Cilt:56 Sayı:01 (2009)

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 9 of 9
  • Item
    Kedi ve köpeklerde ekstremite uzun kemiklerinin diyafizer kırıklarının sağaltımında uygulanan biyolojik osteosentez tekniklerinin klinik değerlendirilmesi
    (2009) Yurdakul, Münevver;
    Bu çalışmada, ekstremite uzun kemiklerinin diyafizer kırıklarının sağaltımında uygulanan farklı biyolojik osteosentez yöntemleri değerlendirilmiştir. Çalışmada yer alan 20 olguda 11 tibia, 7 radius/ulna ve 2 femur kırığı belirlenmiştir. Primer sağaltım yöntemi olarak 6 olguda destekli bandaj uygulaması, 3 olguda eksternal akrilik fiksatör ve 11 olguda biyolojik plak ostesentez yöntemleri kullanıldı. Biyolojik osteosentez yöntemlerinin kullanıldığı kırık sağaltımlarında; kabul edilebilir iyileşme süresi, kabul edilebilir ekstremite fonksiyonu ve daha düşük oranda komplikasyon ile sonuçlanma beklenir. Olguların 2-4 hafta ara ile klinik ve radyografik kontrolleri yapıldı. Bu dönemde 18 olguda ikinci bir sağaltım prosedürüne gerek kalmadan fonksiyonel iyileşme sağlandı. Komplikasyon belirlenen 2 olgudan akrilik eksternal fiksatör kullanılan olguda ateşli silah ile yaralanmaya bağlı olarak yüksek enerjili bir travmanın yarattığı nekroz nedeniyle, ilgili ekstremitenin amputasyonu yapıldı. Diğer olguda kullanılan LC-DCP plak ikinci bir travma sonucunda eğildiği için, plağın uzaklaştırılması zorunlu oldu. Çalışma olgularında postoperatif dönemde enfeksiyon gözlenmedi. The objective of this study was to determine out-come for dogs and cats with diaphyseal fractures in which biological ostheosynthesis techniques were used for fracture repair. Seventeen of twenty patient were dogs and three of twenty patient were cats. 11 tibial,7 Radıus-ulna, 2 femoral fractures were assessed. External skeletal fixation was used for three cases. External coaptation for primary fixation was used for six cases. Biological plate osteosynthesis techniques were used for 11 cases. Use of biological osteosynthesis techniques would result in acceptable healing times, acceptable limb function, and less complication.Follow-up radiographs obtained after two to four weeks. Fractures healed without to need for second procedure in eighteen cases. We detected complication in two case. We performed amputation in one case that was determined complication because of the necrosis.This case was high energy accident (gun shot) in a dog. Second case with complication which was affected new accident.
  • Item
    İnek, koyun ve köpeklerde değişik radioimmunoassay progesteron ölçüm kitlerinin reprodüktif sürecin farklı evrelerinde değerlendirilmesi
    (2009) Alaçam, Erol; ;
    Bu çalışmanın amacı, inek (n=25), koyun (n=25) ve dişi köpeklerin (n=25) farklı siklik evrelerinde, gebelik dönemlerinde ve dişi köpeklerin yalancı gebeliklerinde, kan serumunda progesteron düzeylerini türe spesifik (Immunotech®), insanlarda kullanılan (Immunotech®) ve bu çalışma için oluşturulan standart aralığı genişletilmiş radioimmunoassay kitleri (SAGK) ile ölçerek tanı yönünden uyum ve olası farklılıkları ortaya koymaktır. Ölçümlerde kullanılan beşeri kit ve türe spesifik kitler ile ölçümler üretici firmanın belirtmiş olduğu yönteme göre yapılmıştır. SAGK ile ölçüm yapabilmek için öncelikle standart aralığı genişletilmiş ve standart noktalar olarak 0, 2.5, 5, 10, 20, 40, 80 ve 100 ng/ml düzeyleri kullanılmıştır. Bu kit ile yapılan ölçümlerde takip edilen süreç, önceki iki kit ile aynı şekilde yürütülmüştür. Ölçümlerden elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde; tüm gruplardan her üç kit kullanılarak elde edilen sonuçlar arasında istatistiksel yönden önemli bir farklılığın olmadığı (p>0.05) ortaya konulmuştur. Kitlerden elde edilen sonuçların korelasyonu yapıldığında ise inekte r= 0.999 ve r=1.000; koyunda r=0.997 ve r=1.000 ve köpekte r=0.994 ve 0.998 düzeyinde bir ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak, inek, koyun ve dişi köpeklerde progesteron ölçümü amacıyla türe spesifik kitler yerine, standart aralığı genişletilen veya beşeri kitlerin sağlıklı biçimde kullanılabileceği kanısına varılmıştır. The aim of this study was to compare blood serum progesterone levels by using different progesterone radioimmunoassay kits, in different stages of sexual cycle and pregnancy in the cow (n=25), sheep (n=25) and bitch (n=25). Progesterone levels in blood serum samples of the materials were measured by human progesterone RIA kit (Immunotech®), bovine, ovine and canine progesterone RIA kit (Immunotech®) and a validated human RIA kit. Measurements were performed according to instructions of the kits. As a validation, standart interval was extended and standart points were set to 0, 2.5, 5, 10, 20, 40, 80 and 100 ng/ml of the human kit. There was no statistically important difference between the mean progesterone values obtained by using different test kits (p>0.05). The results were correlated at the level of r=0.999 and r=1.000 for cows; r=0.997 and r=1.000 for sheeps and r= 0.994 and 0.998 for bitches. In conclusion, human RIA and validated human RIA kits can be use safely instead of species specific test kits for the blood progesterone mesurements in the cows, ewes and bitches.
  • Item
    Sazanlarda (Cyprinus carpio L.) çiçek hastalığının histopatolojik ve elektron mikroskobik değerlendirilmesi
    (2009) Yardımcı, Banu; ;
    Çalışmada, 2 yaşlı, 6 adet sazanda (Cyprinus carpio L.) gözlenen deri lezyonları makroskobik, histopatolojik ve elektron mikroskobik olarak değerlendirildi. Deride, boz beyaz fokal odaklar halinde gözlenen lezyonlardan alınan doku örneklerinde, epidermal hiperplazi, vakuoler dejenerasyon ve intrasitoplazmik inklüzyon cisimciklerine rastlanırken, elektron mikroskobik incelenmesinde hücre içi virus partiküllerine rastlandı. Gözlenen makroskobik ve mikroskobik bulguların, çiçek hastalığına bağlı olarak şekillendiği sonucuna varıldı. In this study, skin lesions were described as macroscopical, histopathological and electron microscopical findings in 2 year-old, 6 carp (Cyprinus carpio L.). In the tissue samples collected from focal grayish white skin lesions, epidermal hyperplasia, vacuolar degeneration and intracytoplasmic inclusion bodies were observed whilst, in electron microscopic examination; intracytoplasmic virus particles were encountered. As a result, it was concluded that the macroscobic and microscobic findings were found to be related to pox disease.
  • Item
    Hindi etinden kaynaklanan başlıca bakteriyel infeksiyon ve intoksikasyonlar
    (2006) İşeri, Özlem;
    Türkiye’de kanatlı eti tüketiminde piliç eti büyük bir paya sahip olmasına rağmen, hindi eti tüketimi de son yıllarda artış eğilimi göstermektedir. Hindi eti önemli bir protein kaynağı olmasının yanı sıra, düşük seviyede kolesterol içerir. Diğer taraftan, kümes hayvanlarında patojen mikroorganizmaların yaygın olarak bulunması ve bunların sürü içinde hızlı bir yayılım göstermesi nedeniyle, hindi eti de gıda kaynaklı hastalıkların ortaya çıkması yönüyle dikkate alınmalıdır. Hindi etinden kaynaklanan başlıca bakteriyel infeksiyon ve intoksikasyon etkenleri, Salmonella spp., Listeria monocytogenes, Campylobacter jejuni, Staphylococcus aureus ve Clostridium perfringens’dir. Çiftlikten sofraya kadar geçen aşamalarda, gerekli hijyenik önlemlerin alınmaması halinde mikroorganizmalar ile kontaminasyonlar şekillenebilmekte ve bu etkenlerle kontamine hindi eti tüketimi zaman zaman infeksiyon ve intoksikasyonların oluşumuna neden olabilmektedir. Bu nedenle hindi eti uygun hijyenik ve teknolojik koşullar altında üretilmelidir. Turkey meat consumption was recently increased in spite of chicken meat as a major part of poultry meat consumption in Turkey. Turkey meat is an important source of protein with a low cholesterol content. However, turkey meat should be considered with regard to foodborne diseases because pathogen microorganisms will be found extensively in poultry and those can rapidly spread within the flock and cause cross-contamination during slaughter process, and turkey meat can be source of foodborne bacterial pathogens. The principal bacterial infection and intoxication agents which arised from turkey meat were Salmonella spp., Listeria monocytogenes, Campylobacter jejuni, Staphylococcus aureus and Clostridium perfringens. The contamination of turkey meat with pathogenic microorganisms will be occurred through farm to table stages if hygienic precautions did not take, and sometimes the consumption of contaminated turkey meat would be caused to infections and intoxications. Therefore turkey meat will be produced under suitable hygenic and technological conditions.