdominal fat weight were high (p<0.001) in female and control groups. The average values estimated for the meat pH was similar in male and female as well as in experiments and control groups. Lightness, redness and yellowness (L* , a* , b* ) values were high in females, water holding capacities were similar, cooking losses value was high in both male and experiments (p<0.01). While the crude protein values in experiment groups were high among groups, the intramuscular fat content was statistically similar. The percentage of crude ash and dry matter were high (p<0.001) in control, the saturated fatty acid was similar, mono and polyunsaturated and omega-6 fatty acid were also similar or high in experiment groups. Antibody response to sheep red blood cell was found to be high (p<0.05) in control groups. In conclusion the body weight and feed conversion ratios were found high in male groups. The growth performance and carcass yield of male groups in experiment 1 were similar to control. There were no significant differences for meat quality and viability. Omega-6 in experiments over groups and antibody response in control were high. Hence sex separate rearing and diet programme in experiment 1 could be suggested in practical application.Item Osmanlı’nın Dağılmasını Engelleme Çabası Olarak Üç Siyasi Fikir Hareketi(2018) Atasoy, Fatih; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiOsmanlı Devleti Batılı devletler karşısında geri kaldığını fark ettiği andan itibaren, kendini yenileme ve ayakta kalma mücadelesine girişmiştir. Yenileşme adına başta yöneticiler olmak üzere önemli adımlar atılmıştır. Bunlar arasında Tanzimat ve Meşrutiyet devletin yapısal değişimine yönelik devrim niteliğindeki adımlardır. Her iki köklü değişim Osmanlı aydınları arasında düşünce üretimini ve fikir tartışmalarını artırmıştır. Bunun için yakın tarihimizde düşünce hareketleri dendiği zaman bu dönem özel bir önem taşır. Özellikle Avrupa’dan etkilenerek yenilik hareketlerine destek veren ve öncülük yapan Jön Türkler veya Yeni Osmanlılar adını alan aydınlar ülkeyi kurtarmak için aktif rol oynamışlardır. Yönetimi üstlenen İttihat ve Terakki Cemiyeti bu ortamda kurulmuştur. İttihat ve Terakki yönetimi İmparatorluğu kurtarmak için çaba sarf ederken üretilen düşüncelerden faydalanmaya çalışmıştır. Bu süreçte Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” adını verdiği fikir akımları tartışmaların odağını oluşturmuştur. Osmanlıcılık, İslâmcılık, Türkçülük akımları Osmanlı Devleti’nin Avrupa tehdidi karşısında yeni siyasî-sosyal birlik (ittihad) arayışlarının yansımasıdır. Osmanlı aydınları bu üç fikir akımı içinde yeni millet ve vatan tanımlamaları yapmaya çalışmışlardır. Bu tanımlarla Osmanlı içindeki halkları bir arada tutmanın yolları aranmıştıItem Yerleşim sıklığının BALB/c ve CD-1 genotipli farelerde bazı özellikler üzerine etkisi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Şen, Yasin; Atasoy, Fatih; ZootekniThis study aims to show the effects of cage density on body weight, feed comsumption, immune system, corticostrone level, adrenal gland, spleen, thymus of BALB/c ve CD-1 mice. The research has been conducted in Private Experimental Animals Laboratory, Ankara. Experiment was carried out in a Private Experimental Animals Laboratory, totally 90 BALB/c and CD-1 genotype 8 weeks of age female mice were used equally (45 mice from each genotype). The cage space per animal was arranged as control (140 cm2/2 mouse), experimental 1 (140 cm2/ 3 mouse) and experimental 2 (140 cm2/ 4 mouse) for BALB/c genotypes. This spaces were (200 cm2/2 mouse), (200 cm2/ 3 mouse) and (200 cm2/ 4 mouse) for CD-1 genotypes respectively. Body weight gain; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were 4.93; 5.30; 5.12 g, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were 4.29; 3.84; 3.64 respectively. Among CD-1 genotype density groups were a highly significant (P<0,05) differences in the 9, 10, 11, 12 weeks and the final body weight gain. For BALB/c and CD-1 genotypes mice were 5.12; 3.92 g respectively. There was no statistically significant effect of housing density or any interaction between density and genotypes, though there was a highly significant (P<0,001) differences between the two genotypes. Food comsumption; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were 317.86; 319.76; 318.96 g, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were 368.32; 362.99; 361.29 respectively. Among CD-1 genotype density groups were a highly significant (P<0,05) differences in the 9, 10, 11, 12 weeks and the final food comsumption. For BALB/c and CD-1 genotypes mice were 319.26; 364.20 g respectively. There was no statistically significant effect of housing density or any interaction between density and genotypes, though there was a highly significant (P<0,001) differences between the two genotypes. Immune levels (SRBC); control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were 7.40; 7.75; 7.60, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were 7.60; 7.40; 7.20 respectively. For BALB/c genotype mice and CD-1 genotype mice were 7.58; 7.40 respectively. There was no statistically significant effect on immune levels between cage density groups and genotype groups. Corticosterone levels; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were 210.06; 192.0; 201.60, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were 218.48; 205.50; 200.76 respectively at the first day. For BALB/c and CD-1 genotype mice were 201.22; 208.25 respectively. Corticosterone levels; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were 200.20; 183.34; 191.76, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were 215.32; 208.56; 212.46 respectively at the last day. For BALB/c and CD-1 genotype mice were 191.77; 212.11 respectively. There was no statistically significant effect on corticosterone levels between cage density and genotype groups at the first and last day the experiment. Adrenal gland relative weights; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were % 0.058; 0.052; 0.054, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were % 0.040; 0.047; 0.048 respectively. For BALB/c and CD-1 genotype mice were 0.055; 0.045 respectively. There was no statistically significant effect on adrenal gland weight rate between cage density groups and genotype groups. Spleen gland relative weights; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were % 0.474; 0.486; 0.478, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were % 0.425; 0.419; 0.407 respectively. For BALB/c and CD-1 genotype mice were 0.479; 0.417 respectively. There was no statistically significant effect on spleen weight rate between cage density groups and genotype groups. Thymus gland relative weights; control, experiment 1 and 2 groups of BALB/c genotype mice were % 0.197; 0.203; 0.200, control, experiment 1 and 2 groups of CD-1 genotype mice were % 0.228; 0.211; 0.200 respectively. For BALB/c and CD-1 genotype mice were 0.200; 0.213 respectively. There was no statistically significant effect on thymus weight rate between cage density groups and genotype groups. No any injury event or aggressive behavioural properties. There was no mortality. Conclusion of study that it was observed that 30 g and over weight and 8 week age of CD-1 female mice were very longer the period of adaptation against housing density stress. The current findings indicate that 20-25 g weight and 8 week age of BALB/c female mice, housing density can be increased %50'den %100 above the current recommendation (as floor as area per mouse) in directives without no effect on experimental characteristics. Key Words: Cage Density, Corticosterone, Genotype, Immunity, Mice